Yanlış alarm, sessizce dağılabilirsiniz!

Güzel ters köşe olduk kabul edelim. Tamam, fragmanda Şeyma’nın bebeği kaçırdığı ima edilmişti, açıkçası bunun üzerine ben bebeğin başına farklı bir olay gelmesini bekliyordum. Şeyma’nın gerçekten kaçırmış gibi görünmesini değil. Yalnız o değil de, çok güzel laf çarptı Şeyma da arkadaşlarına. Sibel ve İlker karşısında duygularını açıklamakla kalmadı, Önem ve Öykü’ye de dürüstçe hislerini anlattı ve yardım bekledi. Buna rağmen geçmişte yaptıkları ile yargıladılar Şeyma’yı. Şeyma’nın yaptıklarının onlarca katını yapmış Mete’yi bile bağırlarına basanlar, Şeyma’yı ilk şüphelerinde harcadılar. Haaa ama Mete’nin beyninde tümör vardı değil mi, unutmuşum, pardon :)

Doğrusu Şeyma’nın durumu vahim. Bebeğini kaybettiğinde yaşadığı travmayı bunca zaman içinde sakladıktan sonra, Sibel ve İlker’in bebeğini kucaklaması ile duyguların hepsi açığa çıktı. Anne olmak isteyen bir kadının içinden zorla bebeğinin sökülüp alınmasıyla oluşacak boşluğu ne doldurabilir? Bir kadın bebeği sağlıksız ise bile vazgeçmek istemezken, Şeyma’nın yaşadıklarını siz düşünün. Yaşadığı acı ile tek başına savaşamazken şimdi de arkadaşları tarafından boşluğa itildi. Bu yaşananlar benim başıma gelse açıkçası Sibel’den daha farklı davranmazdım ondan eminim. Günlerce Şeyma’nın duygusal çöküntüsünü ve bebeklerine her gün daha fazla bağımlı hale geldiğini gördükten sonra Şeyma’nın bebeği kaçırdığına inanmak zor olmadı. Ama elbette gerçekte böyle bir olayın haberini alan önce otogarları araştırmak yerine kalkıp bir evine gider, olanı biteni kendi gözleri ile görmek ister. Şimdi bu ithamların ardından Şeyma’dan yine bir 180 derece dönüş gelecek mi bakalım?

 Ceket: 3500 tl, Gömlek: 750 tl, Pantolon: 1100 tl, Ayakkabı: 2000 tl...

Mete’nin dönüşümünü izlemek her geçen hafta daha keyifli oluyor. Ayaz’a ve Emre’ye verdiği destek ve Işık’a yaklaşmaya çalışması aynı eskiden bildiğimiz Mete. Her ne kadar Işık ile artık resmen sevgili gibi olmuş olsalar da, verdikleri bu ara ikisine çok iyi gelecek gibi görünmüyor bana. Mete’nin Şeyma’nın yörüngesine girmesi yakındır, öyle hissediyorum. Hele ki Şeyma bu suçlamadan sonra Mete’yi olası bir intikama kolayca alet edebilir.

 Ne yani çamur banyosu için ta burdan kalkıp Dalyan'a mı gidecektik !

Öykü ile Ayaz’ın romantizmden uzak sahnelerinin sebebi belli oldu. 50.bölüm fragmanında da gördüğümüz üzere aşırı doz romantizmi yeni bölüme saklamışlar. Bir evlilik teklifi daha izleyeceğiz, bakalım ardından bu defa düğün gelecek mi? Bana sorarsanız, defalarca evliliğin eşiğinden dönen ÖyAz’ın yolu eğer yine nikâh salonuna yakın düşerse bu kadar kurtuluşları yok. O nikâh olacak gibi. Önemli olan sonrası. Öykü ve Ayaz’ın aynı evde yaşadıkları bölümler çok keyifliydi, evli olarak da yine güzel bölümler izleteceklerini düşünüyorum ama elbette bu evliliğin çevresindeki hikâyenin nasıl kurulacağı da önemli. Eğer tahminimde yanılmıyorsam yeni sezonun teması bu olabilir. Bölümün geneli ile ilgili de kısa bir yorum yapmak gerekirse, geçen hafta yazdıklarımdan çok da farklı bir yorumum yok açıkçası. Sadece son iki haftadır değil, bir süredir bölümün süresini doldurmakta zorlanan birbirinden bağımsız kısa hikâyeler izliyoruz. Diziyi sürükleyici kılacak sağlam bir konu kalmadı neredeyse. Öykü ve Ayaz’ın evliliği sanki tek dayanak gibi. Açıkçası bu anlamda ikinci sezonun neleri nasıl getireceğini ve nasıl işleneceğini gerçekten merak ediyorum.

Bu haftanın EN listesi biraz kabarık, bakalım benimle hemfikir misiniz enler konusunda?

Yok artık diye diye EN çok kahkaha attığım sahne: Kesinlikle izmarit sahnesi. Yazarken şu anda hala gülüyorum. Dünya dizi tarihine adını yazdırır bu sahne diye düşünmedim değil ama çok fazla acımasız davranmadan önce şöyle bir internete baktım, atılan izmaritle saçlar yanabiliyormuş sevgili okurlar. Hatta bir araçtan atılan izmarit arkadan gelen bir başka araçtaki çeyizi yakmış, valla bakın. Sonuç olarak bu yaratıcı fikir ile bol bol güldük, iyi tarafından bakalım. Yoksa ne kadar saçma olduğunda sanırım hem fikiriz.


EN eğlenceli: Bu haftanın yıldızı net Mete’ydi.


EN sıkıcı: Bu hafta Öykü’nün halleri. Çiftlikte atlara evin arka kapısını sorup, koşturup çamura bulanmasına ya da tekstil firmasına yaptığı sunuşa gülmemiz gerekiyordu sanırım ama gülemedim.

EN güzel sahne: Bu sahne. O kokuyu hepimiz çektik bence içimize.


EN gerçekçi sahneler: Sibel’in sahneleri. Bebeği kaçırılmış annenin acısını, endişesini ve bulduğunu sandığı anda karşılaştığı gerçekle yaşadığı çaresizliği birebir okudum yüzünde. Fatma Toptaş’ı tebrik ederim.


EN romantik sevgili: Emre. Hayaller gitar çalıp şarkı söyleyen Emre ama gerçekler bu fotoğraf işte : )


EN doğal beslenen: Mete : )


EN senkronize sahneler: Bu iki sahne. Birinci resimdeki arkadaşlar ikinci resimdeki gibi hissederken : )




50. bölüm fragmanı:



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER