'Sevmesen ölürdün ama sevdin gene öldün'
İtiraf etmem isterim ki geçtiğimiz hafta defalarca Prens Harry ve Meghan Markle’ın düğününden sahneler seyrettim. Harry’nin duvağı açtığında yüzüne yerleşen o gülümseme, Meghan’ın su damlası ötesi sadeliği, yıllar önce tahmin bile edilemeyecek bir sürü etkenin o düğünde bir araya gelmesi, ancak birbirini seven insanların yüzünde görebileceğimiz o ışık derken bakmaya doyamadım ikisine de. Bu mutlu düğünden sonra merakla beklediğim bir diğer düğün ise Osman ve Burcu’nun düğünüydü tabii.

Burcu’yu hiçbir zaman sevmedim, Osman’la olmak istemesinin temel nedenlerinden hoşlanmadım ama son zamanlarda Osman da sütten çıkmış ak kaşık değildi, resmen istemeye istemeye gidiyordu düğüne. Bu isteksizliği Burcu çoktan fark etmiş ve ayrılmaya çalışmıştı ama gitti bir de kızı tekrar ikna etti, ne gerek vardı? Sonra davetiyeler basılırken, ev düzenlenirken, Burcu küçük bir Siren gibi davranırken Osman hep daraldı ama bir türlü cesaret de edemedi bu işi bitirmeye. Üstüne bir de düğüne saatler kala ortadan kaybolma, evdeki o telaş ve Osman’ı arayanların yüzündeki saklayamadıkları endişe eklenince Burcu’dan gizlemek mümkün olmadı bu durumu. Burcu da hayatının en cesur ve en doğru kararını vererek çat diye verdi cevabını nikâh masasında. Burcu’yu sevmiyorum diye onun Osman’ın saçmalamalarını çekmesi gerektiğini düşünecek de değilim, hiç kimse kendisiyle evlenmek için panik ataklar geçiren ve korulara saklanan biriyle evlenecek kadar değersiz değil ve hatta hiçbir gelin robot değildir. Bundan sonra tekrar bir barışma süreci yaşamazlar umarım ve ikisine de ayrı ayrı mutluluklar dilerim.


Yürü be Siren 

Biraz da düğün dedikodusu yapmak isterim tabii. Konağın süslenmesine bayıldım bir kere, çok romantikti her şey. Konukların aklında kalacak olan bu değil ama maalesef. Daha gelinin hayır dediği ana gelmeden önce gelinin annesinin elinde mikrofonla şarkı söylemeye başlamasıyla ilk şoklarını yaşadı muhtemelen konuklar. Esma Boran gibi bir kadının dünürünün bu şekil bir insan olması en az altı aylık dedikodu vermiştir cemiyete. Ben şahsen gayet beğendim Siren’i, hem sesi güzel hem kendisi. Derneğin yardım balolarında da sahneye çıksın isterim bundan sonra.


Pek çabuk barışmadınız mı?

Bebişim Süreyya’ya laf etmem genelde ama düğündeki kıyafetini pek de beğenmediğimi söylemek isterim ve buradan da konuyu esas meseleye getirmek niyetindeyim. Faruk’un tek gecelik ilişkisi bize tam olarak ne anlattı? Süreyya gitti kadınla kavga etti, geldi Faruk’la kavga etti, ondan sonra walkman’de dinlediği bir çift güzel cümleye gitti Faruk’la barıştı mı, bunu mu anlamalıyız? Hadi bir şekilde affetmek zorunda hissetti kendini diyelim, düğün izleyip yan yana kıkırdayacak kadar çabuk mu unuttu her şeyi, bu konu burada kapandı mı? O zaman neden açıldı? Gözde şimdi ne yapacak? Bir de o anlaşma imzalama kısmı aşırı saçma değil miydi? Koskoca holdingde öyle bir anlaşma imzalama şekli nerede görülmüş? Ortaklardan biri imza attı ve hoop geri dönüşü olmayan bir anlaşma tamamlanmış mı oldu? Araya başka bir kadın girmeden de Boran Jet’e kumpas kurulamaz mıydı? Hep bunlar kafamda deli sorular. 


Bırakmayın birbirinizi 

Bölümde en sevdiğim sahne Esma Hanım’ın çocukların eski kıyafet ve oyuncaklarının olduğu sihirli sandığı açmasıydı. Esma’nın zamanlaması tesadüf değildi elbette, Süreyya’nın yaşadıklarını görüp Faruk’la aralarının düzelmesini hızlandırmak, ailenin önemine dair subliminalleri arka arkaya vermekti amacı. Süreyya’ya gerçekten bir anne gibi yaklaşsaydı az biraz Faruk’a da kızması gerekmiyor muydu peki? Ya da Süreyya’nın gidişinde kendi payını da görüp bir nebze de olsa mahcup olması gerekmez miydi? Hiçbiri olmadan hooop iki eski yelek, bir oyuncak tren değiştirdi akışı, insan boşuna Esma olmuyor demek. Yine de Faruk, Fikret ve Osman’ın bir an için de her şeyi unutup çocukluklarına dönmeleri güzeldi, kardeş olmanın başka hiçbir şeyle telafi edilemeyen o gücünü hatırladılar. Unutmadan bir çift lafım da Esma’nın İpek’e yaptığı konuşmaya. Tamam Esma çok güzel söylüyorsun da İpek’i yana yakıla köşke getiren de biz değiliz, Fikret de değil, bizzat sensin. Biraz yüzleşsen mi acaba artık kendinle?

Oldukça hareketli görünmesine rağmen aslında bir nebze de durgun bir bölümdü 51.bölüm. Bakalım sezon finaline bu kadar az zaman kala bizleri neler bekliyor? İyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER