"Perdeyi kapatırsanız eğer yirmi dakikamızı çay içerek değerlendirebiliriz!" Valla ne yalan söyleyeyim, Aşk Yeniden'in uçak kazası yüzünden yurt dışında bir yerde açılış yapabileceği dedikodusunu ben de duymuştum. Ancak bu neden gerçekleşmedi bilmiyorum. Belki bu sene bazı başka diziler de aynı yola başvurduğu için vazgeçtiler belki de tamamen senaryo kaynaklıdır. Böyle bir amaç hiç olmadı, diyeceğim ama o zaman da sezon finali havada kalıyor. Sonuçta, romantik bir evlenme teklifiyle de gayet güzel final yapılabilirdi; illa ki uçağın düşüşe geçmesine gerek yoktu. Neyse çok da önemli değil zaten. Peki biz bu kaza sonucunda ne öğrendik? Ayıptır söylemesi, Fatih'ten ne uçan ne kaçan! Adam hiç affetmiyor...
"Ben utanıyorum Fatih.."
Zeynep yine durdu durdu en olmayacak zamanda bombayı Fatih'in kucağına bıraktı. Ben artık kesin eminim, Zeynep'e rahat batıyor, çünkü bunun başka bir açıklaması yok. diyeceğim ama... Aslında var. Evet ilk anda bakışta Zeynep'e hak veriyor insan. Hem Fatih'in ailesini hem de kendi ailesini daha fazla kandırmak istemiyor gibi görünüyor; ama gerçek ne yazık ki bu değil... Zeynep yine son derece bencilce bir karar verdi. Sadece kendi vicdanını rahatlatmak için hiç önünü, arkasını düşünmeden kafasına estiği gibi davrandı. Neden mi böyle düşünüyorum? Gerçekler ortaya çıktıkdan sonra yaşananları biraz hatırlarsak sanırım siz de bana hak vereceksiniz.. Bu arada dediğim gibi ben bu sırrın böyle ortaya çıkmasını tabii ki beklemiyordum. Lâkin bu gerçeği Zeynep'in her zamanki bencilliğinin ortaya çıkarmış olması da karakter tutarlılığı bakımından çok önemli bir detay.
Zeynep mümkünse bir dahaki sefere şu işi Karacaahmet'te yap. Direkt mezar teslim olsun..
"Seni yeni kazanmışken kaybetmekten korktum baba.."
Aylar önce neler dediğimi hatırlıyorum. Günün birinde Fatih'in Selim'in gerçekten babası olmadığı ortaya çıktığında beklenenin aksine Derin Şevket Fatih'e kızmayacaktır, bilakis daha fazla bağrına basacaktır. Çünkü Şevket gibi adamlar fedakarlık yapmanın ne demek olduğunu ve aslında ne kadar da zor olduğunu bilirler. Fakat Şevket'in Zeynep'e karşı bu kadar ılımlı yaklaşacağını bekliyordum dersem de yalan söylemiş olurum, ancak Şevket'in bu tavrını da sanırım Kara Meryem'in varlığına ve onu affetmesine bağlayabiliriz.
"Senin yüzünden babaannen ölebilirdi!"
Gerek Fehmi gerek Mukaddes gerekse de Gülsüm Hanım tam da beklediğim tepkileri verdiler. Fehmi her ne kadar sinirlenip bağırıp çağırmış olsa da Fatih'i asıl vuran, Gülsüm Hanım oldu. Kadın her haliyle asil, Fatih'i cezalandırmak için fazladan bir şeyler demeye bile gerek duymadı. Odasının kapısından içeri girmesine izin vermemekten daha ağır, hangi ceza olabilirdi ki Fatih için? Eminim kalkıp iki tokat atsaydı Fatih bu kadar üzülmezdi. Fehmi ve Gülsüm'ün takındığı tavırlar her ne kadar sert görünse de bence sonuna kadar haklılar. Onların haklı olduklarını görebilmemiz için ise empati yapmamız gerekir. Düşünsenize aylarca kendi torununuz diye sevdiğiniz bir çocuğun aslında başkasından olduğunu öğrendiğinizi? Ve bunu son derece ukala bir tavırla, hem de saçma sapan bir ortamda gelinimiz dediğiniz kızın çat diye yüzünüze yüzünüze utanmadan sıkılmadan söylediğini... Başkası olsa sırf Fatih ile kalmaz Zeynep'e de iki çift laf ederdi; çünkü böyle bir gerçek açıklanacaksa bile açıklanma yolu bu olmamalıydı ama dedim ya, insanlar asil...
Sen bu kafayla daha çok ağlarsın Fatih :/
"Sen aileni kazandın. ben kaybettim." Geldik, sinirden klavyeyi kemirmeye başladığım bölüme... Fatih'in hayatı kaymış; babası bir yandan, babaannesi bir yandan canına okumuş, adam ölmüş ağlayanı yok yani. Zeynep ne diyor peki cevap olarak? "Olsun, sen beni sevmeye devam et, yanımdan hiç ayrılma. Gerisi önemli değil ki..." Yahu nasıl önemli değil! Bakın dikkatinizi çekerim, "Ben seni seviyorum, yanından hiç ayrılmayacağım." falan da değil, ha öyle bile olsa saçma; ama şu haliyle hiç tutar yanı yok. Kadın hâlâ kendi derdinde..
"Sen de ne kadar rahatsın ha!"
Fatih zaten suçluluk psikolojisinin altında ezilmekten bitap düşmüş bir halde, ailesine ses edemiyor. Yetmemiş bir de evden ayrılmış. Gel gör ki Zeynep'in zerre umuru değil. Allah'tan Orhan var da az çok içimden geçenleri dile getirdi Zeynep'e. Onun, Fatih'in yaşadığı bu kayıplarla ilgili umarsızlığı hakkında verdi veriştirdi. Peki, Zeynep ne yaptı? Konuları saptırdı her zamanki gibi. Gitti, yok beni kendi evimden mi kovuyorsun dedi. Vay ben anladım sen Selin yüzünden böyle konuşuyorsun, falan filan diyerek Orhan'ı şarladı. Hani artık ne diyeceğimi bilemiyorum. Yemin ederim Araf Suresi 179. Ayette işte bu Zeynep gibilerden bahsediliyor, "Onların kalpleri var, fakat anlamazlar. Gözleri var, fakat görmezler. Kulakları var, fakat işitmezler."
"Seçim yapması gereken ben değilim oğlum, sensin.."
Fehmi'nin bu sert çıkışına karşı Fatih bir şey demedi ama kimi seçeceğini de daha arabadayken gözleriyle söylemişti zaten. Ve Fatih kendinden beklendiği gibi Zeynep'i seçti.. Fakat Fatih'in bir türlü anlamadığı bir şey var. Aslında Selim yüzünden kavga ettiklerinde ve Zeynep'i terk etmeye karar verdiğinde, biraz olsun akıllanır gibi olmuştu ama yine aynı hataları yapmaya başladı... Fatih, karşındaki insan hayat arkadaşın bile olsa her zaman 'veren' sen olmamalısın. Eğer sen yapabileceğin her şeyi daha en başından yaparsan, vazgeçilebilecek her şeyden onun için direk vazgeçersen, mümkün olan tüm fedakarlıklara gözünü kırpmadan katlanırsan günün birinde 'verebilecek' daha fazla bir şeyin kalmadığında hayatı boyunca 'alan' olmaya alışmış o kişiye yetmezsin. Çünkü o senden hep daha fazlasını isteyecektir, ancak senin daha fazla verecek 'bir şeyin' kalmamış olacaktır.
Bundan sonra ne olur?
Açıkçası hikayedeki en önemli sır ortaya çıktığına göre, bundan sonra yaşanacak bir kırılma çok daha ağır olacaktır öncekilere göre bence. Özellikle Fatih'in bu son yaptığı fedakarlıklardan sonra, yeni bir kırılmanın Zeynep'in yapacağı herhangi bir densizlik temelli yaşanacağını düşünüyorum. Ama bu ne zaman olur hiçbir fikrim yok, sonuçta önümüzde kırk bölüme yakın bir süre var.
Daha önce de dediğim gibi, keşke Summer kucağında bir bebekle geri gelse de o zaman görsek Zeynep'in sevgisi gerçek mi değil mi.. Acaba Fatih'i mi seviyor yoksa Fatih'in onu böyle sevmesini mi? Zeynep şu anda bol keseden atmayı biliyor sadece, bakalım aynı şartlara sahip olduğunda Fatih'in Selim'e gösterdiği tavrı gösterebilecek mi? Görelim, zerre kadar çıkarına ters bir durum olduğunda neler yapacak? Ama sanırım böyle bir hikaye hiç olmayacak ve bu tamamen benim hayalimde kalacak..
Sözün özü Aşk Yeniden, komik sahnelerle bezenmiş olsa da ağırlıklı olarak drama içeren bir bölümle sezonu açtı ki ben dizinin bu halini daha çok seviyorum bildiğiniz gibi. Tek üzüldüğüm nokta, yine tüm fedakarlıkları yapan Fatih, yine üzülen Fatih. Bitmedi şu adamın çilesi.. Son olarak belirtmeden olmaz, sizin neler düşündüğünüzü de öğrenmek istiyor ve yorumlarınızı merakla bekliyorum..
Valandil..