Ömer ile Elif mayın tarlası oyununda gibiler.
Her attıkları adımı iki üç kere düşünmek zorundalar. Hapishanede mahkûmlar,
gardiyanlar, hapishane müdürü ve polis teşkilatında polisler hep Tayyar’a
çalışıyor. Bir adım attıktan kaç adım sonra karşılarına Tayyar çıkacak onu
hesaplamakla meşguller. Bu strateji arasında da bir aşkı hem büyütüp hem korumaya
çalışıyorlar. Tayyar’dan korunmak için sırlara gömülüyorlar. Ama bazen bu
sırlara kendilerini o kadar kaptırıyorlar ki birbirlerinden de çok sır
saklıyorlar.
Esaretin bedeli özgürlük. Adaletin bedeli şişlenmek .
Ben her zaman sırlar konusuna şüpheli
yaklaşmışımdır. Örneğin Elif’e hamile olduğunu söylemediler. Doğruyu
öğrendiğinde hem çocuğunu kaybetmenin acısını yaşayacak hem de en yakınlarının
ona yalan söylediğini öğrenecek. O zaman sır söylemek kime yarar sağlamış oldu?
Sanırım olan biteni sindirebilmek ya da başka yalanlar üretebilmek için bize zaman sağladığı için seviyoruz sırları. Oysa gerçekle erken yüzleşmek acı ile baş etmenin yollarını öğrenmek konusunda da çabuk yol
almayı sağlar. Hem bu sayede Ömer, Elif’e yalan söylemek yerine, onun acısını
paylaşarak aşklarını sağlamlaştırabilirdi.
Sırlar, döner dolaşır kördüğüm olurlar .
Bu konuda Aslı’yı hiç anlayamadım. Bir yandan
‘sırlar bizi bu duruma soktu’ derken. Bir yandan da Elif’in iyiliği (?) için
ona yalan söylüyor. Üstelikte Zerrin Sultan zamanında bunun gibi bir şeyi
kendisine yapmışken. Nilüfer ne düşünüyor göz yaşlarından göremedim.
Finale yaklaşıyoruz biliyorum ama Hüseyin için daha
şahane bir son hayal ediyordum ben. Kesilen ayaklar, DNA’lar, öldü mü, ölmedi
mi soruları derken hikayesini çıkmaza soktular ve sona doğru çok tekrar oldu.
Misal Hüseyin Tayyar'ı nasıl öldüremedi? İki günde protez bacakla yürümeyi öğrenme
azmi olan eski bir polis iken hem de. Kaçak bir hayat yaşamak zorunda iken neden gizli evliliğinden olan küçük oğlunu da peşine takıyor? Tek bacakla iş bulması bir çocuğa bakması hiç de kolay olmayacak. Tayyar'a bu kadar güvenmemişken, Metin'de hangi ışığı gördü acaba? Çünkü Metin'in bir imparatorluk kurması için bir kaç fırın ekmek yemesi gerekiyor.
Ancak Metin yine de bir alkışı hak etti. Metin Tayyar’ın oğlu olduğunu kanıtladı. Tebrik ediyorum.
Melike’den çocuğu alma planı 10 numara beş yıldız idi. Öte yandan Tayyar’ın
kalbi teklese de zihnindeki tilkiler maraton koşuyor. Metin’in planlarını
öğrenmeye çalışırken umarım olan Nevzat’(ım)a olmaz.
Dizide kötüler isteklerine kavuşuyor, iyiler hala
kayıp yaşıyorlar. Tayyar yeni böbrek alırken, Elif bebeğini kaybetti. Metin
baba olacakken, Ömer evlat acısı yaşıyor. Hüseyin protez bacağa ve oğluna
kavuşurken, Melike vicdan azabı yaşıyor.Aşkı korumak kadar adaleti korumak da gittikçe zorlaşıyor.
Bu nedenle finalde bir hesaplaşma
yaşanmasını bekliyorum. Adaletin yerini bulması anlamında değil. Terazinin iyiler yanının
biraz daha ağır basması. Ağır basması için bu sefer de iyilerin kuralları esnetmesi. Yanan canlara, kayıplara karşılık intikam almak gibi değil. İnleyen ruhların huzur bulabilmesi için ya yeni başlangıç yapacaklar ya da hafızalarını sildirecekler. Zira kaç bölümdür esas oğlanımızla esas kızımız meşk
ile koyun koyuna uyuyamıyorlar. Ya şişleniyorlar ya da kafalarına odun
yiyorlar. Bu nedenle finalde ince ince örülmüş sürprizler ile karışalşmak istiyorum.