Gülün etrafına duvarlar örülür...
Dizileri oturduğum kanepenin ardındaki dünyayı unutturdukları için seviyorum ben. Çünkü gerçek hayat bazen öyle rezil bir döngüden ibaret ki katlanamıyorum. Çok zor günler yaşıyoruz. Ama bu kez diziler bana dışardaki dünyayı unutturamıyor ne yazık ki. Çığlıklarda asılı kalan acılar, toprağa sinmiş kan kokusu ve ezberimizi bozan kötülüklerle kuşatıldığımızı biliyorum. Gülün etrafına duvarlar örülür derler. Umarım bir yerlerde etrafınıza örülen duvarların arasından daha güçlü bir şekilde ayağa kalkabiliyorsunuzdur...

Bu hafta diziye çok fazla kapıldığımı söyleyemiyorum ne yazık ki. Ama elimden geldiğince yorumlayacağım. Ali ve Selin arasındaki patlamaların diğer çiftlere oranla çok daha tutkulu olacağını biliyorduk. Ama Selin gibi eğlenceye tapan bir kızdan böylesi bir kurnazlık çıkacağını düşünememiştik. Daha doğrusu Ali düşünememişti. Her zaman olduğu gibi tam da duyguların en masum şekliyle döküleceği zamanda kötülük planları ortaya çıktı. Selin'e kızmıyorum. Aksine öyküdeki gelişimini hayranlıkla izliyorum. O umursamaz genç kızın yerini yavaş yavaş pençelerini çıkaran bir genç kadın alıyor. Ali'ye hayat veren Tolga Sarıtaş ise bana göre Haluk Mertoğlu'nun kopyası. Performansının her anında ''Gülüşüne bak aynen Haluk! Tavrına bak, babasının oğlu!'' derken buluyorum kendimi. Bir de Selin'in tulumlarına hayran olduğumu söylemeliyim tam bu noktada. Özellikle bu bölümdeki turuncu tulumu için Raninitv kızları olarak çifter çifter sipariş vermeyi düşünebiliriz.


Gel karıcım ben sana yeni kızlar alırım, onlar soru filan da sormaz hem

Güneş'in geçmişi karmaşık bir yumak. O yumağı çözdüğümüzü sanmamıza izin verseler de bu daha başlangıç, biliyorum. Uzun zaman komplo teorileri ürettik. Kimileri Güneş'in kardeşinin yerine geçtiğini kimileri ise Haluk'un ona yıllar önce tecavüz ettiğini ama Güneş'in bunu hatırlamadığını söyledi. Senaristler bizi şaşırtan bir manevra yaptılar. Güneş evden kaçan bir genç kızdı. Belli ki tecavüz iddiası da doğruydu. Ama kafam o kadar bulanıktı ki anlayamadım, Peri'nin varlığı nasıl gerçekleşmişti? Anlayan biri varsa lütfen beni de aydınlatsın.
Ahmet'in yıllar önce çizdiği resim soru işaretlerinden biriydi. Ama ben o sorunun cevaplandığından emin değilim. Zira resimde Güneş, yani Türkan, gayet poz veriyor gibi görünüyor. Yani öyle alelade oturmuş gülen bir kız çizimi değil gibiydi. Ayrıca Güneş'in eski hali değil daha çok bugünkü görüntüsüne yakın bir çizimdi. Bu açıdan resim konusu pek kafama yatmıyor. Ancak Güneş'in gençliğini canlandırması için yapılan cast seçimi son derece başarılı. Flashback sahneleri daha etkili olabilir miydi? Bence evet. Ancak öykünün sahiplerine ve yönetmenin ellerine sağlık diyecek düzeyde de doyurucuydu.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER