Sevdiklerimize miras bırakılmış acılarımız var bizim
Biliyordum. Bu bölüm çocuk olduğumu hatırlayıp, annemin öldüğüne kahrolup, kocaman gözyaşlarıyla ekrana öylece bakacağımı biliyordum. Hayat yaralar açar, zaman gelir senin başını okşar ve yaran kabuk tutar. Ve bir sonraki kanamaya kadar hayat akar da akar.


Sarılmak iyidir, hele de babaya...

Ağlamak acının zehirini akıtır, iyidir.

Hikaye anlatırken izleyiciyi ağlatmak zor değildir. Benzer acılardan geçen insanlarız. Küçücük bir dokunuş ile kalbimiz kederle sıkışır. Ama mevzu izleyiciyi kendi derdine ağlatmak değildir sadece. Karakterler için de üzülüyorlar mı? ağlarken hikayeye tutunmaya devam ediyorlar mı? bunlara da bakmak lazım. Çoğu insan Nuran’ın ölmesine, onu bir daha göremeyeceğine ağladı. Kimisi Yeşim Ceren Bozoğlu’na, kimisi Nuran’ın evlatlarına. Ama çoğumuz da kendi gidenlerimize ağladık. Bir yığın duyguyla izlediğim 51. bölüm müthiş lezzetliydi. Rejisi, oyunculukları ve senaryosu çok farklı bir tat bıraktı bende. Böylesine kederli ve acı yüklü sahneleri çekmek herkes açısından eminim çok yorucu ve yıpratıcı olmuştur. Ama şu bir gerçek ki emeğinize değmiş. Harika bir iş çıkarmışsınız. Sahnelerin planları, oyunculuklar ve kullanılan dil gerçekten çok başarılıydı.


Bu dalıp gitmelerin manası derin.

Ölüm haberi vermek zordur. Laf eğilip bükülmeden söylenir genelde. Cümle düz ama kalp paramparçadır o ara. Bu zor işi Sultan üstlendi. Sultan güçlü bir kadın. Sağlam bir duruşu var. Uslubu sert ama asla nobran değil. Kardeşinden farklı olan bu kişisel özellikleri hikayenin akışının da değişeceğinin alametleri. Nuran’ın macerası müştemilata kadardı. Fakat ben Sultan’ı şimdiden konakta görür gibiyim. Sultan Nuran’dan büyük yalanı devraldı. Merhamet ve adalet duygusu farklı çalışan bu karakter beni heyecanlandırdı. Bağırmayan bir karakter olarak bu şekilde yoluna devam etmesi ise en büyük dileğim


İnsanın yüzü her şeyi anlatır.

50 haftadır izlenen ve önemli oyuncularından birinin ayrıldığı bir hikayeye  dahil olmak öyle çok kolay bir şey değil. Oya Başar adı duyulduğunda elbette ki ilk algı “Yeşim Ceren Bozoğlu’nun yerine mi geldi?” yönündeydi. Ben Oya Başar’ı izledikten sonra şunu söyleyebilirim ki; Sultan Nuran’ın yerine aileye gelmiş olabilir ama Oya Başar temiz ve katıksız oyunculuğu ile “kimsenin yerine gelmedim” dedi bence. Oya Başar’ı Sultan rolüne çok yakıştırdım. Senarist de merak uyandıran bir karakter yaratmayı başarmış. Sultan karakterini oynamak Oya Başar’a da keyif verecektir. Dokuları tutmuş, benden söylemesi


Son söz hep “gitme”



Elde kalan ayağının değdiği yokuşlar.

Ceren Moray’ın oyunculuğuna bu hafta bayıldım. Acısını yaşayışı, dile getirişi ve aktarışı müthişti. Bu hafta tamamen senaryoyu devralan Yekta Torun’un karakterleri bu derece iyi analiz etmiş olması beni etkiledi itiraf ediyorum. Elbette ki başından iyi kurgulanmış bir projeyi devralmanın konforudur bu ama kendi kaleminin farkını yaratma telaşına düşmeden, olması gerektiği gibi yoluna devam etmesini sevdim. Yasın ifade ediliş şekli ve kullanılan dil çok iyiydi. Orada bir yaşanmışlık sezdim ben.


Emanettir o Sakine, iyi bak!

Birgül Ulusoy’u da beğendim. Sakine de o acıyı öyle yaşardı. Şunun altını çizmekte yarar var; çok bağıran çok acı çekiyordur diye bir şey yok. Herkes acıyı farklı yaşar. İzlerken ve oyunculuktan söz ederken bunu göz ardı etmeyelim.


Demirci ailesi damattan yana çok şanslı

İlyas’ın kalbi sağlam dostlar. Her olayda elini kalbine götürmesi artık refleks oldu. Zor günleri asıl şimdi başlıyor İlyas’ın. Sultan’dan çekeceği var. Fakat ne şanslıdır ki arkasında dağ gibi ablası Mücella var. Öyle bir abla ki o, Nuran’ın ölümünden çok, bu ölümle yıkılan kardeşine üzüldü o.


Silah doğrultacak noktaya da geldin ya, pes!



Bahar silahtan da Efsun’dan da korkmuyor, net.

Bahar Ateş cephesinde yakınlaşma başladı. Acının birleştirici etkisiyle tekrar bir arada olacaklar gibi gözüküyor.

Her anı dolu dolu geçen bu bölümün final sahnesi çok şaşırtıcıydı. “Yorulan kalbime bunu yapmayın” dedim içimden. Ben Bahar’ın vurulmadığını düşünüyorum. Çünkü Efsun o açıdan ateş ettiğinde Bahar’ı öldürür. Fakat daha uzun boylu biri araya girerse onu hayati tehlike yaratacak bir yerinden vurmamış olur. Bu kişiyi siz Ateş olarak düşünüyorsunuz ama ben İsmail vurulacak diyorum.

Keyifle, zevkle izlediğim bu bölüm için emeği geçen herkesin gönlüne sağlık. Şunu bilin ki, benim durduğum yerden çok güzel gözüküyorsunuz.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER