Her ev yuva değildir
İstanbullu Gelin 39.bölüm yorumuna 40.bölümden bir sahne ile başlamak istemezdim ama bölüm sonunda bu konuşmayı izlemişken başka bir şeyden bahsetmek de içimden gelmedi zira dizide uzun zamandır izlediğim en acıklı konuşmaydı.

Garip ve Esma arasında geçen sahnede üzüldüğüm şey Esma’nın ailesi için aşkından, hem de yıllarca ayrı kaldığı ve aslında Süreyya’nın deyişiyle bir hediye gibi hayatına tekrar giren aşkından vazgeçmesi değildi elbette. Üzüldüğüm, Esma’nın ‘ailem’ deyip durduğu şeyde kastettiğinin aile olmakla yakından uzaktan alakası olmadığını görememesi ve böyle böyle bu yaşa kadar geldiği yetmezmiş gibi, kendi çocukları başta olmak üzere bir sürü insanın da canını yakması. ‘Kazan kaldırdılar’ dedi çocuklarından bahsederken. Bir insanın çocuklarından bahsetmek için seçeceği en ağır deyimlerden biri olsa gerek bu zira onları çocukları değil de her dediğine itaat etmek zorunda olan askerleri gibi gördüğünü bundan daha net anlatamazdı. Garip’le ilişkisi, Süreyya ile aralarının düzelmesi derken az biraz sever gibi olduğum Esma’nın gerçek yüzünü bir kere daha hatırladık neyse ki yol yakınken. Aile olmanın bu bahsettiğiniz şeyle uzaktan yakından alakası yok Esma Sultan, belki de o ‘kazan kaldırmanın’ arkasındaki tek gerçek sebep budur.


Yerini Esma unutsa sen unutma Nurgül

Gelelim Esma’nın kim olduğunu aklımıza çıkmayacak şekilde kazıyan bir diğer mevzuya, üstelik bu sefer sadece bizim değil, kendisine aşırı bir sadakatle bağlı Nurgül’ün de aklına çıkmamak üzere girdi. ‘Sen benim için yerini biliyorsun artık herhalde’ dediği Nurgül’ün ‘Bildiğimi sanıyordum Esma Hanım’ cümlesi nasıl on kaplan gücünde bir cümleydi öyle. Bade ile Murat evliliğine karşı çıkan Esma Hanım’ın derdinin Bade’yi korumak olduğuna inanacak kadar naif bir Nurgül’ü son kez gördük sanırım, artık daha net bir insan izleyeceğimizi umuyorum. Aralarında bir gönül bağı olmasını anlıyorum elbette ama Nurgül’ün kırmızı çizgisi de Bade’ymiş işte.


Ya neyse ben bir şey demiyorum

Bu kadar Bade demişken, dizi tarihinin en manasız çifti Bade ve Murat’ın evliliğinden bahsetmeden geçecek değilim elbette. Annesine isyan edecek diye kızın hayatını karartmaya kararlı Murat ve kendini aşık sanıp hayatından çoktan vazgeçmiş bir Bade’nin ‘Biz evlendik’ diye çıkagelmesi, hayatta en son istediğim şey olmasına rağmen Esma Sultan saflarına kattı beni. Derdim evin çalışanı ve zengin ev halkı arasındaki ilişki filan değil elbette, derdim Murat’la değil evlenmek, gidip çarşıda gezmenin bile manasız bir hareket olacağının farkında olmak. En son Asmalı Konak’ta Seymen’i taklit ettiğinin farkında bile olmadan koluna bir kız takıp gelen Seyhan Ağa’ya ‘Ben senin Bahar’ın olamam Seyhan’ demişti Lale, nasıl güzel bir tarifti o. Burada da Faruk’la Süreyya misali evlenip geldi Murat’la Bade de; kızım Bade sana iki çift lafım var. Daha geçen sene bu hıyar yüzünden tanımadığın bir adamla evlendiriyorlardı seni az daha da, Süreyya kendini paraladı kurtul diye hatırlarsan. Şimdi sen hayırdır? Murat’a zaten diyecek bir şeyim yok, en net ve klişe tabirle büyüsün de gelsin.


Anneni bile korkuttun 

Hazır sinirlenmişken İpek’ten de bahsedeyim. Kendi annesini bile (ki o da alemin en çirkef insanlarından biri olmanın yanı sıra evladının göbeğini Boran konağının bahçesine gömecek kadar şuur yoksunudur) şaşırtan bir planla tüm aileyi topladı, Fikret’in Esra ile olan fotoğraflarını ortaya saçtı, şovunu yaptı. Normal şartlarda anne babasını çağırması ve onu o evden çıkartmalarını istemesinde yadırganacak bir durum olmazdı elbette ama valizi bile hazır bekleyip ‘Bir tane de karnımda var’ diyeceğim gibi bir plan yapması, gecenin bir vakti bebeği uykusundan uyandırıp o hışımla çıkartması, kendi öfkesi için evladı dâhil kim varsa kullanması gibi saymakla bitmeyecek kadar çok sebepten sinirliyim ona. Nihayet Kıymet de ‘Aman Allah'ım bir canavar yarattım’ bakışıyla baktı zaten, buyurun kutlayın Nimet Hanım, zafer sizin. Elbette zaferin bir diğer sahibi de Faruk’a aşık olduğunu bildiği İpek’i sırf Süreyya’ya inat eve getirmek için ‘alan’ Esma Hanım. Oyuncak sandığınız çocuklarınızı toplayın madem şimdi yerden.

Ailenin her taraftan teker teker döküldüğü ve mutsuzluğun elli tonunu izlediğimiz bir bölümdü ağırlıkla. Yine de belirtmek isterim ki bunca kargaşa arasında birbirlerine sevgiyle gülümseyen ve bebeklerinin üzülmesine izin vermeyen Faruk ve Süreyya içimi ısıttı bolca. Bakalım önümüzdeki hafta neler olacak? İyi seyirler. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER