Öyküsel çabalamalar
Son derece pozitif bir ruh hali ile oturdum bu hafta ekranın karşısına. Bu bölümün ilk fragmanı, olan bitenlerden sonra tam da beklediğim şekilde olunca bir keyif geldi ki sormayın. Ayaz’ın Öykü’ye verdiği onca destekten, esirgemediği sevgisinden ve onlarca sürprizinden sonra, önlerine çıkan her engelde Öykü’nün Ayaz’a ani çıkışlarını sevmediğimi sanırım artık biliyorsunuz. Bir süre oğlan tarafı olmaya karar verdim. Bu nedenle, Öykü’nün Ayaz’ı kaybetmemek için çabalaması tam da beklediğim şeydi. Öncelikle emeği geçenlere teşekkür ederek, uzun zamandır izlediğim en güzel Kiraz Mevsimi bölümlerinden biriydi diyebilirim. Neden mi?

İşte size iki sebep:



Birincisi; bölümü yüzümde sürekli bir gülümseme ile izledim. Öykü Ayaz’ın peşinden kendini affettirmek için koşarken, üstüne bir de kıskançlık krizi eklendi.  Tüm bunlar Öykü’nün sakarlığı, şaşkınlığı ve panik hali ile birleşince, romantik komedinin "komedi" kısmı cepteydi bence. Gönül ister ki her hafta böyle gülelim.



İkincisi; Öykü Ayaz’a sarhoşken yaptığı aşk itirafından sonra ilk defa sevgi dolu gözlerle baktı. Uzun zamandır ilk defa yapmacık gelmeyen bir aşk sahnesi izledim. İtiraf etmeliyim ki, fragmanda kürenin içinde ÖyAz dansını gördüğümde “eyvah!” dedim. Bana fazla hitap etmediğinden bu tip masalsı sahneleri çok sevmiyorum, ama kırılan ayakkabı topuğunu telafi etmek için eline bir çift ayakkabı ve bir de kırmızı yastık alıp ortaya çıkan "asrın romantiği" Ayaz, sahneyi tamamladı. Bir de kararan kameraya kızan Kirazcanlar’a iki çift lafım var; dans esnasında Ayaz’ın Öykü’yü boynundan öpmesi > aydınlıkta çekilen sıradan bir öpüşme ;-)  Haa, siz taleplerinizden vaz geçmeyin, o ayrı.    
 


Şeyma “dark side”da düşe kalka ilerlerken, Önem aksakallı dede misali çıktı geldi ve belki de sözleri ile aslında kendi sonunu hazırladı. Malum, Öykü 1500 fırın ekmek de yese, Önem ile baş edebilecek güce erişmesi zor. Şeyma’dansa belli belirsiz iyilik sinyalleri geliyor ara sıra. Misal, karşılık beklemeden yüzüğünü satması. Düzenli olarak Önem tarafından aşağılanmak, onu bir süre sonra Öykü’nün tarafına çekebilir. Önem ile baş edebilecek tek kişi de, an itibariyle sadece Şeyma.



Şimdi bir dakikalığına olumsuz olacağım: Bu fotoğrafı bana açıklayabilir misiniz? Hayır, sadece bölümde görsem, uyuya kaldım ve rüya gördüm herhalde derdim. Fragmanda gördüğümde, “allah allah, vardır bir açıklaması” dedim ama yok, baya baya el ele tutuştular. Şeyma’nın Emre’yi kullanarak intikam almasını bekliyordum, ama bu ancak Emre’yi zil zurna sarhoş ederse olabilir diye düşünmüştüm. Emre ise, Burcu’dan intikam almak için Şeyma’yı kullanacak bir karakter olmadı hiç. Peki neden o zaman Emre, nedennn?
Sonuç olarak, Burcu ve Şeyma savaşında bir cephe daha açıldı, ama bu cephede daha savaş başlamadan Emre’yi kaybettik!
 


Öykü ve Mete gerçekten evli mi, yoksa nikah sahtemiydi diye soran vardıysa hala, bu hafta mahkemenin kapısında net cevabını almıştır sanırım. Daha en başından Öykü’ye meyilli olan Mete (bakınız, ilk ÖyAz öpüşmesine kilitlenen, Şeyma’ya aldığı kolyeyi Öykü’nün boynunda hayal eden) Şeyma’nın baş döndürücü etkisinden çıktıktan sonra eski duygularına jet hızıyla geri döndü.

Şimdi aslında, Mete’nin hakime vereceği cevaptan daha önemli olan bir soruyla karşı karşıyayız. Bu adam tüm bu duygularına rağmen, üstelik bir de kapı gibi hükümet nikahı kıymışken ve de elinde Öykü’nün ergen duyguları ile yazdığı mektup varken, sevdiğinden vaz geçer mi? Ya da, vaz geçerse neden vaz geçer? Önem ve Bülent eğer bu kararda rol oynadıysa, o kararın bedeli neydi? Ve o bedeli kimler ödeyecek?

Bu sorulara verecek cevabı olanlar, nereye yazacağınızı biliyorsunuz. Yoruma düşüncelerinizi bekliyorum. Siz ne yazacağınızı düşüne durun, ben size bu haftanın EN’lerini takdim edeyim:

 
EN romantik sahne: Yine Ayaz’dan. Kırmızı yastıkla sevdiğine ayakkabı sunması



EN çok güldüğüm sahne: Öykü’nün bowling topuyla sınavı



EN hoşuma giden detay: Öykü'nün klişe sahneye “klişe” bunlar demesi



EN tarz: Yine ve kesinlikle Cem



EN “atılamayan” tokat: Burcu’nun Şeyma’ya attığı tokat, doğrusu o hırsla daha sağlam bir tokat beklerdim



EN “devreleri yakan” sahne: Emre Şeyma el ele !

 
 




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER