O Nihat buraya gelecek ya da herkes tahliye sandallarına!
Gözüm daldıysa misafir gelecek zaar..
Senaryo ekibine bu bölüm itibariyle Ozan Aksungur katılmış. Uzun yıllar Kurtlar Vadisi ekibindeydi son olarak da Reaksiyon'un yaratıcıları arasındaydı.. Bölüm sonuna doğru da son olarak İntikam ve galiba ilk bölüm "A.Ş.K" dizisinde adına rastladığımız sevgili Nuran Evren Şit, "18'de ekibe dahil olduk" diye tweet attı. Eğer kendinden çoğul bahsetmek gibi bir alışkanlık değil ise bu "duk" eklenen ekibe dair çoğul bir bahisleme. Zaten şu anda ekip 4 kişi, "duk" da olsa en iyimserinden iki kişi, al sana 6 kişilik Şeref Meselesi yazar ekibi. Af buyur, Kurban'da danaya girer gibi altı kişi bir bölüme girecekler, şimdiden deli merak ettim. Hayırlısı valla.. Dedikoduyu kenara koyarsak, geçen hafta hem bölüm yorumu hem de genel bir eleştiri yazmıştım. O eleştiriyi yazmamın sebebi de son bölümü izlerken burnuma gelen keskin virajlarda yanan fren balatası kokusuydu. Bu bölümde de hikaye mola alanına girmişti. Hatırlatmalar, altını çizmeler, hikaye tahliyeleri içinde geçen bir bölüm izledik.

Geçen haftanın finalinde bildiğiniz üzre Nihat, hayatta kalmak için gizli tanık olmaya karar verdi ve Emir aracılığı ile adalete teslim olup konuşmak istediğini bildirdi. Keşke Nihat hemen geçen hafta tanık koruma programına girip Clooney Abimize benzeseydi de Derya'nın da gider ayak aşk hayatı daha tatlı ve heyecanlı olsaydı böylece.. Neyse! Başlıyorum. Yiğit Kılıç sonunda "Büyük Abi" Metin Büyük ile tanışma mertebesine erişti. Hakkı Dayı, "Abiylen tanışınca accık düzgün ol, benim evde yayıldığın gibi yayılma" dedi bende bir derin ferahlama hissi doğru Allah biliyor sebebini.. Önce Nihat gizli tanık olmak için ıssıza; sonra da Yiğit gizli Abi ile tanışmak için pastoral bir mekana getirildi. Telefonlar, silahlar toplantı. Üst araması yapıldı sıkı sıkıya.. Mekan uzay üssü tadında ve adeta Modern Sanat Müzesi kılıklı mimarisiyle çok dikkat çeken bir sera. (Mekancıya helal olsun çok beğendim yeri) O malum tembihler yapıldı. (Valla kulaklarım da fena çınladı) Doğal olarak bende beklenti tavan! Büyük Abi bu boru değil! İçimden dedim ki "Allahım sağlam bir cast geliyor!"

Büyük Abi yani Metin Büyük; gençliğinde rock band kurmuş (net bas gitarist) sonradan da almış yürümüş. Köklü yani raconu kuşaklarca taşıyan ailesinden almış değil de son 20 yılda masada yer kapmış Yeni Türkiye Abisi tadında biri çıktı. Yiğit ilk defa ayarı aldı (algıladı yani) da el bağladı, ayakta dikildi. Eğri tahta düzelir mi? Yine Abi'nin görmediği anlarda ağzını burnunu yamultarak, bakışlarına "Canım şu an seni hiç takmıyom biliyon mu?" efekti vererek konuşmalar, 50 kare tadında sahneden çıkışlar yaptı elbette. Eh kolay değil neticede 17 bölümlük bir "kahraman" var karşımızda o kadar olacak.. "Aman Efendim, Sepet Efendim" moduna elbette geçmeyecekti ama yemin ederim o sahnelerde bir "kıvılcım, pırıltı" bekledim. İnsan bekliyor neticede.. Vücud diline aban geç, olmuş. Olsun. Ah elbette, gözü bağlı şekilde uzaklaşırken diline de döküldü emsalsiz hisleri: Topunuzun köküne kibrit suyu dökeceğim!


BorisVian'ın gençliği.. Emir'e baktıkça aklıma geliyor..

Kahveler içilesiye ben diyeyim 15 dakika, sen de yarım saat Yiğit el pençe divan huzurda bekledi, olabildiğince de sessizce.. Sonunda Aslan Parçası Yiğit, "tahsilatçı" oldu çıktı. Yani Büyük Abi teşkilata dedi ki, "Eleğiniz bok gibi şu ufaklığa bir de ben planya çekeyim de görün bakalım." Hakkıdır. Özetle dakikalarca süren o çoook sıkıcı sahnelerin sonunda Yiğit, organizasyonun parlayan adamı olarak, paralar aklayan, mazot işini getirip kâr sağlayan "Yeni Gözde" olarak girdiği çiçek serasından, "yüksek meblağ tahsilatçısı" olarak çıktı. Abi'nin derdi şu olmalı, bakalım Yiğit biat edecek mi yoksa kişisel intikamının peşine düşerek silinip gidecek mi? O aşamaya yükselmeden çok önce bu sınavdan geçmeliydi ama Hakkı beceriksiz çıktı. Drama vesilesiyle de Mafya'nın manavdan adam toplar gibi sokaktan delikanlı toplanmadığı dersi verildiyse ne ala. Ben sıkıntıdan pat-la-dım, o ayrı.. Derya- Sibel- Kübra üçlemesine de bi kasvet basmış. Hesapta Kübra yeni bir hayata başladı, hiç değilse o sahneler nefes deliği olur dedim ama yok. Hikaye hızla bir viraja girdi ve galiba aslına döndü. Orjinalini izlemedim ama izleyen Twitter takipçileri dün geceki bölüm finalinin aslına uygun gittiğini söylediler.


Saaaaa bak! 

Derya ince hastalık sahibi olacak bildiğin iki bölümde kara sevdaya tutuldu Nihat'a.. Bi ezilmeler büzülmeler, ağlamalar sızlanmalar, bıraksan kendini kesecek o aşk uğruna. Yakışır!  Öte yandan Emir, Nihat'ın değil de kendi sonunun ne olacağını düşünür hallerdeydi. Böyle camlardan uzaklara bakmalar, ıslak bakışlar, kindar olmanın yakışmadığı bir vicdan resmedildi çünkü Nihat'ın da dediği gibi idealist Habil olmak bunu gerektirir. Emir- Nihat sahneleri güzeldi. "Doğru- Yanlış" tartışması yaratıcıydı ama fazla elit bir sohbetti. Bilmem Total anlar mı bu çizgi üstü sohbeti ve heyecanlanır mı? Karanlık Dünya üzerine felsefe yapacaksan da biraz daha "simple" olacaksın. Elit ve süslü laflara alışkın değiliz. "Net ol canımı ye" diyen bir aksiyon seyircisi var elde; ısrarla sizi izlemesini taleb ettiğiniz o seyirci böyle durgun akan şairane laflardan haz etmiyor. Sıkıcılıktan sıkıcılığa koşan, arabaların bile ağır ağır kadraja girdiği çıktığı sahneler, aklımda edilen laflardan tek bir cümle dahi kalmadığı, neler olacağı hakkında hiçbir fikir oluşturamadığım "Nihat The Gizli Tanık" sahneleri de sağ salim atlatıldığında bölüm ilk kırk dakikayı aşmıştı. (O kadar merak ediyorum ki dakikalık reyting sonuçlarını) Bu arada Allahtan ofisine dönen Yiğit, çömezlerine Abi ile tanışmasını bire bir anlattı da aydınlandık çünkü Abi'nin Yiğit'e ne dediğini anlamamız için bu tekrara ihtiyaç vardı. Her ne kadar ağabeyinin hıncını güden avukat dostumuz sahne içinde, "bilinen şeyleri tekrar tekrar konuşmanın anlamı yok" demiş olsa da onu dinleyen kim? Ver tekrarı, ver tekrarı, seyirci anlayana kadar..




Gelelim Aşk meşk, aile meselelerine.. Sibel'in manasız çarkına çok laf etmeyeceğim çünkü menzil değişince hikayeyi bağlamak için genelde bu tür saçmalıklar olur. Tahliye sandallarına can havliyle koşarken zayi olanlara laf sokmak bana yakışmaz elbette. Ancak şunu söylemek farz. Bütün sahneler ve diyaloglar hikayeye değil de seyirciye açıklama tadında gelişmişti. "Canım bak şimdi karakteri de seyircinin gözünde aklamamız lazım, ne yapalım? Karşılıklı sahneler yazalım onlar birbirine anlatır gibi olayları aslında size bir daha anlatsınlar. Geçmişi temizleyelim" Bana uyar da, son kararınız mı? Yeminli Noter eksik kalmış o sahnelerde.. Şimdi virajın bundan sonrasını bir süre (inşallah tek bölümde biter) elbette tutarsızlıklarla yürüyeceğiz. Misal, bir de ne görelim? Kübra birden bire Emir ile yılık yılık konuşmalara başladı, 17 bölümdür diziyi izlemesem Sibel, Yiğit'e doğruyu söyledi zannederdim. "Sana aşığım" diyen kaynına geçen bölüm şaşkınlıkla surat asan Kübra, bu bölüm ay bir neşelenmeler, bi ağız kulaklarda konuşmalar, Emir'i övmeler... Aleme kafa tutan zekada Yiğit de bu durumdan bi kıllanmalar hatta inanmalar. Hatta Derya'nın göz göre göre olayı manipüle edecek şekilde cevabı açıkta bırakması.. Yavan Emir- Kübra sahneleri. Say say bitmez, yoruldum. Eksikleri de siz doldurusunuz artık..

Artık hepimiz iknayız: Yiğit karanlık dünyayı mezara sokup, üzerlerine de tükürecek! Benim de başka sözüm yok Komutanım! Bu bölüm neler olduğunu zaten anlayan varsa, beri gelsin. Bütün bu kargaşa içinde bölümde tek sevdiğim yer (bağımsız ve tarafsız değerlendirisem) Kübra'nın Emir'e, "Dön de durduğum yere bi bak" dediği sahneydi. Ah tabii, iki sahne önce ağzı kulaklarında bir halde konuştuğu hatta Yiğit'e övdüğü Kaynı Emir'i kendi ve hemen gömdü ama o kısmı hep olduğu ve en başta söylediğim gibi bu bölüme has olarak iş kazası sınıfında değerlendiriyoruz ve yoksoyoyoroz. İki gün çalışınca vereme bağlayan Neriman'ın yerine temizliğe giden Sibel de yapmışlar. Asla gülmedim. Güzel açılım olabilirdi. Sibel o evde bir kısmet de bulabilir neticede değil mi? Eğer oyuncu o sahneleri, "Yazdılar oynuyoruz işte" edasında canlandırmasa iyi bir renk de olabilirmiş.


Abi koş koş zulayı patlattık!

Her lafa azı dişindeki çürükte biriken gıda kalıntılarını alıyormuş gibi derin bir "ısssslamalı" hava sesiyle başlayan Yiğit, Kübra'nın bir yere gitmediğini öğrendiği sahnede polaroid çektirmek yerine kadraja Çigan müzisyenleri girer ve Yiğit-Kübra neşe içinde ayağa kalkıp dans ederler diye de bekledim. Olmadı. Onun yerine ciddi yüz ifadeleri ile Yiğit hayatının muhasebesini seyirci için bir kez daha yapmayı tercih etti. Akıllara zarar bir operasyonla Yiğit, Derya'yı takip ederek Nihat'ın izini de buldu. Amerikan Mafya Filmleri'nde de hep böyle olur. Tekneye kadın alırsın ve hooop açık verirsin. Neticede gerçek hayatta da adaletin pençesine düşenler genel olarak aşk belasına yakalanır. Adam bankayı patlatır sonra FaceBook'tan sevgilisine hava atarken ip yakalatır. İnanmadım değil. Hatta belki de bölümlerdir planlanan en inandırıcı aksiyon oldu. Pastoral araziye önemli adam hatta yıllardır hayalini kurdukları "oluşumu" tepside onlara sunacak olan adamı saklayan ve arazinin BİN KİLOMETRE yakınını korumaya almaya gerek görmeyen Hak-Hukuk- Adalet- Emniyetler üstü organizasyonun amacı olsa olsa seyirciye Yiğit ve adamlarıyla girilecek bir sıcak çatışma izletmek olmalıydı. Çünkü aksiyon dizisi olmak bunu gerektirir.

Nihat'a vuslat nasib oldu. ( Bence yattılar Derya hamile) Gelsin Aksiyon! Armageddon Timi in da house! Operasyondan önce Yiğit yine özenle adamlarına, "kaç kişi saydınız?" diye sordu. Adam da küçümsedi durumu, küçük bir yer diyerek. O halde tereyağından kıl çeker gibi Nihat alınabilirdi. Yiğit operasyonu başlatan sihirli cümleyi söyledi: Unutmayın, Nihat benim! Armageddon öykünmeli tim elbette Nihat'ı koruyanları (İlk indirdikleri adam resmen hazırol'da bekliyordu) İlk kurşun sesiyle çatışma da başladı. Nihat, Obama'nın korumalarına nazire niyetine Derya'yı koruma pozisyonu aldı. Nihat ve Derya hiç film izlememiş olmalı ki çatışma mekanında "yere yatmayı" da akıl edemediler sedire kapandılar. Kabak gibi.. Yiğit yaylım ateşine aslanlar gibi yürüdü. Nihat'ın kafasına sıktı. Yiğit annesinin mezarına gitti ve yine bize hitaben konuştu. Bundan sonra olacakların zeminini doğru anladığımızdan emin olmak için tekrar etti: Artık sana verdiğim şeref sözüm için yaşayacağım!

Tabii biz Ömer Ziya, Nihat ve Levent'i kaybettik çok sayıda da yaralımız var ama aslında bir blok hikayeden de kurtulduk. Bu noktada Şeref Meselesi'nin geleceği için umut doldum. Hatta hızla Emir'in de tahliyesi önerildi o faydasız organizasyondan çünkü nasıl olsa Nihat kamera kaydı alıp Emir'e yollamıştı. O halde Robin is back! Emir, Yiğit'e 2 gün süre verdi. Emir'den ek süre alan Yiğit elbette hemen Kübra'ya gitti. "Gidelim buralardan" derken ofkorz Sibel duydu. Kübra- Yiğit konuşurken ben de gözlerimi kapayıp sahne hayal ettim. Yiğit, Sibel'in çamaşır suyundan açılmış ellerini okşasaydı keşke diye düşündüm.. Yaralı ellerini öpse koklasa, kızı alsa kucağına oralardan kaçsa.. Onun yerine yüzbininci kez Sibel yıkıldı, Yiğit'in ağzından çıkanları duyunca.. Sibel ne yaptı? Emir'i aradı! Kübra'nın Emir-Sibel hakkındaYiğit'e söylediklerini değiştirip Emir'e anlattı. Verdi gazı verdi gazı. Emir attı rakıyı, attı rakıyı.. Veee...

Kübra'nın bölümlerdir (üç sanırsam) durmaksızın tekrarladığı "ayaklarının üzerinde durabiliyor" cümlesi ve bölümlerdir Yiğit-Emir konuşmalarının aynısı bir kez daha kullanıldı. (Böyle iyiyiz hiç sıkılmıyoruz, herkes ikna olana kadar tekrara devam) Şimdi diyeceğim ki, Emir'e koşup "gidiyorlar" diyen Sibel, dayak yemişine nasıl oldu da, "Bırak gitsinler" diyebildi? İki morarmış göz, bi patlak dudak gördü diye mi? Hayatı boyunca hiçbir uyanıklık belirtisi gösterememiş revize Emir, Nihat'ın itirafnamesini Sibel'e verdi. O da yarın ceketini temizlemeye verir. Olay kapanır. Dinimiz amin diyordum kiiii! Heyhat, drama yazmak bu kadar basit olsaydı keşke Ranini kendine gel!.. Elbette bu olaylar neye sebep oldu? Herşey yolunda gitse samimiyetle söylüyorum ki çok çok çok inandırıcı olacak bir sonuca sebep oldu.

Bölüm tam anlamıyla, "Yeni Şeref Meselesi" için hazırlık bölümüydü aslında. Şimdi resetlenen hikayede ne kadar doğru ya da yanlış seçim yapıldığını da izleyip göreceğiz. Yeter ki artık bir karar verilsin ve o kararda ısrar edilsin. Bu hafta biraz daha kan kaybetti diye haftaya da hikaye akışıyla oynamasın. Kafa oldu çorba neticede! Emeği geçen herkesin gönlüne bereket! Gidenlere gelenlere selam olsun!

Böyle işte..
R.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER