İstanbullu Gelin’in 62.bölümü üçüncü sezonun açık ara en
güzel bölümüydü. Özlediğimiz ne varsa hepsi geri dönmüş gibiydi, aşırı
üzülmeyle çok mutlu olmanın o şahane karmasıydı. Bölümün hepsini çok sevdim ama
açılışı haftalardır tek kelimem kalmayacak kadar övmek istediğim Fırat Tanış’ın
Adem’iyle yapmak isterim.
Adem’in konağı Esma Sultan’a geri vermeye karar vermesi ve o
sırada yaptığı konuşma tüylerimi diken diken etti, gözlerimi doldurdu hatta
bildiğin ağlattı. Adem’in kurduğu ‘Kaleyi aldım ama savaşı kaybettik’ cümlesi
insanın içinde o kadar çok yere gidebilen bir cümle ki, sırf onun üzerine bir
bölüm olsa otur izle. Sonra kendi çocuğunu doğru yetiştirebilmek için bunu yaptığını
anlatması ne kadar içtendi. Kalpten kalbe konuşmaya o bebeğin kalp atışlarını
dinleyerek başladı. Bir de konağın anahtarlarını masaya bıraktıktan sonra
arkasına bile bakmadan giderken nasıl hafiflemişti, taa buradan gördük o
adımların yere basmadan adeta uçar gibi atıldığını, hayırlı olsun inşallah hem
Boranlara hem Adem’e.
Konak diye tutturmayıp bu eve taşının bence
Gelelim bu sahnenin bir diğer kahramanı Esma Sultan’a.
Kendisi için gidip Adem’den köşkü satın almaya çalışan nişanlısı Garip’le
oturdukları o battaniyenin altında ne kadar da farklı bir Esma tanıyoruz artık.
Ülfet’e gidip barış çubuğu uzatacak ve bunu hiçbir ima, aşağılama, laflar
hazırlama ile değil, dümdüz bir samimiyet ve üzüntüyle yapan Esma var artık
karşımızda. Esma belki de ilk defa aile olmanın, güçlü olmanın, Boran olmanın o
konakla o kadar da alakası olmadığını hissetmeye başladığı an konağı geri aldı
aslında. Sevdiği adam ve ailesi ile her yerde kendilerini var edebileceğini
biliyor ama artık Esma ve dizideki herkes gibi o da bir daha asla eski Esma
olmayacak. Bu halini çok daha fazla sevdiğini söylemeliyim.
'Tüm Türkiye ekranlara kilitlendi' dediklerinde biz
Tabii buradan da hemen Ülfet’e bağlanalım. Yıllardır
taşıdığı ağır yükü önce Sedef’in aniden ortaya çıkması, sonra Süreyya ile
yaptığı konuşma ve tabii sonra da Faruk’un söyledikleri ve Esma’yla karşılıklı
diledikleri özürlerden sonra sırtından atmaya karar verdi. Bebeğinin kalp
atışlarını ilk defa duyan Adem gibi o da belki kendi kalbini ilk defa dinledi
ve kocasının ölümüne sebep olmuş olabileceğini tüm ülke ile paylaştı. Yıllardır
büyütüp bugünkü haline getirdiği La Costume’u ise hayattaki tek ailesi saydığı
Güneş’e devretti. Bakalım bundan sonra Ülfet Hala kayıplara mı karışacak yoksa
arsayı da alarak buzları eritme yolunda dev bir adım attığı Boranlarla
takılmaya mı başlayacak?
Ağlama artık sen de
Bölümün en duygusal ve sevdiğim kısımlarından biri de Fikret
ve Faruk arasında bunca zaman sonra imzalanan barıştı. İlk günden beri başını
soktuğu her bela biraz Faruk kompleksinden olan Fikret ve herkesin her şeyine
aşırı karışmayı ve onların yerine karar vermeyi onları korumak kollamak sanan
Faruk nihayet abi kardeş olduklarını fark ettiler, biri derdini aldı diğerine
gitti, bir ekip oldular ve ilk başarılarını da Ülfet Hala’ya araziyi satarak
elde ettiler bile aslında. Şimdi sıradan Boran Holding’i yeniden kurmak mı var
bakalım? Bu hafta ayrıca ‘Para bende’
dansları ile gönüllerde taht kuran Boran kardeşler dilerim bundan sonra hiç
ayrılmasın.
Çok şahane, izlemeye doyamadığımız bir bölümdü. Devamının da
böyle gelmesi umuduyla iyi seyirler dilerim.