Sercan Badur, Uludağ Üniversitesi öğrencileriyle buluştu!

Sercan Badur, Uludağ Üniversitesi öğrencileriyle buluştu!

Uludağ Üniversitesi, Şenlik’15 kapsamında bu yıl 20’incisini düzenlediği Bahar Şenlikleri’nde birçok ünlü ve tanınmış ismi öğrencilerle buluşturdu. Beşinci ve son gününe giren şenlik etkinliklerinde; gündüzleri söyleşi, geceleri de bildiğimiz ve sevdiğimiz isimlerin konserleri verildi. Bugün de söyleşi yapan isimlerin içinde yorum yazarlığını da yaptığım Güllerin Savaşı dizisinin oyuncularından Sercan Badur, Uludağ Üniversitesi Radyo ve Televizyon Topluluğu’nun öncülüğünde öğrencilerle buluştu. Ben de hem Raninitv hem de Güllerin Savaşı izleyenleri için Uludağ Üniversitesi’ne gittim ve sizlerin yerine söyleşiye katıldım.

 
Bir Raninitv geleneği olarak buluşma saatine bir saat varken “kız tarafı gibi” salonda yerimi aldım. Hâl böyle olunca Ahmet Kayakesen’in söyleşisine de katılmış oldum. Kime niyet, kime kısmet? Benimkisi de o hesap. Salona girdiğimde söyleşi saatini 15 dakika geçmişti ki, ne ULURTV üyeleri ne de Ahmet Kayakesen salondaydı. Daha sonra öğrendiğimde ekip, konukları Mudanya’dan almaya gitmiş. Beklememizin sebebi de buymuş. Birkaç dakika sonra hep birlikte salona giriş yaptılar. Herkes yerini aldıktan sonra ise söyleşiye başladık.


 
Kocamın Ailesi dizisini gününde takip edemiyorum. Arada tekrarlarına rastladığımda takılıp kalıyorum. Gözümde Fatih’e bir aşinalık var, fakat kendisiyle pek tanışmıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse Ahmet Kayakesen’in Fatih olduğunu da afişlerine rastlayınca öğreniyorum. Kızlar, şunu söylemeliyim ki ekrandakinden daha yakışıklı. O, sahnede heyecandan elini ayağını nereye koyacağını bilemezken ben de koltuğumda aynı durumdaydım. Keyifli bir söyleşi ve sohbet oldu.


 
Söyleşi sırasında aynı kuşağın çocukları olduğumuzu öğrendim. Hadi sizlere bir sır daha vereyim. Hayatında kimse yokmuş. Romantik de değilmiş. Bu yaz Cem İşçiler ile stand up gösterisi yapmayı planlıyorlarmış. İki aya kadar duyarsınız dedi. Söyleşisi bittikten ve ödülünü aldıktan sonra salondaki kızlar fotoğraf çektirmek için birden kuyruk oluşturdular. Bana da onları izlemek düştü.


 
Şimdi gelelim asıl konumuza! Ahmet Kayakesen’den sonra 10 dakika fotoğraf arası verildi. 14.30’a doğru da alkışlar eşliğinde Sercan Badur sahnede yerini aldı. Diğer konukların aksine rahat tavrı ve özgüveniyle dikkatimi çekti. Birçok üniversitede söyleşi yapmış olmasının da alışkanlığıyla söyleşinin seyrini soru-cevaptan çok hikâyesini anlatma şeklinde belirledi.


 
Hayatındaki dönüm noktalarını, ikiz kardeşi Caner Badur’la DNA ve RNA’ları dışında ÖSS puanlarının da aynı olduğunu, çalıştığı işleri, Cihan için Londra’daki bir üniversitede hipoksi hastalığı ile ilgili araştırma yaptığını, hatta psikoloji seansları aldığını anlattı. Bir ara teknoloji çağanın velinimetlerinden faydalanarak Periscope ile canlı yayın yaptık. Eğer kaçırdıysanız ve henüz Periscope, videoları uzaya göndermediyse @mortisssa hesabından görüntüleri izleyebilirsiniz.


 
Söyleşi daha sonra soru-cevap şeklinde devam etti. Sercan Badur da tüm içtenliği ile hepsine tek tek yanıt verdi. Sorular “Cihan Sipahi karakterinin O’na nasıl geldiği ve neler kattığı, hangi oyuncuları beğendiği, Cihan’ın intikamı olacak mı, Cihan düzelecek mi” şekline yönelikti. Bir ara konu tiyatro ve akademik oyunculuktan açıldığında; deli gibi tiyatro yapmak istediğini dile getirdi. Tiyatronun meslek, oyunculuğun ise bir iş olduğunu vurguladı. Demet Evgar ve Okan Yalabık ile çalışmak istediğini, özellikle Okan Yalabık’ın Muhteşem Yüzyıl’daki performansını hayranlıkla izlediğini belirtti etti. Aklından geçirdiği veya çok istediği bir şeyin kısa bir süre sonra gerçekleşebileceğini söyledi. Bu nedenle evrene Ferzan Özpetek’le çalışma fikrini gönderiyormuş. Normal yaşantısında duygusal biri olmadığını ve çokta çok ağlamadığını söylerken, Güllerin Savaşı’nın son bölümünde “Eğer Cihan ağlarsa bilin ki ağlayan Cihan değil, Sercan olacaktır.” açıklamasıyla Cihan ile arasındaki gönül bağını vurguladı.


Bursa hatırası!

Son olarak Güllerin Savaşı’nın haftaya yayınlanacak olan bölümünü, hesabıma göre 45 oluyor, kaçırmamamızı tavsiye etti. Bende bu arada salondaki seyirci üzerinde reyting analizi yapmaya çalıştım. Neredeyse hepsi Güllerin Savaşı’nı izliyordu. Bu da beni tabii ki mutlu etti.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER