Hoş geldin Zeyno!
Geçmişe, o yağmurlu geceye uzandığımız sahneyi heyecanla izlemeye başladım. Sevdiği kadına sarılmışken ellerini yıkamaya çalışan adamın heyecanını da sevdim. Ta ki eli plağa uzanana kadar… Dizi için hazırlandığı lanse edilen, 2017’de tanıştığımız şarkının geçmiş günlerde çalan plakta işi ne? O sahnede kullanılabilecek sayısız şarkı varken, neden sahnenin tüm inandırıcılığı yerle bir oldu? Misal Sezen Aksu’nun o sahneye yakışacak birçok şarkısı var, birini seçseydiniz de sahneyi hayranlıkla tamamlasaydım. Sahnenin geri kalan tüm detayları o kadar iyiydi ki, bu bütünlük bozulmasın isterdim.

'Kemal ve Banu nasıl shiplenecek?' enter.

Aşka döneceğim, bir de hayal kırıklıklarına… Hayal kırıklığı denilen şey, sadece aşkla beraber çıkmaz ortaya. Bazen emeklerinin görmezden gelinmesi yıkar hayallerini, bazen de sevdiğin adamın bir başka kadına gülümsemesi. Kemal ve Banu’nun işi zor, açıkçası er ya da geç beraber olacaklarını düşünsem de mesele şu anda sıkıntılı. İşin güzel tarafı ise ikisi de birbirinin neyi, neden yaptığının farkında. Zeki karakterleri seviyorum. Kemal ve Banu’nun içlerinden geçen cümleler aşk yaşamaya başladıkları gün neden onların aşkına saygı duymam gerektiğini gösterdi bana. Tuba’yı sevmiyorum, Tuba’nın Kemal’e yakışmadığını düşünüyorum. Tuba, Kemal’in Banu’ya olan aşkını ortaya çıkarmanın yanı sıra; Kemal, Tuba, Seher, Burak dörtgeninin de bir elemanı olacak kuşkusuz. Hatta belki de Seher’le Kemal’in arasını açacak, kim bilir.

Öte yandan, Tuba’nın Burak’ın peşinden amaçsızca gezmesindense hikayeye katkı sağlayacak olmasını ise sevdim. Zira Seher, Burak, Tuba üçgeninde Tuba etkisiz elemandı fakat dörtgende işler çok değişecek.

Serseri mayın gibi amaçsızca ortada gezen karakterlerin bir noktada ana hikayeye bağlanacağını ön görebiliyordum. Fakat Zafer'in Ayşen için çalışacak olmasına şaşırdım. Ama bu şaşkınlık yerini hemen memnuniyete bıraktı. Çünkü yaşasın kaos!

Şuursuzluk saati.

Zeki karakterlerden de söz etmişken, doğumun zekaya bağlanışına attığım kahkahaları tekrarlayarak Şirin’e bir çift söz etmek istiyorum. Şirin, yalvarırım sakin. Sen neden böylesin acaba ben de merak ediyorum ama bir gün bu tutumun yüzünden terastaki canım sohbetten de uzak kalacaksın bence. Abinle ablanı daha fazla üzme ve azıcık zeka pırıltısı göster; hadi benim canım.

Aynen böyle cınım, aynen.

Tekgöz’ün ölüm kalım meselesi -ki ölse ayrı, ölmese ayrı dert-, Ayşen’in ailenin içine sızarken ticari atılımlar yapması, Zafer’in iş sahibi olması, Melek’in fesatlığı derken bir bölüm daha geçti. Birkaç derdim dışında derli toplu ve keyifli bir bölümdü. Seyircinin en çok dertlendiği şeylerden biri olan Seher’in saçlarına bulunan çözüm de çok hoşuma gitti. Bir diziye emek verenlerin sadece seyirci yönlendirmesiyle yol almasına ne kadar karşıysam, seyirciye zaman zaman kulak vermelerini de o kadar seviyorum.

Gelecek hafta neler neler olacak kim bilir? En çok merak ettiğim ise elbette ki Mustafa’nın Hakan’a vereceği tepki. Zira Hayat Sırları 5. bölümü çok güzel bir finalle noktaladı. Herkesin emeklerine sağlık, reyting listesinde bol şans!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER