Bu hafta bölümü izlemeye yayın saatinde başlayamadım, ancak yayından
sonra fırsat bulabildim. Başlamadan önce ise sosyal medyada bölümü nasıl
buldunuz sorusuna aldığım cevapların çoğu bölümü çok beğendiğini iletti.
Cevaplayanların bir kısmı Öykü ve Ayaz sahnelerinin azlığından, bir kısmı da
romantizmin eksikliğinden dert yanıyordu ama çoğunluğun hem fikir olduğu tek
unsur sanırım bölümün çok eğlenceli olduğuydu. Aslında bölüm yorumumu yazmadan
önce diğer izleyenlerin yorumlarından etkilenmemek için böyle bir soru sorma
yoluna hiç gitmem. Bölüm bittikten sonra da sosyal medyadan hemen uzaklaşır bir
an önce yazmaya başlarım ama bu hafta değişiklik yapmamın sebebi, Kiraz Mevsimi’nin
senaryo ekibinin 4. defa değişmiş olmasının bölüme bir etkisi olup olmadığını
kolay yoldan anlamaya çalışmaktı. Evet, eğer sayımda hata yapmadıysam Kiraz
Mevsimi senaryosu bu hafta beşinci senaryo ekibi tarafından yazıldı. Barkın
Şenüren, Fethi Kantarcı ve Saygın Delibaş’a 48. bölümünde devraldıkları Kiraz
Mevsimi’nde başarılar diliyorum.
Romantik komedi olarak başlayan ve 48 haftadır devam eden
Kiraz Mevsimi bu süre içinde epey değişim geçirdi. Yeri geldi doğrudan
dram sınıfına gireceği bazı bölümler bile izledik. Son haftalarda ise yavaş yavaş ilk
bölümlerin tadına yakın, komedisi bol, hareketli ve eğlenceli bölümler
izliyoruz. Hikâye bulması, senaryolaştırılması, uygulaması, rejisi ve
oyunculuklara verilen yoğun emekleri sosyal medya sayesinde çok yakından takip
ediyoruz. Herkes insan üstü bir çaba ile sinema filmi uzunluğundaki
bölümü bir hafta içinde yetiştirmeye çalışıyor. Dizilerin süresi sistemin
kurallarına uymak mecburiyetinde olduğundan, konularına bakılmaksızın aynı
uzunlukta. Özellikle romantik komedi diziler bu standartlaşmadan en negatif
etkilenenler, benim gözümde. Bu tarz diziler iki saat değil de bir saat,
hatta keşke 40 dakika ile sınırlı olsa, ortaya nefis bölümler çıkabilecekken maalesef
ilginin dağılmasına neden olan sahnelerle harmanlanmak zorunda kalınıyor.
Kiraz
Mevsimi’nin 48.bölümünün bir kısmı da benim için buna taze bir örnek. Yeni
senaryo ekibinden henüz daha ilk bölümlerinde bunu yazdığım için özür dileyerek
söylemek zorundayım ki, bazı sahnelerde diziye olan ilgimi kaybettim. Bu
noktada sorduğum soruyu cevaplayanlara katılarak bunun sebebinin, Öykü ve Ayaz
sahnelerinin azlığı ve bunun karşısında, diğer karakterlerin sahnelerinin ve diyalogların
uzunluğu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Mete’nin babası ile yaptığı
sohbet, İlker’i oyalamaya çalışma sahneleri ve Spa merkezindeki diyaloglar bunlara
birkaç örnek. En baştan belirttiğim gibi, bu kadar uzun süreyi bu formatta doldurmak
ve özellikle 48 haftadır süregelen bir diziyi dört farklı ekibin elinden geçmiş
olduktan sonra devralıp devam ettirmek zor. Bu nedenle yeni senaryo ekibine kolaylıklar
ve bir defa daha başarılar diliyorum.

Dizimizin bebişine bizden de kocaman bir maşallah. Allah
sağlıklı, huzurlu uzun ömür versin. Daha isim konma aşamasında anne ve babasının
arasında kalan bebişin zor bir hayatı olacağında sanırım hemfikiriz. Sibel sünnet
yarışından faul yaparak galip çıktı ama İlker isim konusunda atak yaparak intikamını
acı alacak gibi geliyor.

Mete’nin Şeyma konusundaki hassasiyeti vicdan azabından mı
yoksa hala Şeyma’ya karşı bir şeyler hissettiğinden mi, ben çıkamadım içinden. Bir
taraftan Işık ile yakınlaşırken, diğer taraftan Şeyma’ya bakışları gözden
kaçmıyor. Bu bakışlar bana vicdan azabından öte gibi geliyor ama net bir yorum
yapabilmek için daha fazla sahneye şahit olmak lazım. Bu haliyle Mete tam
kıvamında, izlemesi çok keyifli. Mete’nin karakterinin haftalardır getirildiği noktayı
bu yeni görünümüne sokabilmek için gösterilen çabalar geçen haftaki tümör ve
beyin ameliyatı ile kalır diye ummuştum ama bu hafta sürekli yapılan
açıklamalar ve özürlerle devam etti, artık bu bölüm itibari ile biter diye
umuyorum. Şeyma’nın Mete’nin hastalığını öğrendiği andaki tepkisinden hala Mete’ye
karşı hisleri olduğunu zaten anlamıştık ama görüyoruz ki Şeyma’nın Mete’yi
affetmesi o kadar kolay olmayacak. Çift olarak Mete ve Işık’ı bir türlü tam
olarak benimseyemedim. Sanki zoraki bir eşleşme gibiler. Mete ve Şeyma’yı
ileride yeniden beraber görmek istiyorum sanırım ama tüm olan bitenden sonra,
Şeyma Mete’yi diğerlerinin 3425.ci affedişi gibi kolay affetmemeli.

48.bölümün finali Ayaz’ın başını epey ağrıtacak gibi. Eğer
olaya Sevil’in kocası Ramiz de karışırsa ortalık bayram yerine dönebilir, sizin
de gördüğünüz gibi Ramiz ihaneti kolay affedecek bir tipe pek benzemiyordu.
Bakalım 49.bölümde olaylara dahil olacak mı? Son olarak 48.bölümün enlerine
kısaca bakalım.
EN güzel replik: Ayaz’dan Mete’ye söylendi bence “Senden
bahsetmeden ben hayat hikayemi anlatamam ki”
EN ipin ucunda çift: Emre ve Burcu. Burcu yine ufak tefek başladı sanki Emre’ye karşı anlayışsız davranmaya. Daha ne kadar dayanacaklar bakalım.

EN komik sahne: Kesinlikle Mete ve Ayaz’ın ilk tanıştıkları
günün canlandırıldığı sahne. Tiplemelerden Mete muhteşem olmuştu. Ayaz için
aynısını söyleyemeyeceğim maalesef.

EN obur hamiş: Öykü