Gayet güzel bir bölüm oldu,
bol aksiyon tadında. Bölümler daha hızlı, daha hareketli geçecektir bundan
sonra. Mahir Seyit'i vurdu ve Seyit öldü sonunda. Kardeşine yeminini tutan
Mahir sırada emri veren kişiyi bulma derdinde. Yeni kararlar da aldı; sadece kendi
için değil, kapısına giden herkes için adalet arayacak bundan sonra. Herkes
için adalet ararken başına neler geleceğini kestirmek hiç zor değil sanırım!
Bölüm bitti ben hala Mahir'i, vicdanını ve aşklarını bekleyen yeni imtihanları
düşünüyorum. Demek ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Sezon
başından beri adım adım Mahir'in değişimini izliyoruz, tabii ki aklımızın bir
köşesinde hep mahkeme sahnesiyle beraber. Bugün gördüğüm Mahir sezon finalinde
gördüğüm o adama çok benziyor gibiydi, belki birkaç seviye altı gibi. Yakacak,
yıkacak, vuracak ve korkarım ki mecbur olursa gene aynı yanlışa düşecek.
Ellerinde birinin kanı, yüreğinde bu durumun ağırlığı ve kendine dönen namlular
sanki bir anda kimyasını değiştirdi Mahir'in. Ben bugün ısrarla o malum kelimeyi
Mahir'in adının yanında kullanmayacağım çünkü hiç yakışmıyor. Benim bunu
kabullenmem biraz uzun sürebilir. Kusuruma bakmayın artık.
Pijama giymiş. Ama Feride olsa o yatak örtüsünü kaldırması gerekirdi. Çünkü kadın olmak böyle şeyleri düşünmeyi gerektirir.
İkisi de birbirinin yerini ayırmış.
Herkes
fark etti müthiş değişimi. Bakışı, duruşu ve hatta sesi değişti bir anda. Biz
böyle bir Mahir'i sevebilir miyiz? Hayır, biz her türlü severiz de en güzeli
şöyle sorayım; Feride bu Mahir'i sever mi? Sever, deli gibi seviyor ama nasıl
sever. Yakından mı uzaktan mı sever, işte bunu görmek istiyorum.
Balzac'ın
bir sözü geldi aklıma bölümü izlerken. "Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır,
biz onu öldürmedikçe." Mahir'in vicdanı henüz ölmedi ama kocaman bir delik
açıldı tam orada. Yara aldı diyemiyorum bakın, yaralar tedavi edilir çünkü.
Delikler ise yamanır. Eskisi gibi sağlam olmaz orası ayrı. Peki, bunun bir
telafisi olur mu? Olsa şahsen benim gibi sevinecek çok insan mevcut eminim.
Hikâyenin
çıkış noktası adalet olunca insan adaleti sorguluyor sürekli. Bu olanlar adil
oldu mu sizce de? Bence hiç olmadı. Taş da yumurtanın üstüne düşse, yumurta da
taşın üstüne düşse olan yine yumurtaya olur! Bugün ki olayımız tam da bu
aslında. En zararlı Mahir her türlü. Adalet yolunda hiçbir zaman şanslı olmadı
Mahir. Mahir'e bundan sonra ne olacak bilmek imkânsız değil. Zor bir süreç
başlıyor bizler için. Hazır mıyız?
Ve olması gereken bu işte!
Birini
öldürmenin ağırlığı ve bunu sevdiğine diyememenin sıkıntısı ile kaçmaya çalıştı
sevdiğinden Mahir. Unuttuğu bir şey var; nereye gidersen git Mahir Kara,
kalbinden kaçamazsın. Gene Yasin'in aklına uydu Mahir. Hadi hayırlısı. Yasin ne
zaman bir akıl verse mutlaka bir vukuat çıkıyor. Yani gene Mahir'e değil
Yasin'e kızacağız bu durumda!
Mahir
niye Feride'ye yalan söylüyor diye düşündüm durdum. Bu yükle ne kadar kaçar
insan sevdiğinden. Suç işleyen bir
Mahir neden doğruları anlatamıyor. Hâlbuki o an anlatsa belki hem vicdanı rahat
edecek hem de bu yalan yüzünden sevdiğinden kaçmak zorunda kalmayacak. Karşında
Feride gibi zeki bir insan olduğunu unutmaması gerekir aslında. Tamam, bu ara
işini çok yapamasa bile Mahir'in hal ve davranışlarından çıkarım yapacak biri.
Sorulması gereken soruyu sevdiğine kondurup soramıyor. "Senin silahın var
mı Mahir?" nasıl masumane bir soru sormak bu. Dudaklarını ısırıp böyle bir
soruya yanıt verememek! Kısacık ama o kadar güzel bir sahneydi evdeki anlar.
"Bu gece sadece sarıl" varlığını bileyim yeter der gibi elini tutup
acısını yaşamak! Dizinin benim için en güzel noktası bu aşk hep söylüyorum.
Onlar bizlerin nefes alma alanı. Orası hep özel olacak.
Mahir'i de delirttiler sonunda. El bombasını nereden buldun oğlum?
Mahir'in
birini vurması bütün dengeleri değiştirdi aslında. O andan itibaren artık eski
Mahir gitti ve yerine yeni Mahir geldi. Sinirli, belki biraz daha kaba ve aksi
Mahir. Belgin bu yeni halinden en iyi şekilde hakkını aldı. Mahir'in
kabadayılara restine bayıldığımı demeden geçemeyeceğim. Silah çekene
elinde bomba ile karşılık veren ve benim kaybedecek bir şeyim yok şimdi onlar
düşünsün tarzında bir Mahir Kara yaklaşımı. Güçlü bir Mahir olmak için bütün
kartlarını oynuyor artık. Bunu "bana dokunursanız ben de size dokunurum
diyerek" hafiften ayarı vererek de yaptı aslında. Tabii ölüm fermanı
anında çıktı. Mahir bu öyle kolay gitmek yok!
Ya
peki son sahne; Mahir'in yüzündeki gülümseme sebep olan sahne her şeye değerdi.
Sanki yüzü aydınlandı Nazif Baba'yı görünce. Demek ki Dalyan Rıza haklıymış;
"Mahir'in muhtaçlığı sana, senin nazarına, hatta azarına" demekle.
Yalnız değilim bu savaşta, babam var arkamda der gibi bir bakış attı ki
şahaneydi o gülümseme. Sahi unutmadan Mahir'i almaya yanlış saymadıysam 15 kişi
birden gitti ama sonuç zaten belliydi. O sahnelerde annem ve babamla deli gibi
güldük. Bu bölüm içinde kahkaha atacaksın deseler mümkün değil inanmazdım.
Gözlükleri takmadığına göre ezberden okuyor belli ki Nazif Baba.
Bölüm
başında kendi evlerinde Mahir'in vicdanıyla hesaplaşır gibi babası ile
hesaplaşması beni bitirdi. Günah çıkarıyor gibiydi Mahir bir nevi. Buraya bir
parantez açalım; bu sahneye ne kadar övgü yazsam eksik kalır. Baba oğul
karşılıklı sahnelerini izlemeyi çok özlemişim. Kendini aklamaya çalıştı aslında
babasının gözünde. Bunu da Nazif Baba'dan başkasına yapamazdı. Mahir'i en iyi
bilen kişi Nazif Baba. Bu konuşma iyi şeylere vesile oldu ve artık Mahir yalnız
değil. Nazif Baba'nın oğlu için duaları, Mahir'in kendi için duaları şahane bir
detaydı benim için. Mahir'in kendi ile baş başa kalınca pişman olduğunu görmek
çok güzel oldu. İkinci defa Mahir'i yaptığının ve yapacaklarının ağırlığından
tövbe edip, dua ederken gördük. Hala bu düzenin Mahir'den alamadığı güzel
şeyler var.
Bu araba duruyor mu yahu hâlâ?
Geçen
hafta Mahir için; denizde kum Mahir'de de düşman bitmez demiştim. Listeden
sildiğimiz bir ismi yeniden kocaman harflerle yazıyoruz. Turgut Akın. Hoş
geldin Turgut Savcı, seni çok severim herkes gibi ama sahiden niye geldin?
Hafta içi patlayan Turgut bombası ile derin bir sessizlik içindeydim. Turgut'un
gelişine sevinen insanlara saygı duyuyorum ama başka bir dizide böyle bir
"dirilme" hadisesi olsa pis gülerdim! Dizi klişeleri içinde en
mantıksız gelen, ölen kişinin yeniden diziye dâhil edilmesi benim için. Asıl
merak ettiğim Turgut'un kimin ipini çekmek için geri geldiği. Bir de şunu deli
merak ettim; bu kadar zaman kim yardım etti acaba Turgut'a. Konu nasıl
bağlanacak çok merak ediyorum doğrusu. Mehmet Saim ve Necdet için geldiyse de
hoş geldi, sefa geldi yeniden. Sahi fragmanda gösterilen Turgut'un Feride'nin
resmine bakarken yürümeye çalıştığı sahneyi bölüm içinde göremedik. Tanıtımdı
galiba neyse bunu da görmemiş gibi yapıyorum.
Evin önünde nöbetçi camcı var zahir.
Belgin'in
Murat'ı tek kalemde ve hiç düşünmeden silmiş olması en acayip işlerden biriydi
galiba bugün. Buradan korkmalı ve kendimize pay çıkarmalı mıyız bilemedim.
Mahir'e giden yolda her şey mübah mı yani Belgin için. "Mahir seni
sevmeyecek" diye bağırdıkça Murat, Belgin zavallı kadının saçlarını yoldu
neredeyse. Gerçekleri duymak bazen böyledir, ilk başkasının canını yakmak ister
insan. Bülent'in değişimini kaç haftadır izleyip duruyoruz. Hala kendisini
fazlasıyla samimiyetsiz bulduğum doğru. Samimi ve işe yarar bir hale gelecekse
söz susacağım bundan sonra. Mahir'e kurulan tuzağın Orhan'ın marifeti ile
atlatıldığını düşünüyoruz hepimiz. İnşallah bu iyi bir adım olur kardeşler
için. Bu kadar olay oldu gözüme ne takıldı biliyor musunuz? Evin kırık camı.
Evet, cam ne ara yapıldı bilmek istiyorum bunu.
Belgin
ilk defa doğru bir şey söyledi bugün; adam öldüren insanın bakışı değişir!
Mahir de değişti. Şaşırtacak derecede oldu bu hatta. Peki, Feride gerçekleri
öğrenirse nasıl tepki verir? İlknur Feride'ye anlatır mı olanı biteni? Kafamda
deli sorular ve büyük bir merakla yeni bölümü bekliyorum sizin gibi. Ne ararsak
arayalım bu adalet bile olsa, umarım vicdanlarımıza zarar gelmeden yol alırız.