O kadar
mutluyum ki, anlatamam. Normalde ilk önce yorumu yazar, sabahında da
reytinglere bakarız. Ancak bu sefer tersten başladım. İlk önce reytingleri
görüp sonra yorumu yazmak için bilgisayarımın karşısına geçtim. Şu an motivasyonum bin milyon desem
abartmış olmam. Ay, çok mutluyum ya. İlişki Durumu: Karışık gibi her
sahnesinden buram buram samimiyet kokan bir işin reyting sıralamasında 1.olması
bana “Demek ki iyi şeyler de olabiliyormuş.” dedirtti. (Samimiyet ROCKS!) Umarım bu başarı artarak
devam eder. Gönülden emeği geçen herkesin ellerine kollarına sağlık. Kalbinizin
güzelliği yaptığınız işe yansımış. İçimdeki çoşkunun %50’sini zor tutuyorum.
^.^
Peki, İlişki Durumu: Karışık’ı rakiplerinden
sıyırıp 1.lik koltuğuna oturtan 9.bölümden neler olmuş, beraber bakalım.
Hatırlayacak
olursak geçen hafta Can’ı, Allah yarattı demeyip, canlı canlı mezara sokmuştum.
Gelen yorumların geneli de Can’a karşı tutumların değiştiği yönündeydi. Bölümün
sonuna kadar “Ne güzel, törpülüyor bu çocuk kendini, olur bu iş, aferin Can!” diyordum
ki hoop Can Tekin’den yeni bir vukuat. İki saat mutlu edip, bir hafta
süründüren Can Tekin, neden Muratçı olduğumu bana bir kez daha hatırlattın,
teşekkürler!
Bakış no 1498: Kafamı karıştırma Elif!
Bölüm boyunca Can’ı anlamaya çalıştım aslında. Can, etrafında sürekli
birileri olmasına rağmen, gönlü yalnız olan insanlardan sadece biri. Ama bu
demek değildir ki bundan sonra gelen herkese mavi boncuk dağıtsın, ne yardan ne
serden vazgeçsin. İçerde Ayşegül, dışarda Elif yanında olsun. Canı hangisini
istiyorsa onun elini tutsun. Yok böyle bir dünya! Hadi tamam, Can kendini
düşünmüyor, peki, ya ailesi, sevdikleri? İlerde onların yaşayacağı hayal
kırıklıkları ne olacak? Anlaşılacağı üzere lafı yenilenen sözleşmeye getirmeye
çalışıyorum. Bölümün geneline hâkim olan “sahne evlilik” durumu artık iyice
yayıldı, duymayan az kişi kaldı. Bilmiyorsanız söyleyeyim: Ayşegül ve Can'ın evliliği sahteee! İki kişinin bildiği sır, altı kişinin bindiği tır oldu. Efe ve Ece’nin
ardından, sayelerinde, Murat ve Elif de Ayşegül ve Can çiftinin evliliklerini
sahte olduğunu biliyor. Henüz ellerinde bu durumu ispatlayabilecekleri “yazılı
bir belge” yok ama eşeğin kulağına su kaçtı bir kere. Ayşegül ve Can yapılması gereken
en doğru şeyi yaptılar ve evlilik sözleşmelerini yenilediler. Can, yine sömürü
ile karışık bencilliğini ortaya koyarak sözleşmeye sadece bir madde ile yeniledi: Artık 6 ay değil, 3 yıl evli kalmak zorundalar. Birbirlerine daha çok
bağlanmak dışında hayatlarında ne değişeceğini çok merak ediyorum.
Sonucu beğenmeyen erken seçime gitsin!
Diyelim ki
bardağın boş kısmından bakıyoruz, hayal ettiğimiz gibi olmadı ve birbirlerinden nefret ettiler. Aynı yalanı 6 ay
söylemek zaten yeterince zorken bunu 3 yıla uzatmasına ne diyoruz? Çok sevdiğim bir büyüğüm bana hep "İnsan ilk önce kendine karşı dürüst olmalı." der. Can, ne olursun, ilk önce kendine karşı dürüst ol ve Ayşegül'e karşı bir şeyler hissettiğini ilk önce kendine itiraf et. Sonra duruma göre, Ayşegül'e de söylersin. (İşte bu yüzden MURAT!) Can’ın tek
maddelik şartına karşılık Ayşegül’ün listesi ibret kütüphanesi gibiydi.
Çiçekten temizliğe her şey vardı. Basit gibi gözükse de 120 madde. Kuru kuru
geçme ihtimali olan 3 seneye inat, basit durumların bir araya gelerek anlamlı
bir bütün oluşturacak olan 120 madde. Üstelik kendini her fırsatta Elif’in
kollarına atan Can için. Ama Ayşegül'e de gönül koyamıyor ki insan. Uğruna
savaşmadan kazanıp kazanamayacağı nereden bileceksin. "Keşke deneseymişim."
demekten ziyade "İyi ki denemişim." demeni tercih ederim. Savaşmadan, sahaya çıkmadan kazanıp kazanamayacağımızı bilemeyiz, değil mi?