Pazar akşamı
Survivor All Star başladı. Yarışmanın tutkulu bir takipçisi değilim. Kaçırmadan izlemek gibi bir merakım da yok. İlk bölüme, Şeref Meselesi'nin özetleri bitene kadar bakmak istedim, bir yandan da geceye hazırlık, malum
Oscar Töreni vardı.. Sabaha karşı uykuya düştüm; yarı bilinçsiz haldeyken son ödülleri gördüğümü hatta Lady Gaga'nın sahnede olduğunu hatırlıyorum ama rüya da olabilir. Emin değilim. Zorlu bir Pazar akşamıydı. Galiba
Survivor All Star
en çok da
Şeref Meselesi'ni vurdu. Dün geceki hengame Şeref Meselesi'nin tüm kategorilerde ortalama 2 puan düşmesine sebep olmuş.
Biraz da ağır tempolu hatta benim için kasvetli bir bölümdü. İzah edeyim... Ekran hikayelerinde akli meleke kaybına uğramış, psikolojisi darbeli karakterler ve hikayeler izlemekten hoşlanmam. Zeliha mesela, varlığı çok kıymetli Tilbe Saran'a rağmen beni çok rahatsız ediyor. Onun sahnelerini izleyemiyorum. Bu bölüme bir de ekstradan Kübra'nın delik deşik olmuş ruh gemisinin alabora oluşu eklenince, olan biteni izlemekten hiç mi hiç hoşlanmadım. Kübra o kadar büyük bir hızla dibe vurdu ki karşısına düzgün bir doktor çıkarsa bu ivmeyle adını K9'un ana kampına yazdırır..
Adeta La Dam O KameliyaSibel'in küçük aklıyla kuracağı oyunların önce onu yaralayacağını zaten Derya söylemişti. Şimdi Derya'nın yancısı olmak istemem ama o kaz kafalı Sibel'in, Yılmaz'dan tokatı yedikten sonraki tepkileri anlamsız olmuş. Sibel, şiddet görmüş bir kız değil. Geçmişinde bu tür örselenmeler olsaydı, bilirdik. Tokata aşina halini yadırgadım. Çok daha büyük bir travma geçirmeli, dili tutulmalıydı. Maşallah papuç! Yahu kızım, adam almış seni ücraya götürmüş. Hani uyarına gelse otobana döneceksin. Canını kurtarmışın hâlâ Yiğit'e atar peşindesin. Bu doğru bir ruh hali olamaz. Sen ne durumda olduğunun farkında değilsin, Yiğit yetişmese neler olacağının da.. Olsan, gerçekten nutkun tutulur, saksıya bağlar, adım atacak halin kalmazdı.
Laf yerine gelmişken, 0-16 yaş arasını annesinden ölümcül dayaklar yiyerek geçirmiş buna karşılık babasından fiske yememiş bir genç kızdım. Babamdan yediğim ilk, tek ve o lanet tokatı hatırladığımda bu gün bile nutkum tutuluyor. Nerede kaldı ki dış kapının mandalı olsa da, cazibenle aklını almaya niyetlendiğim bir adamdan cinsel taciz göreceğim üstüne de Allah Yarattı demeyen bir tokat yiyeceğim. Peh! İnsan 15 gün yataktan çıkamaz ayol... Haklısın, şiddete herkesin verdiği tepki farklıdır, bu kız da böyle, yersen diyeceksin de... Olmuyor. Doğrusunu istersen, Sibel olmadı be Usta.. Neden bilmiyorum ama, olmadı.. Acaba kariyerine bir kasaba pavyonunda cansız manken olarak mı devam etse?
O bakışların beni yaktı Kübra,yaktı..Kübra, çatal dilimden tek bir cümle ile kurtulacağını sanıyorsa yanılır. Ona çok laflar hazırladım ama önce bütün laflarım Derya'ya! Derya, Kübra'nın içine düştüğü açmazın sorumlusudur. O kız hatasını anlayıp, özür dilemedikçe ağzıyla kuş tutsa umurum değil. Emir'in dediği gibi "bunlar çok ağır ilaçlar.." ve Kübra'nın eline o ilaçları ilk kez Derya tutuşturdu. Onu affetmem mümkün değil. Kübra'ya gelince.. Burcu Biricik oyun gücünün farkında ve kelimeleri ince ince işleyerek oynuyor. Bu yaşta, bu kadar az tecrübe ile, kağıda yazılanları bunca iyi anlamak, hazmetmek ve seyirciye aktarmak başlı başına ona verilmiş bir hediye.. İzlemesi de bize hediye elbette.. Dün gece isyanına, çöküşüne, yardım çağrısına, Yiğit'i algılayışına ve sarmalayışına baktıkça gözlerim doldu. Ancak Kübra çabuk iyileşsin çünkü o kadar geriliyorum ki bu sahneleri izleyemiyorum.
Merhamet'i o kademsiz Moskof Recep yüzünden izlemediğimi cümle alem biliyor. Bazı karakterlere karşı hassasım ve nadir yetenekte bazı oyuncular performanslarıyla karakteri büyütüp, şahaneleştirdikçe uzaklaşıyorum. İnanıyorum ve bu kadar inanmak canımı yakıyor. Benim de arızam bu. Neyleyim? "Karakteri yaratmak önce o bakışı bulmaktır." der bir Usta'm. Oyuncu eleştirirken kullanılan, "boş bakıyor" tanımı da işte tam bu cümlenin halk arasına yayılmış halidir. Şeref Meselesi'ni izlerken katekterlere can veren oyunculara dikkat edin. Sizi etkileyenler hep doğru bakışı bulmuş olanlardır. Kübra için Burcu Biricik de doğru bakışı bulmuş. Kimi gözlemiş, nasıl bulmuş bilmiyorum ama 12'den vurmuş. Gönlüne bereket.
Yiğit işkencede! (TEMSİLİ) Emir'in yoluna, Derya'nın Nihat üzerinden gerginleşen libidosunun tezahürlerine ve Truva Atı sendromlarına, kabak gibi fotoğraf çektiği için Yiğit'in başını yakan sözde çete çökertecek o BECERİKSİZ OLUŞUM'a elbette değinmeyeceğim. Hayır, sen karşıma DEV Mayfa'yı çökertecek yürek yemiş bir organizasyon çıkarıyorsun da neden ilk dakikada adamları çöp ediyorsun? Buldur Nihat'ın adamına arabaya konulan takip aletini? Aynı şey? Yine toplantı iptal edilir. Yine ABİ PAS geçer. Yine işkence.. Haa.. Mesele Emir'in oluşuma diklenmesi mi? E, aletin sinyali susunca onu da anlarlar? Yazık değil mi? Ben şimdi iki kare fotoğraf çekemeyen Oluşuma nasıl güveneceğim, ciddiiye alacağım? Ayol bu haliyle tatlişko oluşumun üyelerini Tarlabaşı Caddesi'nin bir ucunda bırak, diğer ucuna sağ çıkamazlar. Peh!
Bölümde beni kalbimden çarpan tek şey Yiğit ve Sibel arabada giderlerken Emir arayıp, Kübra'nın durumunu anlattığında arabanın camına yansıyarak Yiğit'in üzerine düşen kan damlası efekti veren ışıklardı. Bu yazının da kapak fotoğrafı.. Mükemmel bir hissiyat yarattı izlerken. Yiğit'in aldığı haberle girdiği ruh halini destekledi. Sibel'in gerilimini büyüttü. Bütün bölümü kenara koyup, saatlerce o sahneyi konuşabilirim. Dünya kurmak diye bir gerçek var ise basit bir efekt ile o dünyayı kuran ve izleyenin (en azından benim) ufkunu açan Altan Dönmez'e ve Orkun Çatak'a teşekkür ederim. Açıkçası bu tür öznel işaretleri seviyorum. Sahneyi geçip zihnime akan o hüzmelerinin reji ekibince farklı bir anlamı olabilir. Mühim olan sahneyi izleyince bende yarattığı hisler değil mi? Öyle, öyle.. O yüzden bir kez daha teşekkür ediyorum. Bebeğin gazını bile kolsuz atletle çıkaran Yiğit'in işkence sahneleri için çok başka hayallerim de vardı ancak şimdilik nasip olmadı. Kısmet!
Bölüme emeği geçen herkesin gönlüne bereket.. Haftaya listede eski yerini kazanması dileğiyle..
Böyle işte..
R.