“Bir kış sabretmişsin de tam çiçek açacakken dolu vurmuş gibi oluyor bazen hayat.”
 
´Şeker Portakalı´
José Mauro de Vasconcelos


Ilgaz severleri görebilir miyim?


Detayların Kraliçesi: Sema Ergenekon!

Nihayet üçüncü elin kovanı da bulundu. Hem bungalovda kalan birinin tanıklığı hem de ormana fotokapan kamera koyan yönetmenin sayesinde kovanın varlığı kesinleşti. Fotokapan kamera kayıtlarını hikâyeye eklemek kimin aklına geldiyse çok yaşasın. Ne güzel bir ayrıntıdır o? Bazen Yargı’yı neden izliyorum, diye kendi kendime soruyorum. Sonra bu küçük ayrıntıları görünce sorumun cevabını alıyorum. Yargı, harika bir detaysın. Önceden dizilerde sıcak çaya, çorbaya dikkat ederdik. O duman üzerinde tütüyor mu, diye sahneye odak yapardık. Şimdi ise daha fazlasını talep eder olduk. Deliller arasında fotokopan kameralarını görmek, yaban hayvanlarının üç el silah atışındaki tepkilerine bakmak Yargı’yı benzersiz kılıyor. Kesinlikle bu sezonun başına gelen en güzel şey Yargı’dır. Bu küçük detayı yazan, çeken gözlere teşekkür ederim.


Sizinkisi de böyle bir fantezi işte...
 
Bana “Ilgaz ve Ceylin deyince aklına ilk neresi geliyor?” diye sorsalar hiç düşünmeden nezarethane derim. Nasıl ki su onların aşka giden yolunda bir metaforsa, nezarethane de imkansızlığın içinde yeşerttikleri aşklarının başka bir metaforu. Ceylin’in karanlığını Ilgaz’ın ışığı aydınlattığı sürece onların aşkının simgesi olarak nezarethane kalmaya devam edecek. Bu nedenle izlediğimiz nezarethane sahneleri Ilgaz ve Ceylin aşkını en iyi şekilde yansıtıyor. İkisi de birbirine kıyamıyor. İkisi de birbirinin gözbebeği. Biri karısı aç kalmasın diye ekmek arası köfte alıyor. Diğeri kendisi yerken kocası aç kalmasın diye ekmeğini bölüşüyor. Bu yola mecbur kaldıkları için çıktıklarında akıllarına su gibi âşık olmak yoktu. Bu hikâyenin en tatlı yanı Ilgaz ve Ceylin’in imkansızlıklar içinde yeşeren aşkı oldu.


Çok güzelsiniz <3
 
Engin’in öldüğü gün, yani Ceylin’in ormanda bulunduğu günden bu yana Ceylin’in katil olmayacağını biliyorduk. Bu süreç sadece Ceylin açısından değil, Ilgaz ve her ikisinin de aileleri açısından oldukça zorlayıcıydı. Aynı zamanda Ilgaz ve Ceylin’in aşkını da büyük ölçüde sınadı. İkisi de bu sınavdan el birliği ile dimdik bir şekilde çıkmayı başardı. Yekta’nın türlü sabotaj ve kışkırtmalarına fazla kulak asmadan alınlarının akıyla davayı aldılar. Son ana kadar her şey Ceylin’in aleyhine işlemiş olsa da Ilgaz’ın Ceylin’e tam inancıyla birlikte bu savaştan galip ayrıldılar. Mükafatı ise aile yemeği oldu. Merdan Dede'nin teşvikiyle birlikte zamanında olur mu, olmaz mı diye düşündüğümüz yemek gerçekleşti. Ortam oldukça gergindi. Hatta bir ara Makbule Hala bir patavatsızlık yapacak diye ödüm koptu. Yani düşünün o bile beni bu bölüm şaşırtmayı başardı. Size söyleyeyim Sema Ergenekon bir sonraki adım olarak Ilgaz’a o tuzlu kahveyi içirir. Hoş, artık tam anlamıyla aile olmuşlarken tuzlu kahve içmek Ilgaz’ı kesmez ama artık zamanla göreceğiz bakalım. 


Nergis Öztürk'ü Bergen'deki performansıyla merak ediyorum
 
Seda’yı Nergis Öztürk’ten izlemek büyük zevkti. Yargı yolculuğu boyunca oyun gücünden mahrum bırakmadığı için bilhassa teşekkür ederim. Bizlere bir hoş seda bırakarak gidiyor. Yolu her daim açık olsun, ayağına taş değmesin. Seda, İzmir’e doğru yol alırken bizleri bambaşka bir düğümle baş başa bırakarak gitti. Seda, Merdan’ın kahvesine geldiğinde bilmece gibi konuştu. Baştan bir dumur oldum. Şimdi sakince bilmeceyi bulmaya çalışalım. Şimdi Seda, iki ceset bir sır veya iki sır bir cesetten bahsetti. Bence Seda’nın bulduğu bu bilgiler Zafer’in cesedini bulmuş kadar değerliydi. Zaten bu saatten sonra Zafer’in cesedinin bulunması da pek elzem değil. Bırakalım da adamcağız bari toprak altında huzurlu olsun.

 
Ama Cici Kız, söyle şimdi biz nasıl eğleneceğiz? 

Şimdi kocası tarafından dövülerek öldürülen bu kadın kim? Aynı zamanda elimizde bir koca ve çocuk da var. Katili de unutmamak gerekir. Bu ailenin Merdan ve Yekta ile ilişkisi ne? Peki, o koca gözlü çocuk kim? Merdan özünde iyi bir adam. Sadece yanlış zamanlarda ve yerlerde bulunmuş. Öksüz bir çocuğu hayatta tutabilmesi bile vicdanının varlığını gösterir. Hiç düşünmeden babasını öldürmüş olması her ne kadar kanımızı dondursa da kendince haklı sebepleri olmuş. Tabii tüm bunları yaparken Yekta’dan yardım istemesi talihsizlik olmuş.


Bu tabloya baktıkça gözlerim yaşarıyor 
 
Neyse ki Kayalar ve Erguvanlar olaysız dağıldı. Bu bölümü her anlamıyla çok sevdim. Bize her duyguyu vaat ediyordu. Yargı’nın bu yönünü uzun süredir göremiyorduk. Yaklaşık yüz kırk dakika boyunca ekranı pür dikkat izledim. İlk sahnesinden final anına kadar bölüm, kulvarının iyilerindendi. Sema Ergenekon, bizleri her bölüm şok olmaya o kadar alıştırmışlar ki geçtiğimiz birkaç bölüm boyunca aradığımız ritmi göremeyince “Yargı’ya ne oluyor?” demeye başladık. Biz “elinde bomba olay kalmadı, şok olmadık” diye dırdır ediyoruz. Yirmi birinci bölüm finalinde koskoca fakülte binasını patlattı. Ayol Sema Ergenekon daha ne yapsın? Vallahi bize yaranamıyor. Taş olacağız taş!


Enginciğim, geldiysen üç kez vur! 

Geçmiş bölümleri bırakalım da bölüm finalinde hepimizi Engin’le nasıl da tuş etti ama? Siz şok mu olmak istiyordunuz? Geçen bölüm binayı patlattım yine mi bomba yok diyorsunuz? O zaman alın bakalım biraz da ölü adamın ruhuyla oynayın, diyerek Yargı Melekleri düğümün hasını attı. Bu arada bölümün tek golü Engin’in bıraktığı video değildi. Bizi yakından ilgilendirecek asıl gol Yekta’nın Engin’i öldürme şüphesiyle tutuklanma talebi oldu. Sizce Yekta Tilmen bu işten nasıl sıyrılacak? Merakla gelecek bölümü bekliyorum.

 
Can dost, güzel insan: Eren. Ne güzel haberler veriyorsun öyle? 

Yazımı sonlandırmadan önce geçen haftaki bölüm yorumu yazımda Yekta’nın Tilmen Hukuk’ta dinlediği müzik ile alakalı bir yorumda bulunmuştum. Buna dair bir düzeltme vermek istiyorum. Engin’in kulaklıkla dinlediği müzikle Yekta’nın toplantı öncesi dinlediği müziğin aynı olduğunu dile getirmiştim. Düzeltiyorum; dokuzuncu bölümde Yekta, Laçin’in Engin’le iş birliği yaptığı için Laçin’i eve almadığı ve Laçin’in bahçede Yekta’ya sesini duyurmaya çalıştığı sahnede Yekta’nın yüksek sesle dinlediği müzikti. Yanılsamamı fark edip bana Instagram’dan ulaşan okuyucuma buranın vasıtasıyla teşekkür ederim. Sizlerin huzurunda da bu yanılsamamı düzeltmek istedim.
 
Bölüme gözü değen herkesin emeğine, yüreğine sağlık.
 
Mortis



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER