Sehercim, neden lüfer sevmiyorsun bi' anlatsana.
Gelelim Seher ve Burak’a… Burak’ın netliğine bayılıyorum! Babasının da dediği gibi iyi yetişmiş biri Burak. Tabii babasının sayesinde. Yalnız bir konuda anlaşalım Burakcım, 27 yıldır aynı evde yaşayan birine hiç ulaşamamak arama yönteminin doğru olmadığını gösterir. Gel, sen “Çok fazla da aramadım.” de bu işe. Zira annen, eliyle koymuş gibi buldu Seher’i. Sen de bulurdun.

Ekin Koç, ne kadar sıradan can veriyor Burak’a. Bu sıradanlığı çok seviyorum. Sanki Burak o. Sanki biz Ekin Koç’un aşkını, kırgınlıklarını izliyoruz. Şimdi Seher’e kızgın olsa da, gerçekler ortaya çıktığında en çok Burak’ın yıkılacağını da tahmin edebiliyorum tabii.

İkisini bir arada izlemeye bayılıyorum <3

Sırlar dolu Hayat Sırları dünyasında bizim bilmediğimiz bir sır kalmadı sanırım. İyi oldu, hoş oldu. Mesela Mustafa’nın sırrını öğrenmemiz, hatta o sırrı kan davası meselesinden önce öğrenmemiz daha hoş oldu. Dizinin orijinalinin konusundan haberdardım, buraya kadar da bu yer değişimi meselesini bilerek izledim ama gidişatın nasıl olacağını da merak ediyordum. Ahmet Mümtaz Taylan’ın kabus gördüğü sahnenin tadı da damağımda kaldı. Çünkü yaşamak. ^^

Bölüm boyunca sadece sırların peşinde koşmadık tabii. Çok güldüm, çok! Pilav sahnesinde gülmekten karnıma ağrılar girdi. Mustafa Kuzgun’un mutfağına girmeyin yahu! Adamın kutsalına dokunmayın. Hele hele pilav yapmayı bilmiyorsanız hiç karışmayın.

Kedilere doğum yaptırmayı da öğrenin bir zahmet! Kemal, Şirin, İnci Kuzgun; hepinize birden kalp!

Orası Kuzgun Usta'nın yeri olsa da düzen, intizam İnci Kuzgun'dan sorulur.

İnci, canım az sakin ama… Tansiyonun falan çıkacak bir de seninle uğraşacağız. Ve hakikaten gencecik adama kan davası yalanı söylenir mi? Ne olacak şimdi, Tekgöz uzanıp kaldı yerde; oldu mu sana bir sır daha? Yalnız çok güzel bir ters köşeydi. 

Şükürler olsun, evde kimse normal değil ama Şirin kesin annesine çekmiş. O coşku başkasından geçmiş olamaz. ‘Mobbing’ çıkışından öperim Şirin! Bayılıyorum hakkını arayan karakterlere, varsın patavatsız olsun.

Cınım ben 40 derecede pişmeyen yemeklerden yemem yalnız, nasıl yapalım?

Hakan’ın Şirin’i üzebilme ihtimali korkutsa da Hakan’ın kalbinde kötülük göremiyorum ben. Abartılı davrandığı noktalar var, şüphesiz; ama içinde babasız -büyüyemeyen- bir çocuk var. Karakter tüm bunların dışında çok itici görünse de meselenin özüne baktığımda hikayenin en haklı karakterlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Onun yerinde kim olsa Mustafa Kuzgun’a nefret beslerdi.

En zevk aldığım kısmı ise sona bıraktım. Ayşen, yapayalnız kalacaksın. Daima. Etrafındaki insanların canını yaktıkça, daha da yalnızlaşacaksın. Kira sözleşmesi ile beyaz bayrak sallıyor gibi görünsen de altından çok daha can sıkıcı bir durum çıkacağı şüphesiz. Fakat sen her tökezlediğinde arkandan bir kahkaha atacağım.

"Baba neden kırmızı kalemle imzalamadın? Oldu mu şimdi bu?"

Sırların birer birer döküldüğü, hikayenin temelinde soru işareti kalmayan bir bölümdü. Herkesin emeklerine sağlık! Güldüm, hüzünlendim, sevdim! Tam da her şey tavına geldi, izleyin. ^^
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER