Çağdaş olayında büyük gol yedim. Neden mi? Çünkü Kemal Hakim’in ölümü ve heyetteki diğer kişilerin de zaman içinde ve aynı sebepten ölmesi aklıma ilk Çağdaş’ı getirdi. Ayrıca 6 sonraki zaman atlamasında vuku bulan olayda da Çağdaş’ın parmağı olabileceğini sanmıştım. Bazen total mantığında düşünüyorum. Hâlbuki Yargı hiçbir zaman totallik bir iş olmadı. Ilgaz ve Ceylin’in Çağdaş’ın kapısına kadar gitmesi ve onlarla görüşmesi sonrasında Çağdaş’ın ölüm haberini alarak; “Neyin içindeler?” sorusunu devreye sokmuş oluyor. 30. bölümde olan ve benim farkına varmadığım bir ayrıntıyı okuyucularımızdan Dilek Hanım’ın dikkatini çekmiş ve benimle paylaşmıştı. Buradan kendisine teşekkür ederim. İnci’nin aslında İnci olmadığını. Ceylin’in dikkatini çekmek için İnci adını kullandığını söylemişti. Dilek Hanım, beni uyarana kadar bu detayın farkında bile değildim. Kaldı ki bölüm içinde aslında İnci’nin Çağdaş dosyasında ölen gencin kardeşi olduğu ortaya çıktı.

Çağdaş’la görüşüldükten sonra adliyeye gelen Ceylin, Nevâ ile konuşmak için odasına uğradı. Sebebi ziyareti çok açıktı. Nevâ’dan ne isteyebilirdi? Tabii ki Yekta için şansını denedi. Yekta’nın yaptıklarının yanına kalmaması için ilk aklına gelen kişi Nevâ oldu. Cüneyt’i can evinden vurmak için Nevâ iyi bir hamleydi. Fakat, Nevâ bir kez o yaş tahtaya bastı ve ağzının payını aldı. Bir daha usulsüz iş yapacağını hiç sanmıyorum. Yekta’yı alt etme planının Nevâ ayağı kırıldı. Ya da şimdilik bize öyle geldi.

Sevgi zor inşa edilen bir varlık. Elde etmek bu kadar zorken vazgeçmek bir o kadar kolay olmamalıydı. Ilgaz ve Ceylin maalesef sevgilerinin önüne epey bir mesafe açtılar. Başaramadılar. Deli gibi severken birbirlerinden vazgeçmek zorunda kaldılar. Birlikte olmayı denediler, fakat aralarına giren o koskoca mesafe her şeye engel oldu. Ceylin yeni bir yol ayrımına geldi. Ilgaz ve kendisinin oturması için bir heves tuttuğu eve her ne olursa olsun taşındı. Annesinde son kalan eşyalarını da topladıktan sonra eve geldi. Ona keza Ilgaz da son birkaç parça kalan eşyalarını tutulan evden almaya gelmişti. Belki de iki âşık olarak yalnız kaldıkları son bir ândı. Ceylin, sevdiğine son bir defa sarılmak istedi. Son kez olduğunun bilinciyle veda etmek. Bu isteği baştan ne kadar mantıklı gibi gelse de Ilgaz’ın tepkisiz kalması Ceylin’e saçma bir istek olarak geldi. Ancak, durum tahmin ettiğimizin de ötesinde bir hâl aldı. Son kez birbirlerine dokundular. Son olduğunu biliyorlardı.

Kader onları hiç beklemedikleri ânda tanıştırdı. Hiç beklemedikleri olaylar sonucunda birbirlerini tanıdılar. Fark etmeden âşık oldular. İmkânsızı yaşarlarken bambaşka bir kapı önlerine açıldı. Zorunlulukla başlayan aşkları sevdaya dönüştü. Birçok kez sınandılar. Her defasında pes etmenin eşiğine geldiler, fakat aşkları galip çıktı. Şimdi ise severken ayrılmak onların hayatlarını çok farklı bir noktaya getirdi. Birbirlerini ilişkileri boyunca tükettiler. Birbirlerinin yüzüne karşı “hoşça kal” bile diyemediler. Ne bir olabildiler ne de birbirleri olmadan yapabildiler. Birlikte yaşamanın düşünü kurarlarken bittiler. Gelecek güzel günlerin nişanı olan bebek hayali bile yorgunluklarının yanında yitip gitti. Onların aşkı imkânsızı başarmışken, imkânsızlıklara karşı yenildiler.

Evet, Ilgaz’ın bir dosta ihtiyacı var. Ama aynı zamanda Ceylin’in de bir dosta, başını yaslayabileceği bir omza ihtiyacı vardı. Ceylin’e kırgınlığımı bir kenara bırakarak söylüyorum. Eren ve Pars dostları olarak o akşam Ilgaz’ın yanında olurken, Ceylin’i toparlayacak kimse yoktu. Ne hayallerle tuttuğu evde tek başına bir gelecek onu bekliyordu. O ânki tek limanı mutlu günlerinden hatır kalan fotoğraflarına bakmak oldu. Yalnızlık hiç bu kadar kesif bir acı vermemişti. Ilgaz’ın gidişini görmemek için açmadığı gözleri hüzün denizinde boğulmaya başlamıştı.

“Çok şükür yarebbim… Bir Allah’ın kulunun da aklına geldi!” dediğim o sahne; tabii ki Eren kulunun Serdar’ın yerini ergenlere sormasıydı. Hemen Tuğçe’nin organizasyonu ile Parla ve Merve’nin de plana dahil olmasıyla birlikte Serdar’ın yerini tespit ettiler. Ama bilin bakalım ne oldu? Müsabaka Yekta 1 – 0 MDT (Mahşerin Dört Tatlısı) skoru ile sonuçlandı. Yahu, Yekta hep bir adım öne geçmek zorunda mı? Onlardan önce hamle yapması artık inanılmaz derecede can sıkmaya başladı. Neyse ki bu defa çekirge fazla zıplayamadı. Son ânda Pars Savcı’nın radarına girdiler de Serdar’ın kuyruğunu, pardon Yekta’nın kuyruğunu kıstırdılar. Hoş, çekirge benzetmesi yaptım; ancak Yekta burada sadece kertenkele olabilir. Çünkü kuyruklarını bırakıp kaçabilen yegâne hayvan onlar. Bu da yalnızca Yekta Tilmen için söz konusu olabilir.

En nihayet 6 ay sonraki kesitlerde biraz ilerleme kaydettik. Bu sayede ve tabii ki günümüzde yaşanan olayları da baz alarak Twitter’da hasbıhâl mesaisi yaptık. Ezgi’nin (@dizigiller1) tahminleri doğrultusunda ihtimallere epey bir kafa yorduk. Kendisinin de izni üzerine yazıya dahil etmeye karar verdim. Öngörüsü olur veya olmaz. Adı üzerinde sadece bir öngörü. Ama, bence o kadar mantıklı ki başka bir sebep bulamaz oldum. Meseleye gelecek olursak, işe en göbeğinden girmek istiyorum. Ceylin kimseyi öldürmedi! Sondan başlamak nasıl? O zaman terse sarıyorum ve nasıl bu kanıya vardığımıza değinmek istiyorum. Hepimizin de izlediği üzere Çınar’ın nerede olduğunu Ceylin’e Yekta söylemişti. Hatta söylemekle kalmadı, bizzat olay yerine getirmişti. Bundan sonraki süreçlerde Ceylin, Ilgaz’a ve tabii ki diğerlerine olay yerini kimin söylediğini üstüne basarak saklamıştı. Pars hariç. Pars’a bu bilgi verdiğinde aralarında bir anlaşma yaptılar. Bu anlaşma doğrultusunda Ceylin adım adım planını uygulamaya geçirmeye başladı.
Peki, bu kanıya nasıl varıldı? Şöyle açıklayayım. Bölüm finalinde bir ceset ve çöp konteynerı karşımıza çıktı. Bu ne demek? Hemen ilk bölümde izlediğimiz sahneler aklımıza geliyor ve İnci’nin cesedinin bir çöp konteynerında bulunduğunu hatırlıyoruz. Tarih tekerrür etmiyor. Bu bilakis planlı bir organizasyon. Kısaca, ortada bir katil olmayabilir. Yine de ihtimalleri görmezden gelmeyelim. Küçük bir pay bırakıyorum. Ancak, konteynerı gördükten sonra İnci’nin cesedinin bulunduğu sahneyi tekrardan kurgulamışlar gibi geldi. Bu tamamen Yekta’yı avlayabilecek bir oyun.

Laçin’in Cüneyt hamlesi ve tabii Ceylin’inden sonra Nevâ’nın Cüneyt’le konuşması ve onu ikna etmesi Yekta’nın aleyhine gelişebilecek olaylarmış gibi geliyor. Bence Yekta’yı yakacaksa Cüneyt yakacak. Darbeyi en yakınından alacak. Mesela Pars, Serdar’ın adliyeye geleceğini nasıl öğrendi? Pars, tesadüf eseri dışarı çıkmadı. Birinden aldığı haber sonucunda Yekta’yı kapana kıstırdı. Mesela Ilgaz’ın Yekta’yı Pars’ın odasında sıkıştırması bu planlana zemin yarattı. Bu da aslında sonun başlangıcını hazırladı. Bu şekilde hazırlanan bir plan ile 6 aylık bir zaman atlamasına girildi. Adım adım gerçeğe açılan yolda ilerlemeye başladı. En azından aramızda bu şekilde bir fikir alışverişi oldu. Buradan Ezgi’ye bir kez daha teşekkür etmek isterim. İzniyle bu fikirleri sizlerle paylaşmama vesile oldu.

Çağdaş’ın ölümüyle birlikte bizlere kendini İnci olarak tanıtan Yeşim de boş durmadı. Bu kadar uyanık geçinen Ceylin’in, İnci olayını idrak edememesi beni şaşırtıyor. Kurbanlarında aynı yöntemi uygulayan Yeşim, bu defa (bize gösterildiğine göre) aynı zehri Ceylin’in suyuna kattı. Kaç kez Ceylin eline almış olsa bile bir sebeple o sudan içemedi. Bölüm finaline yakın temizlikten ter içinde kalmış bir şekilde suya uzanmışken hikâye bizleri 6 ay sonraya götürdü. Tahminimce o suyu içmek üzereyken içemeyecek. Bir şekilde Azrail’den, pardon İnci görünümlü Yeşim’in planından kurtulacak.

Buna eş zamanlı olarak Ilgaz ve Derya Savcı, Yeşim’lerin evine Yeşim’le görüşmeye gitti. Özge’nin getirdiği dosyada Yeşim’in hemşirelik 3. sınıf terk olduğu yazıyordu. Olaylar birleştirince akla “Neden olmasın?” sorusu geldi. Fakat, Ilgaz ve Derya’yı tek düşündüren nokta Yeşim’in felçli olmasıydı. Felçli ve tekerlekli sandalyeye bağımlı olan bir insanın tüm bunları yapması imkânsız gibi görünüyordu. Bu görüşmeden bir sonuç çıkaracaklarını sanmıyorum. Yeşim’i takip ettirmedikleri sürece seri katliam yapmaya devam edecek. Ceylin’i bu kadar rahatsız ettiğine göre bir sonraki aday da o olacak. Ceylin ölene kadar peşini bırakacağını düşünmüyorum. Kardeşinin ölümü ve davasından kimin payı varsa herkes Yeşim’in adaletinden geçecek.
Bölümde emeği geçen herkesin eline, yüreğine sağlık!
Mortis