Finale kadar çok kez “yok artık!” diye bağırdık
ekran karşısında. Finale yaklaşırken iyilerin eli güçlensin istiyor insan. Kötülerin
tüm piyonları bitmiş olsun, tüm kaleleri yıkılmış olsun istiyor. Efsane
finaller bol gözyaşlı olsa da içten içe hep mutlu son diliyoruz. Bu dizide de
en azından bir iki çiftimiz mutlu olsa? 53 haftadır kara bulutlara o kadar
alışmışım ki aslında benim dizi için istediğim final azıcık karanlık. Final
bizi duvardan duvara çarpsın istiyorum. Belki böylece iyiler huzur bulur.
Böylece kötülerin ellerindeki kanlar silinir.
'Bana hesap soramazsın!'
Dizi biterken bazı oyunculara özellikle değinmek
lazım. Örneğin, Işıl Yücesoy. Bu
bölüm tüylerimi diken diken eden hesaplaşma sahnesindeki performansı okullarda
ders olarak verilmeli. Eski bir ses sanatçısı da olan Işıl Yücesoy’un sesi,
bakışları ve duruşu ile birleşince ekran karşısında “Hepimiz Nedret Hala’yız!”
diye bağırdık. Kendi karanlığının gölgeleri ile hesaplaşırken Elif’e
söyledikleri hepimizin yüreğini acıttı. Özellikle, "benim ömrümün bedeli sadece bir İstanbul bileti" demesi hala kulaklarımda çınlıyor. Her kötülüğün bir aması var işte. Buna Dexter sendromu diyorum ben. Pek çok
kötü yaptığı eylemi meşrulaştıracak bir “ama” bulabilir. Ve kendi için kendi
adaletini sağlamaya çalışabilir. Ya Tayyar ve Nedret Hala gibi kendi
dünyalarını kendileri kurarlar ya da Ömer gibi adaleti kendileri sağlamaya
çalışırlar.
Son durak! Ya ineceksin ya ineceksin .
Tayyar için düşündüğüm son böyle değildi. Erkan Can bize öyle görkemli bir Tayyar
yarattı ki bu son çok basit kaldı. Erkan Can her karakterde farklı bir dünya
kuruyor bize. Vücut dili, tonlamaları, mimikleri ile her karakter gerçekten
yaşayan bir insan gibi ekrandan evimize konuk oluyor. Yönetmen Ahmet Katıksız’ın özellikle Tayyar için
kullandığı yakın çekimler ve aks kırmalar o kadar başarılı ki Tayyar’ın tüm psikopatlığını
damarlarımıza kadar hissettik. Ranini’n yazısında da dediği gibi ekşi sözlük'te
'180 derece kuralı' başlığına bakabilirsiniz aks kırma ayrıntıları için.
'Polisliği bırak. Limon sat Ömer' by Elif .
Bunu bırakalım. Ömer komiser için en baştan beri
çizilen profille, Tayyar’ın eline kemeri veren Ömer aynı kişi mi? Tamam, çok
şey yaşadılar. Değişmesi çok normal ama Ömer’in karakterinde onu bu zamana
kadar taşıyan belli dayanak noktaları vardı. Kendi adaletini sağlamak için
birini öldürmek, bu dayanak noktalarına çok ters bir eylem. Aşkını yaşarken
bile elindeki kanıtlara bakıp karar veren bir insan iken, babasının intikamını polis
olarak almayı seçmiş biriyken, polis olmak sadece bir iş değil onun için bir
yaşam biçimi iken Tayyar’a bunu yapan bizim Ömer komiser olamaz. Elif ve Ömer
arasında yeni bir uçurum yaratmak için atılmış bir adım bu. Dizi biterken Elif
ile Ömer için böyle bir açılıma ihtiyacımız var mıydı? Yoksa senaristlerin “mutlu
aşk yoktur” mottosu bu dizide de mi devam ediyor?
Bir yandan da senaristler 53 bölüm boyunca bize hep
şunu sordular: Seçeneklerin senin değilse seçim senin midir? Bu nedenle,
haftalardır her karakterin yaptığı seçimlerin sonuçlarına katlanmasını
izliyoruz. Ömer’in seçimleri de kendinin değil idi. Onun da seçimlerinin
sonuçlarına katlanmasını izlemek isterdim. Ancak bir bölüm kalmışken, bu kadar
yeni açılım yapıp, son 120 dakikada toplanamayacak şekilde hikayeyi Arap
saçına çevirmelerine anlam veremedim. 53 haftada, toplasan üç bölümde verilen
Baba Demir’in hikayesine dair yeni kanıtları bu bölüm çuvalla önümüze döktüler.
Sanırım Ömer için biçilen mutlu son 'evli ve çocuklu' değil de polis olarak
hayatındaki tüm katilleri cezalandırmak. Baba Demir’in katilini de buldurdular.
Ömer, artık huzur içinde devam edebilir hayatına. Artık polis olmasa da olur.
Polis olması için sarıldığı tek gizemi de çözdü.
Madem bölümün hashtag’i #adalet, oradan
sorgulayalım. Daha önce de pek çok kez yazdım. Dizinin sınıf anlayışı çok
karışık. Bu karışıklık adalet anlayışına da yansıyor. Örneğin, Aslı ve Elif
için ne zaman hapishaneye girme riski oluşsa “ama onlar içeride yaşayamaz”
çığlıklarını duyduk. Öte yandan, bir kere bile Fatma hanımın kuryelik yaparken
yakalanan genç kızı için kimse bir şey demedi. Oysa diziye göre o kızın yaptığı
kötülüğün de bir aması vardı. Aynı şekilde, Ahmet Denizer’in katilinin
yakalanması için 53 hafta beklerken, sıradan bir kuyumcu olan Baba Demir’in
katilinin yakalanması toplasan üç dakika sürdü.
Arda ile Pelin aşkı en azından mutlu sona kavuştu. Çok güzel bir gelin damat olmuşlardı. Düğünü daha çok görebilseydik. Aşklarını coşkuyla yaşayamadık, düğünlerinde halay çekmiş gibi olsaydık. Olsun ikisi de gülüyordu. O da yeter.
Son bir bölümümüz kaldı. Her çarşamba Elif ile Ömer'in dünyasına girmeye çok alışmışım. Her yaşananı kendim yaşamış gibi üzerine düşünüp bir de yetmeyip alternatif dünyalar kuruyordum. Umarım son bölüm efsane bir bölüm olur ve beraber bu diziye güzel bir son nokta koyabiliriz.