Mutlu Ol Yeter’in 3.bölümünde Caniko Babür’ün Can’ı
mutlu etmek için her şeyden habersiz yaptığı plan sonucunda başlarına açtığı
hırsızlık derdini izledik. Babür’e komitten haber vardı. Memlekette Babür kim
adam öldürmek kim, ondan olsa olsa avukat, doktor, bilim adamı olur gibi
söylentiler çıkmış. Görüldüğü gibi Babürler ’in memleketi bizim memlekete pek
benzemiyor. Onların örf ve adetleri bizden epey farklı, onların kanunları bizim
kanunlara hiç benzemiyor.
Şemsiye alınan 'hediyeler' içinde en fonksiyoneliydi
Can’ı mutlu etmek isteyen Babür tüm mahalleliden birer
ikişer ama kendince anı olsun diye birtakım “gereksiz” eşyayı toplamış, yığmış
eve. Babür’ün memleketindeki kanunlara göre bu durumun hırsızlıkla alakası yok,
tüm eşyalar ortak kullanımda ve ayrıca hediye olarak alınabiliyor. Babür’ün
memleketi her neresiyse bence çok yaşanılası bir yer, kanunları yeter.
Caniko Babür Can'ı mutlu edeceğim derken çocuğa inme inecek diye korkuyorum
Güven ilişkisinin hüküm sürdüğü İstasyon Mahallesi’nin
renkli sakinleri yaşanan hırsızlık olayı yüzünden haliyle panik oldular. Elbette
en büyük şoku ve paniği yaşayan Can oldu. O kadar eşyadan nasıl kurtulacağının
derdine düşen Can herhalde hayatının en büyük aksiyonunu yaşadı.
Kılavuzu karga olanın misali...
Mahallede yaşanan bu kaostan kendine pay çıkarabilecek
tek kişi ise elbette Kamer’in aklına uyan Güneş’ti. “Önce mahalleli” diyen Ziya
Bey’in boşluğunu dolduracağına inanan Güneş kolları sıvadı ve ev aramasından devriye
ekip kurmaya, mahalleye adam toplamadan sokağa çıkma yasağına kadar çeşitli
yöntemlerle hırsızı yakalayacağına yani aslında mahalleliyi hem korkutup hem
güvenlerini kazanarak kendi imparatorluğunu kuracağına inandı. Buna cidden
inandı…
Güneş amacı doğrultusunda mahallede önlemler alırken
Can ile Babür’de evlerindeki eşyalardan kurtulmanın yollarını arayıp durdular
tüm bölüm. Çeşitli denemeleri olsa da hepsi hüsranla sonuçlandı. Olanlar
Devrem’in baba yadigârı maketlerine oldu.
İşin ucunda 1 senelik özgürlük var, az daha sabır Zeynep!
Tüm bunlar yaşanırken başındaki görücü meselesine
rağmen Zeynep Can’daki tuhaflığın farkındaydı. Görücü meselesine de bir
parantez açmak şart oldu. Zeynep’in annesi kızının mürüvvetini görmeye ant
içmiş annelerden – ya bak yine aklıma Ulan
İstanbul geldi. Şehriban’a selam olsun!- Zeynep de annesiyle 1 seneliğine
kendisini rahat bırakması için bir antlaşma yaparak damat adayıyla görüşmeyi
kabul etti. Damat adayı Harun evlerden ırak bir tip çıktı. Zeynep neyse ki
hakkından geldi sanırım Harun epey bir süre evlilikten uzak durur.
Aslı Enver'in tatlığını napıcaz peki?
Can’ın bir şey sakladığında ortaya çıkan tikini
Zeynep’ten daha iyi kimse bilemezdi tabii. Neyse ki Zeynep duruma el attı da
zor da olsa yorucu da olsa kapı kapı gezerek ama çaktırmadan –e yani koca koca
bavulları saymazsak çaktırmadılar sayılır- tüm mahallelinin eşyaları yerli
yerine kondu. Zeynep Can’ın şansı diyebiliriz. Zeynep olmasa Can’ın hali harap
olur.
İşte görmek istediğimiz sahneler <3
Bölümün sonunda hırsızlık meselesi Zeynep’in talibi
Harun’un başına patlayınca Can’ın her şeyi itiraf etmesi takdire şayandı
doğrusu. Bir kez daha kalbimi kazandı. İyi insanlardan zarar gelmez sadece ufak
aksilikler açarlar başınıza. O küçük sorunları da sırf onların güzel gönülleri
uğruna görmezden gelmek gerek. Bu devirde iyi insanla karşılaşmak zor dostum
zor.
3. bölüm epey hareketliydi, güldük eğlendik ama tüm
bölüm bu hırsızlık olayı üzerinden gitmesin isterdim. Kısa tutulsaydı ben kendi
adıma daha çok keyif alacaktım çünkü bir olayın uzaması dikkatleri dağıtıyor ve
sonuca ulaşmak için sürekli bir ‘hadi tamam’, ‘e sonra?’ gibi bir durum ortaya
çıkıyor. 2. Bölümün sonunda dağılan köfteci dükkânının adı bile geçmedi bu
bölüm. Sadece Can Zeynep’ten af diledi o kadar. Hiç anlamadım yani köftecilik
olayı yalnızca bir bölümlük bir macera mıydı, bu adamlar baş koydukları yoldan
bu kadar çabuk mu dönüyorlar nedir yani? Temennim hırsızlık olayı yüzünden
konunun yalnızca bu bölümlük kapanmış olması yönünde. Hatta keşke hırsızlık
macerası sürerken bir yandan dükkânla ilgili de bir şeyler izleseydik. İstasyon
Mahallesi sakinleri ama en çok da Babür ile Can’a geçmiş olsun diliyorum ve
haftaya yeni maceralarını dört gözle bekliyorum. Bölümde emeği geçen herkesin
emeklerine sağlık olsun.