Kardeşlik rocks!
İlk bölümde dikkatimi en çok çeken isim ise Ecem Erkek oldu, adını dizinin tanıtımıyla birlikte duymuştum. Enerjik, komik, biraz da saf Şirin’e şahane hayat vermiş. Attım fav’a. Hele bölümün sonunda, Burak’la karşılaştıktan sonra Kemal’in yanına koştuğu an izlediğimiz sahne şahaneydi. Hikayenin nefes deliklerinden birinin Şirin ve maceraları olacağı aşikar. 

Ecem Erkek kadar nasıl bir karakter çıkaracağını merak ettiğim bir isim daha var, o da Ahmet Melih Yılmaz. Kendisini ilk defa Hatırla Gönül’le izledim, sonrasında Hayat Şarkısı’na konuk oldu. Most Production’ın kadrolu oyuncusu desek yanlış olmaz sanırım. :) Enerjisini beğeniyorum, varlığına çok sevindim.

Seher, Kemal ve Şirin’in kardeşliklerine, terastaki sohbetlerine, sırlarını sahiplenmelerine, zaman zaman birbirlerine kızmalarına ise ba-yıl-dım! Terasın dekorasyonuna da. Bir bardak çay doldurup, kenara kıvrılasım geldi.

O küfür kavanozu neydi peki öyle? Bir de tarifesi var. Ama 'sıpa' ucuzmuş, Mustafa Bey günde 10-15 sıpa diyerek stres atabilir. Güzel girişti valla. 

Ahmet Mümtaz Taylan ve Devrim Yakut'un uyumu enfesss!

Hayat Sırları, sıcacık bir iş. İnce ince yazılan repliklerinden, gözleri dolduran, kahkaha attıran sahnelerine Mahinur Ergun’un dokunuşları hissediliyor. Anlatılan dünya da sıcacık kurulmuş, hemen içine alıyor. Ama bir şey eksik. Bir ya da birkaç kırılma noktası…

"Tanışalım mı? Ben buhar..."

Mesela; esas çiftimiz karşılaştığında sadece “Beni neden terk ettin?” diye sormasaydı Burak, ortaya büyük bir bomba bırakıp gitseydi. Mesela; tek gözlü adam Mustafa Bey’in etrafında dolanıp duracağına, bir şeyler yapsaydı. Mesela; Kemal’in sırrını biri öğrenseydi. “Dizinin adı Hayat Sırları, ilk bölümden sır mı açıklanır?” diyebilirsiniz ama finale doğru birkaç kırılma noktası daha bekledim doğrusu. Mustafa Bey'in bir sırrı olduğunu zaten bilen bana, tek gözlü adamın varlığı heyecan vermedi. Ama birinin kulağına kar suyu kaçırsaydı tadından yenmezdi. 

Bir de Kuzgun ailesinin sıcacık dünyasından çıkıp da Burak’ın annesiyle tanışmaya gittiğimiz o anı pek sevemedim. Burak’ın her şeyi kendisinin yaptığı haykırdığı çıkışı ne kadar iyiyse, annesinin o anda hikayeye girişi de o kadar itti beni. Belki de Ayşen Hanım’ın negatifliğini yansıtan soğuk dünyayı sevemedim.

Murat Can Oğuz’un rejisiyle ilk kez tanıştım. Sanki haftalardır bu hikayeyi izliyormuşum gibi hissettiren ilk bir saatiyle beni heyecanlandırdı. Gözüne sağlık!

“O kız buhar oldu, sonra ben buhar oldum…” gibi nice güzel replik izlenmeyi, akla kazınmayı bekliyor. Çünkü Mahinur Ergun…

Kemal'i üzme Banu. Gözüm üzerinde!

Sözü çok uzattım, sadede geleyim. Soğuk kış günlerinde sarındığım battaniye nasıl mutlu ettiyse, Hayat Sırları da o kadar mutlu etti bu akşam beni. Hani arada battaniyenin tüyleri rahatsız eder, havasızlık bunaltır ama yine de verdiği sıcaklık önceliklidir ya, ilk bölüm benim için tam bir battaniyeydi. Sonraki bölümlerde battaniyenin üzerine bir nevresim geçirip sadece sıcaklığı hissetmeyi isterim tabii.

Hayat Sırları’nda emeği geçen herkesin emeklerine sağlık! Yolu açık, ekran ömrü uzun olsun… Çok izlensin, çok sevilsin! Uzun haftalar boyunca burada buluşmak dileğiyle… 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER