Baba: Anadolu'nun izleri...

Baba: Anadolu'nun izleri...
'Bir Gece Ansızın' ismi ile lanse edilen, 'Baba: Bir Anadolu Hikâyesi' adı ve sloganı ile yayına çıkan, başrollerini duyduğumuzda heyecan yaratan dizinin naçizane yazısına hoş geldiniz!

'Gökhan Horzum'un 'Çukur'undan sonra gelecek işini çok merak ediyordum. Ben ve benim gibi uslanmaz 'Çukur' seviciler için de bu merak kaçınılmazdı. ^^

Sadece 'Gökhan Hoca' değil, 'Ekin (Atalar) Hoca' da senaryo ve hikâye olarak projenin içinde... Ben de sektörü yakından takip eden ve senaryo üzerine çalışan biri olarak dizi başlamadan dizi ile ilgili çok olumlu yorumlar duydum, bizatihi dinledim. Bu da heyecanımı katladı. Ve ilk iki bölüm gösterdi ki -ikinci bölümde ilk bölüme nazaran dizinin içine girmekte birazcık zorlandım, birazdan buna ayrıca değineceğim- boşuna değilmiş bu beklenti.

Önce ilk bölüme bakacak olursak: Geçen hafta bölüm sonuna doğru yükselen aşırı tempo, neredeyse herkese "Keşke dizinin başları böyle tempolu başlasaydı." dedirtti. Ama ben ilk bölümü, bi' şey hariç, baştan sona çok beğendim.

Nedir bu bi' şey?

'Sevil'in ('Beril Pozam'ın) ilk bölümde olmaması... Ama bi' süre sonra bunu mantıklı ve hoş bi' şey olarak gördüm. Dizi genel anlamı ile "Bak bu sadece bi' aşk dizi değil." dedi. "Bak, biz, sizi kavuşamayan aşıklar ile sizi oyalamayacağız." dedi.

Peki ne dedi dizi?

"Biz size bi' Anadolu hikâyesi anlatacağız dedik, bizim bi' sürü hikâyemiz var, Sevil ve Kadir de bunlardan biri." dedi.

İlk bölümde usta isim 'Haluk Bilginer' resitali vardı. Ben de -hadsizlik olmayacaksa- senarist olsam 'Haluk Bilginer'e çok sahne yazmaktan inanılmaz keyif alırdım... Öv öv bitmez valla!

'Haluk Bilginer', yapmak istedikleri 'baba' karakteri ile muhteşem özdeşmiş, keza aile de keza aile ile ilgili seçilen, vurguladıkları Anadolu hikâyeleri de...

Örnek: Kurban Bayramı ile dizinin başlaması, baba-oğul, abi-kardeş hikâyeleri, ve asıl vurguladıkları, ya da o vurguya yakın olan kısım: 'Aile her şeydir!' Burada bi' yorum yapacağım. Kesinlikle aile her şeydir. Bu olumlu veya olumsuz bi' şey olarak diye ayırmadan diyorum. Aile olumluda da olumsuzluk da her şeydir, her yerdedir ve olumsuzsa kurtulman mümkün değildir...

'Emin'in ('Haluk Bilginer'in) 'back story'sini, gördüğü hayalleri, kabusları merak ediyorum ve güzel bir yerden de ele aldıklarını düşünüyorum...

Dizinin devamında doğru işlenirse ki öyle görünüyor, çok güzel çatışmalar var. Klasikler mi, evet. Peki bunun bir önemi var mı, hayır. Aslında, bakacak olursak o klâsik, amiyane tabirle klişe/alışıldık şeyler olabilir, ama öyle bir işlendi ki sanki ilk defa görüyoruz gibi.

Şimdi ilk bölümde aileyi tanıdık, içindeki çatışmaları, diyalogları tanıdık; bunları uzunca anlatmak lazım, ona da vakit. 



Kötü adamımız 'İlhan (Hakan Kurtaş)', için cuk olmuş tabirini kullansam, yanlış etmiş olmam... İkinci bölümde babası ile olan sıkıntısını anlamadım, ilk bölümde gözükmeyen 'Ferit'in ('Macit Koper'in) nasıl bir vasfı olacak hikâyede, neden 'İlhan', 'Mehmet Ali Saruhanlı (Köksal Engür)' ve ailesinin öldüğünü söylemedi. Benim için bölümde en ilginç kısım bu oldu. Ve burada 'İlhan' ile babası arasındaki çatışma ile gene 'baba' vurgusu yapıldı. Karakterler değişir, mekan değişir, olaylar, durumlar da değişir, ama gene dizinin mantığına uygun işlenir...



'Kadir'in annesi o evdeki en güçlü destekçisi, ama 'Emin' o kadar sert ki, annesini oğlunu arayamayacak kadar, etki bırakmış üstünde. Geçmişte, 'Sevil'den bahsettiklerinde yine sesi çıkmadı. Kısacası burada şunu tekrar tekrar gösterdiler ki bize, dizinin adının hakkını veriyoruz, 'Emin'e gıcık ediyoruz.



İlk bölümde 'Kadir' ile 'Büşra'nın hikâyesini de çok sevdim, hatta 'Özge Yağız'ı izlemek çok keyifli idi. 'Büşra'nın hikâyesinin İlhan ile devam edebileceğini düşünüyorum. Aslında 'Emin', 'Kadir', 'Büşra' ve 'İlhan' hariç geriye kalan karakterleri kabaca tanısak da daha onların sınanmalarını, keza değişimlerinin nasıl olacağı merak konusu. Bu aile o potansiyeli de taşıyor.

Ve ikinci bölümde herkes bıraktıkları yerden, aynı çatışmadan devam etmesi ile daha tempolu bir bölüm bekliyordu. Katılıyorum temposu azdı. Ama dizide o kadar doğru diyaloglar ve sahneler kuruluyor ki bunu aratmıyor...

Ve 'Emin' ile 'İlhan'ın sahnesi en çok sevdiğim ikinci sahne. Tekrara düşecek bu yazdıklarım ama tekrarlar aslını güçlendirir. O kadar sağlam sahne kurulumu ve diyaloglar var ki... 'Emin'in, 'İlhan'ın oturuşundan, çekim açılarından tutun, müzik girişleri her şey, her şey çok güzeldi.

Not: Bu reji tonunu sevmiyorum, diziye yakışıyor mu, bunu bi' iki bölüm sonra anlayacağım.



Son olarak da İkinci bölümde 'Beril Pozam'ı sonunda görebildik. Öncelikle iki kelam 'Beril Pozam'a. İlk defa 'Afili Aşk'da izlediğim, sonrasında 'Ada Masalı'nda' göz ucuyla gördüğüm ve izlediğim 'Beril' Hanım, kendini dramada da göstermiş ve hissettirmiş oldu. Şiir okudukları sahne olsun, senaryonun -'Sevil'in o kadar çektiği acıya rağmen- dramın suyunu çıkarmadan kullanılması olsun ve 'Sevil'le' Kadir'in de buna çok güzel hizmet etmiş olması olsun çok güzeldi.

Flashbacklere de inandım, yalan söylemem ben, 'Beril Pozam'ın başarılı olacağına inancım tamdı, şahidim bile var. Uzun zaman sonra 'Sevil' ile 'Kadir' çok güzel bi' his verdi bana.

Biraz hızlıca, çok detaya girmeden ilk izlenimleri anlattım, yeni bölümler için devamı gelir mi, bilmiyorum, şu şiir ile bitiriyorum, teşekkürler...

Naim.

"garson masa iyi manzarayı değiştir
sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun
bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun
hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman
eğer bulabilirsen ölü bir kar getir
beyazlığı kalın bir su gibi uzayan
bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
batan bu köhne şilebde ne işleri var...

...garson masa iyi manzarayı değiştir
büyük şimşek çakmalı gök gürültüsü filan
şöyle dalları kıran şakırtılı bir yağmur
köpek havlamaları bulut karanlığından
zehir bulabilir misin çabucak öldürecek
artık arsenik mi olur siyanür mü olur
hangisi olursa olsun hepsi işime yarar
yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir
bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
batan bu köhne şilebde ne işleri var"
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER