Uzun zamandan sonra, bu harika oyuncu kadrosunun hakkını
veren, Gönül İşleri’nin 25. bölümü sonrasında yüzümde bir gülümseme, yüreğimde
bir sıcaklık, içimde kanatlanan bahar kelebekleri ile bu satırları kalem
alıyorum Sevgili Okuyucu!
Bu köşeyi okuyanlar bilir ki son haftalarda Gönül İşleri ile aramız bayağı
açılmıştı. Ancak bu bölümle, içimdeki, o televizyona bakıp saydırıp duran
Muzaffer Amca’nın en huysuz yanı gitti, hayata bakışım Saadet’in yanakları
kadar pembe oldu. Hani Servet’le Yılmaz arada bir birbirlerini neden
sevdiklerini unutup sonra hatırlayınca mutlu oluyorlar ya, hah ben de bu bölümü
izleyince Gönül İşleri’ni neden
sevdiğimi hatırladım, mutluyum. Kaynağına ve emeği geçen herkese teşekkürler,
elinize sağlık!
Standart bir Gönül İşleri izleyicisinin en sevdiği tablo
Gelelim bu bölümde neler olup bittiğine… Geçen hafta Üstün
Ailesi kadınlarını “evi kim alıyor” gerginliğinde bırakmıştık. Tahminlerimiz
doğru çıktı, evi alan Muzaffer Amcaymış, neyse ki! Kızlar bozulsa da, ben böyle
bir gerginliği yaşadıkları için sevindim. Babalarının dediği gibi hepsinin zekâsını
toplasan bir Muzaffer Amca etmez. Kızlar da hemen anne köylü olmuşlar. İyi oldu
size! Evin babası evine döndü ama evin sahibi Muzaffer Amca olunca, anne tekrar
gidiş muhabbeti içine girdi. Kızlar, bir trip bir yalvarış. Sanki bu kadar yıl
annesiz yaşamamışlar, gitme de gitme! Kızların annelerini bu kadar çabuk
affedip, can ciğer kuzu sarması olmasını kabullenemesem de, Muzaffer Amca’mın da
bir bıyık altı gülüşü ile annenin ikna edilip evde kalmasına sevindim.
Kemal Komiser tayin gereği Rize’ye gidiyordu, gitti. Kızlara
bulaşanın ne işi, ne de huzuru kaldığının o da farkında. Bunu Saadet’e
söyleyince, Saadet kuzum da kararını verdi. Kemal’siz yaşayamıyorsa onun yanına
gitmeliydi. Ama önce herkesi mesut emek lazımdı. Saadet’in bu kararı, 25.
bölümün bence son haftaların en iyi Gönül
İşleri bölümü olmasını sağladı.
Kural 1: O kadar kahraman olmak yok. Kural 2: İkide bir soyunup kas göstermek yasak!
Saadet’cim, Sevda&Bedir cephesinden işe başladı. Önce
işin kaynağına inmek gerekiyordu. Sevda ile Tibet neden kavuşamıyordu? Sevda
için sebep; Bedir’in kendisi için sürekli iyi bir şey yapmasını beğenmemesiymiş
meğer! Vay arkadaş, böyle şımarıklık var mı? Saadet, Bedir’den dükkânın
batışını Tibet’in sağladığını, Bedir’in bunu ortaya çıkarış hikâyesini ve Tibet’i
şikâyet ettiğini falan öğrendi. Ancak Sevda, Bedir’in bu kahramanlığını öğrenirse
yine beğenmeyecek. Saadet, Tibet ve annesiyle şikâyetçi olmamak şartıyla anlaştı,
bunu Sevda’ya söylemelerini planladı, plan tıkır tıkır işledi, vallahi bravo
Saadet. Hep derim Saadet’in aklı kriz anlarında mükemmel çalışıyor.
Bu teklifin aynısını isteyenler için adres; Gönül İşleri Organizasyon
Bir plan daha, Bedir’in ofiste kaldığını da Sevda’nın
tesadüfen(!)öğrenmesini sağladı. Sevda&Bedir cephesi artık iyice
yumuşayınca son vuruş, teklif! Saadet’in planıyla Bedir’le Sevda artık nişanlı,
müjdeler olsun!
Servet&Yılmaz cephesinde ise; Saadet’e göre sorun
Yılmaz’ın kendisi olmasıymış. Sahi Servet zamanında Yılmaz’a nasıl aşık olmuş
acaba, son zamanlarda hep bunu soruyordum izlerken… Servet’in Yılmaz’da
sevmediği şeyler gerçekten de, Yılmaz’ın dediği gibi, onu Yılmaz yapan
özellikler… Neyse, Saadet bambaşka bir Yılmaz tasarladı, uygulamaya koydu,
başarılı da oldu. Üstelik insan psikolojisinden de acayip anlıyor Saadet’cim.
Yılmaz’ın tam havlu atacağı zamanda Selen bebeği kaptı gitti, motivasyonunu
yeniledi. Afferim kız Saadet!
Şu Yılmaz'ı höt-zöt halleriyle nasıl bu kadar seviyoruz ya, anlamıyorum.
Nuri ile işbirliğiyle, tuttukları figüranlar da
Servet&Yılmaz aşkına hayranlıklarını ilan edince, Servet iyice yumuşadı. Bu
arada Servet’in, ilişkisinin özel olduğunu anlaması için, bunu başkalarından
duymaya ihtiyacı varmış, bir vay arkadaş da buraya koyayım. Şimdi gel de
Muzaffer Amca’ya katılma, bu kızlarda gerçekten akıl yok. Saadet’ciğimi ayrı
tutuyorum tabii.
Plana bir de Yılmaz’ın Manisa’ya taşınması eklenince, Servet’te
yelkenler fora. Helal olsun sana Saadet! Bunca haftadır, kimsenin yapamadığını
yaptın vallahi! Servet’in cır cır Yılmaz’a bağırışından fenalık gelmişti artık.
Bu bölüm elim sadece en başta bir kez kumandanın ses kısma düğmesine gitti.
Meğer birbirinin başının etini kemirmeyen Servet&Yılmaz ikilisini görmeyi
ne özlemişiz. Son haftalarda Yılmaz’ın artan şiddet eğilimlerini bile unutmak
üzereyim hani! Bu arada hem Selma Ergeç, hem de Timuçin Esen bu bölümde bir kez
daha yıldızlaştılar, o Servet’in taklidini yaptıklarını anlar da ne tatlıydı
öyle!
Saadetcik'e bir cephe daha yaratmayıp kendi kendinize barıştığınız için teşekkürler.
Bu arada Muzaffer Amca ile Süreyya Hanım da ebeveynlik
sağduyularını sonunda kullanmaya karar verip, çocukları için barış imzaladılar.
Süreyya Hanım’ı kabullenmeyişimi bu köşeyi okuyanlar
bilirler. Ben mi çok ketumum bilemiyorum ama Muzaffer Amca’ya sevgim o kadar
büyük ki, onun için Süreyya Hanım’a bile katlanabilirim.
Sensiz Saadet neymiş ki? Tatmadım!
Saadet’cim iki çifti de birleştirince görevini tamamladı,
bavulunu topladı, Kemal’e koşacaktı ki, Kemal ondan önce davrandı. “Bastım
istifayı geldim” diyen o Kemal Komiser’i yerim ya! Gönül İşleri izlerken, ne zamandır midemde havalanmayan kelebekleri,
bu bölüm seninle hissettim, ne güzel adamsın Kemal sen öyle! İşin en güzel yanı
da, Saadet’in de elinde bavulunun olmasıydı. En azından artık o istifanın boşa
gitmediğini biliyor Komiser’im…
Yalnız geçen hafta şuraya yazdığım, kızlar kime bulaşıyorsa
işinden ediyor kısmı, Kemal Komiser için de gerçekleşti ya, neyse işimiz Gönül
İşleri, dünya işleri bir şekilde halledilir, değil mi?
Tüm aile bir arada mutluluk içinde cıvıldarken, kötü kalpli
meleğin kulağıma fısıldamaları başladı bende. Ee şimdi ne olacak, tamam bu
bölümün tadını çıkar da, gelecek bölüm ne izleyeceğiz, çok güldük, çok ağlar
mıyız? Ben bunları düşünürken bir baktım ki, Saadet’in barıştırma sürecinde
Kemal’e izletmek için tüm hikâyeleri anlattığı CD, diğerlerinin eline geçmiş.
Herkes isyanlarda! Al sana cillop gibi felaket!
Yarım akıllı diyenler utansın Saadet'cim, biz senin zekana hayranız!
Gerçi bence hiç de felaket değil. Hani bunu izleyip de
Saadet’e “ay biz ne kadar aptalca şeyler yapıyoruz” diye teşekkür etmeleri
lazımdı bence. Bunca haftadır çözülemeyen gönül işlerini Saadet’cim, adeta bir
tatlı cadı edasıyla, burnunu oynatarak bir bölümde çözüverdi. Bu yersiz
tepkilerinin bir oyun olmasını diliyor, içimdeki Huysuz Muzaffer Amca klonunu
susturuyor ve ruh halimi bir kez daha Saadet’in pembe yanaklarına teslim
ediyorum. Aferim kız Saadet! Herkesi birbiriyle, beni de Gönül İşleri’yle barıştırdın!