Bir DNA meselemiz var
Uzun zamandır ekran karşısında bizleri oyalayan bir DNA testi meselemiz var. Son iki bölümdür daha bir haşır neşir olduk. DNA testi deyince aklınıza ne geliyor bilmiyorum; ama DNA testinin nasıl yapıldığını çok iyi bilen biri olarak bu bölümde geçen ve altı doldurulmayan sahneler açıkçası beni rahatsız etti. İnsan işinin nasıl yapıldığını bilmez mi? Bu da benim işim olduğu için bir takım altı boş konulara değinmeden geçmek istemedim.

30 küsür yıllık yalandan uyanmak kolay mı? 

 “Diziler yaşamdan kesit alınmış kurgulardır.” dediğinizi duyar gibiyim. Bu kurgu da insan elinde tasarlanıyor ve televizyon vasıtasıyla bizlere servis ediliyor. Çabuk tüketiliyor ve her hafta yeni bir bölümle karşımıza geliyorlar. Bu bakımdan sirkülasyonuyla başa çıkmak zor. Kısıtlı bir zamanda 120 dakikadan fazla 120 sayfaya yakın bölüm yazmak her babayiğidin harcı değil. Ama müsemaha gösteremeyeceğim yani hoşgörülü olamayacağım bir takım konular var. Eğer yazılan sahnelerin altının boş olmasını istemiyorlarsa ciddi bir şekilde tıp, hukuk, psikoloji ve tarih destekleri almaları gerekiyor. Her bölümde bu detayların kontrol edilmesi lazım ki seyirci tarafından teknik detaylar deşilmesin. Bu olay sadece Güllerin Savaşı’na has bir durum değil. Hemen her dizide bu tür hatalar yapıyor. Bazı olguların farkında olmak da beni rahatsız ediyor. Bölümü izlerken dikkatimi dağıttığı için de başka konulara kendimi odaklayamıyorum. Dilerseniz fazla bilimsel terimlere kaçmadan “DNA testi nedir, kaç gün sonra sonuç alınır, üçüncü şahıslar bu testi yaptırabilir mi” sorularına cevap vermek istiyorum.

İçindeki tüm vahşiliği bir günde çıkaran Gülfem
 
DNA testini yaptıracak olan çocuk ve ebeveyn taraflarının bir takım cihazların kullanımıyla ortak olan gen parçaları karşılaştırılır. Parçaların benzerlikleri aynı ise o zaman ebeveyn adayı çocuğun gerçek ebeveyni olduğu belirlenir. Bu işlemi yapan görevli, testin güvenilirliği açısından, tarafların kimlik bilgilerine sahip değildir. DNA testi üçüncü kişiler tarafından yapılamaz. Testi yaptıran her iki kişinin de imzalı onayı gerekmektedir. Dizilerdeki gibi "bugün yaptır yarın sonucu al" yöntemi uygulanmaz. En az 7 ile 10 iş günü içinde sonuçlar çıkar. Kaldı ki bu test yurt dışında yapılacaksa iki ayı bile gözden çıkarmanız gerekmektedir. Mutlak gizlilik prensibi açısından raporlar testin yapıldığı sağlık kuruluşunda şahıslara elden teslim edilir.
 
Bu durumda şu anda yayınlanan ve geçmişte yayınlanmış birçok dizi hatalı DNA testi yapmıştır. Kaldı ki senaryo yazarken diyelim ki bir uzmana, danışmna erişemediniz, ya Google? Elinizin hemen altında! Ne yazarsan yaz mutlaka karşılığını buluyorsun. Neyse... Sizlerin de canını daha fazla sıkmadan bölüm yorumuma geçsem iyi olacak.

Arada kalmaktansa arpacık kumrusu gibi düşünmek en mantıklısı.

Geçen haftaki sondan sonra Gülfem’in bu tepkiyi vermesini hepimiz tahmin etmiştik. Tahmin etmeyen var mı? Gülfem tabii ki de yedi kuşaktır böyle bir rezillik görmedi. O, Sipahi ailesinin asil kızı. Babası Enver Sipahi ile köşkün kâhyası arasında böyle bir yakınlaşmanın düşüncesi bile mide bulandırıcı. Hali ile Gülru’ya demediği söz kalmıyor. Ruh hastalığıyla suçladı. Bana bu dizide ruhu hasta olmayan bir kişi gösterebilir misiniz? Hepsinin sorunu ayrı! Neye dokunsan elinde kalıyor. Gülru’nun bu destursuz hareketi Gülfem’i çıldırtmayı başarıyor. Bir bakıma aklına da karpuz kabuğunu sokuyor. Bu şüphe insanın zihnine bir defa girdi mi kurt gibi kemirir aklını.

Kriz yönetimde bir Dünya markası: Gülfem Sipahi!


Sende iki tane dikenli gül varken çapkınlık turu neyine?
 
Düşünsenize yıllardır anne dediğiniz kadın bir gün öz anneniz çıkmıyor. Bütün dünyanız tepe taklak olmaz mı? Birden bire değerlerini yitirip gitmez mi? Ben kimim? Nereden geldim? Burada ne işim var? En önemlisi de “Neden ben?” sorusu değil midir? Bir andan çocukluğun film şeridi gibi gözünün önünden geçer, albümlere bakarsın. İnkâr edersin. Çünkü kendine yakıştırmazsın. Kaldı ki Gülfem’in narsistik kişilik bozukluğu var. Sonuçlarını düşünebiliyor musunuz? Kendinden başka kimseyi düşünmeyen, egoist, kendini de sevmeyen, zaafları yüksek bir kadın var. Zaten kendinden başka kimseyi takmadığını Halide’nin odasına geldiği sahnede çok iyi bir şekilde ifade etti.

Ayran içtik ayrı düştük Cahideciğim

Ne söylesem boş. İşte sonuç!

Acıların çocuğu küçük Emrah bakışı yap bakayım Cihan (Onur iç ses)

Siz sanıyor musunuz ki Gülfem'in DNA testinin sağlamasını sadece Cihan için yaptığını? Bu Gülfem’in doğasında yok. Kendi duygularının tespitini de yapmak için testi bir kere daha denedi. Haklı olarak ya da hakkı olmayarak sadece Ömer’e güvendi. Peki, Ömer’in çevresi ne kadar güvenilir? Testin sonucunda Halide’nin genleri ile Gülfem’in genleri eşleşmedi. Ama Gülru’nun testinde %99,9 eşleşmişti? Şimdi ne olacak? Gülfem dediği gibi Gülru’ya dünyayı dar edecek mi? Benim tanıdığım Gülfem bunu yapar. Gözünün yaşına bile acımaz. Gelelim esas sorunumuza. Testin sonucuyla kim oynadı? Halide diyeceğim ama hangi laboratuarda yapıldığını bile bilmiyor. Cihan’ın gücü bunu yapmaya yetmez. Gülru? Gülru’nun canına minnet. Yeter ki gerçekler ortaya çıksın. Geriye kim kaldı? Ömer ve Onur! Sağlıklı düşünecek olursak Ömer bu testin doğruluğunun sonuçlanmasını ister. Zaten Enver Bey’in hatırına böyle bir sorumluluk için elini taşın altına koydu. O zaman veriler Onur’u gösteriyor. Fark ettiyseniz Gülfem ile Cihan’ın öz kardeş olmadığına şaşırmıştı. Gülfem’in böyle bir şeyi henüz kaldırmayacağını bildiği için ve Ömer’in laboratuarla olan konuşmasına da tanık olduğundan Onur birinci hedefimiz oluyor. Baya baya olasılık hesabı yaptım. İlerleyen bölümlerde mutlaka gerçek ortaya çıkacaktır, fakat önceden böyle tahmin yürütmek zevkli oluyor. :) Bakalım bu sonuç Halide’yi ne şekilde etkileyecek?


Soksam girer mi?

Yonca is BACK!

Şevket’in ormanda Yonca’ya yaptıklarından sonra biliyorsunuz ki Yonca’nın beyin hattı karışmıştı. Bizler de büyük bir merakla karışan hafızasının ne zaman yerine geleceğini bekliyorduk. Ve o gün geldi çattı! Geçen haftaki bölümde sinyalini vermişti ama bu hafta Yonca güzel bir u dönüşü yaptı. Şaşırdık mı? Hayır! Rüyasında dolar kurunu saya saya gerçek, kafasına dank etti. Gerçi iş işten biraz geçti. İsmail ile evlendi. Gerdek gecesi oldu ve sabahına efsane geri döndü! Şimdi olacakları siz düşünün. 


Ayol dur, aklım başıma gelmeden iki göbek daha atayım.

Oraya değil gözlerinizin içine bakacaksınız. Bunu da mı ben söyliimm? ^.^

Gelelim final sahnesine. Ya da 45. bölümün habercisi mi demeliyim? Her ne ise! Düşen asansörde bir adet Öm-Ru var. Tam da didişmelerinin heyecanlı bölümündeydiler. Ya o asansörden barışıp çıkacaklar ya da ipleri iyice koparacaklar. Bekleyip göreceğiz. Her hafta bizi hem bölümleri izlerken hem de yorumlarımızı okuyarak yalnız bırakmayan izleyicimize teşekkür ederim. Bölüme gönlü değen herkesin gözüne, emeğine sağlık! 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER