Şuraya da Dr. Ali & Dr. Adil ikilisinin (Taner Ölmez- Reha Özcan) şahane bir “kamera arkası” fotoğrafını bırakayım, tam olsun!
Dr. Ali: “Sürprizlerden hoşlanmam demiştim!”
 
Peki ama Nazlı neden sürpriz yapmakta ısrar etti? Baştan söyleyeyim, umarım beni yanıltmaz ama ben Nazlı’cıyım. Bir art niyeti olmadığına, tam tersine pek de anlayamadığı Ali’yi önemsediğini, merak ettiğini ve gerçekten arkadaş olmak istediğini (bakalım başka bir duyguya evrilecek mi?) düşünüyorum. Öte yandan, Nazlı’nın niyeti iyi olsa da fazla düşünmeden harekete geçmesi, iyi bir amacı olsa da kötülüklere neden olabiliyor.

 
Nitekim hastane ekibini Ali’yle vakit geçirsinler, sohbet etsinler, birbirlerini tanısınlar diye topladığı akşamın sonu maalesef “uyuz” Açelya sayesinde faciaya dönüşüyor, hem de Ferman’ı bile onlara katılmaya ikna etmişken! Facia öncesinde Ali’nin Nazlı’ya “seni affettim” demesi ne kadar naif ise, Açelya’nın diziyi izleyen herkesi kendisinden nefret ettiren hareketi o kadar içten pazarlıklı! Açelya aslında Demir’e kızıyor, gidip hıncını Ali’den alıyor. Hepimiz Açelya’nın içinin kötü olduğu konusunda hemfikir olduğumuza göre, Nâzım Özgün’ün cümlesinden yola çıkıp konuşalım isterim: “Çoğu insanın içinde Açelya’nın kötülüğü saklı!”
 

Bölümü izlerken tırnaklarımı kemirdiğim için o hınçla Twitter’a “Seninle fena uğraşacağız Açelya canım, fenaa!” yazıyorum ama, tabii ki Açelya’yı canlandıran Hayal Köseoğlu’nun da hakkını teslim edelim: Açelya karakterini müthiş oynuyor, kendisine sinirimiz de bu yüzden! Dizi yayınlanırken Twitter ahalisi Açelya’ya kafa göz girişmiş durumdaydı…. Öte yandan gerçek hayat içinde otizmli bireylere ortalama insanların nasıl kötü davranabildiğini gösterdiği, Ali karakterini çok seven izleyicinin tepkisini toplarken bir yandan da düşündürdüğü için teşekkür ederiz.



 
 
 
Gelelim bu bölümün “kamu spotu” kısmına: Diziyi izlerken Ali’mize kötü davranan, onu kıran, geçmişindeki yaralarını deşip kanatan herkese çok kızıyorsunuz, değil mi? Tam da burada izlediğinizin bir dizi olduğunu unutmanızı ve gerçek hayata dair empati yapmanızı rica edeceğim, çünkü hayatın içinde kendi yerlerine sahip çıkmaya çalışan ağır veya hafif durumda her otizmli bireye genelde kötü, düşüncesiz hatta ciddi ayrımcı davranan bir toplumda yaşıyoruz. Tıpkı Açelya’nın dediği gibi otizmli çocuklara ve bireylere aslında istenmediği söyleniyor, çocuklar okullardan atılıyor, hiç bir yerde istenmiyor, evlerde hapis hayatı yaşıyor, restorana otizmli çocuğuyla giden ailenin yemek burnundan getiriliyor, yakın çevre dahil olmak üzere herkes otizmli çocuğa ve ailesine ya acıyor ya da dışlıyor! Açelya’yı izlerken “böyle de davranılmaz ki!” diye düşünebildiyseniz, bir gün çocuğunuzun sınıfında otizmli bir kaynaştırma öğrencisi olursa nasıl davranacağınızı, kendi çocuğunuzu nasıl iyi bir insan olması için eğitebileceğinizi de düşünün lütfen!
 
En iyisi ben sözü yine kendi hayatında yaşadığı her türlü ayrımcılığı hiç unutmayan oğluma bırakayım: “Bu hafta o kadar gülmedim, olaylar ciddi ve çok tanıdık. Çok fazla kötü ve düşüncesiz insan var hayatta, ben Ali'yi anlıyorum ama onun yerinde olsam Nazlı'ya #ikincisans vermezdim, zaten bölüm sonunda gördük, herkese güvenilmez, herkesle arkadaş olmak da gerekmez. ‘Dizi bu" deyip durmayın, biliyorum:) Anlamaya çalışın, ben ve benim gibi otizmliler için ekranda kendimiz gibi birini izlemek çok değişik, iyi bir his. Lütfen canınızı sıkan her sahnede düşünün: Çocuğunuzun okulunda, apartmanınızda bir otizmli olsa ne yaparsınız?”
 

 
***

Nefes nefese bir 4. Bölüm izledik. Ali’nin herkesin kalbine dokunuşu giderek artarken, karakterin hikayesi yan karakterlerin hikayeleri ile birlikte iyice şekillenmeye başladı. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla, herkes diziyi soluksuz izliyor: Sağlam uyarlama, yerel dokunuşlu senaryo, hızı ve akışı hiç düşürmeyen kurgu temposu, herkesin yüreğine dokunan şahane oyunculuklar, sağlam yönetmen bakışı. Demek ki televizyonda başarı naif hikâyelerle de oluyormuş işte! Gerçek hayattan örnek vermek gerekirse, bu bölümden sonra kendi kızı da otizmli olan bir anne arkadaşım, eşinin başına geleni anlattı: Sanayi mahallesinde eşinin konuştuğu herkesin diziyi izlediğini, otizmi bilmeyen insanların otizmi merak ettiğini ve ilk kez kızları için kocasının bir arkadaşının “Senin kızın da okuyabilirse öyle müthiş şeyler yapabilir” dediğini… Tabii ki her otizmli hayali karakterimiz Ali’nin seviyesinde değil, ama şans verilen, imkan sağlanan, hakları teslim edilen her otizmli birey hayatın içindeki zorlukları aşabilir, yeter ki ön yargılarımızı bırakıp öğrenelim, otizmlilere engel olmaktan vazgeçelim!


 
Sonuca da bakalım: 4. Bölümüyle de “Mucize Doktor” reyting listesinde şampiyonluğu kimseye kaptırmadı. Total'de 15.20 reytingle, AB'de 16.83 reytingle ve ABC1'de 18.84 reytingle yine en yüksek izlenme payı ile Perşembe gün birincisi oldu.
 
Senaristinden oyuncusuna, set çalışanından kurguya kadar tüm ekibin tek tek “emeğine sağlık” ve müthişsiniz demek istiyorum!
 
5. Bölümün fragmanlarını da şuraya bırakayım, belli ki Dr. Ali hem kendisi hem de bizim için yeni farkındalıklar yaratacak, bu bölüm sizi çok şaşırtabilir, benden söylemesi!
  1. Fragman: 


  1. Fragman : 


 
10 Ekim Perşembe akşamı 20.00’de FoxTV’de buluşmak üzere, haftaya yeni bir bölüm yazısında görüşürüz. Unutmadan: Lütfen yazının altına yorumlarınızı, otizmle ilgili sorularınızı, düşüncelerinizi yazın ki, birlikte tartışalım, yardımcı olabileceğim bir durum olursa ilgilenmeye çalışayım, hep birlikte otizmin eşsiz dünyasını keşfetmeye devam edelim…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER