Bir sen, bir ben, bir de kız kardeş
Belle bir geldi, bütün taşlar yerine oturmaya başladı. Bunca bölümdür neredeydin sen? Devler Savaşı’nın ortasında kitaplarını kurtarmaya çalışan Belle ve annesi zamanında kaçamayınca; devlerden masanın altına girmek suretiyle saklanmak isimli dâhiyane planları da işe yaramayınca Belle’in annesini sonsuzluğa uğurlamış olduk. İşin tuhaf kısmı Belle’in bu anlara dair hiçbir şey hatırlamaması. Bu da onu Arendelle’e doğru bir maceraya sürükledi.


Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz?

Bütün kahramanlarımızın güçlerini birleştirip, sorunu birlikte çözmeye odaklanmaları dizinin en sevdiğim kısımları oluyor, sonuç ne olursa olsun. Çok iyi resim veriyorlar böyle anlarda. Emma’nın gençken Snow Queen ile olan videosunu izlerken; Snow’un her şeyi unutup, Emma’nın kaç yaşında olabileceğine odaklanması beni kalbimden vurdu. Bu anne-kız ilişkisine ufak ufak devam etmek çok önemli. Hele şimdi Emma’nın geçmişiyle ilgili daha fazla şey öğrenmeye başlamışken.
Belle Anna’yı tanıması hakkında hala yalan söyleyedursun, arama ekibinin geri kalanı Snow Queen’in dondurma arabasının buldu. İçinde de Emma’nın çocukluğuna dair birçok belge vardı. Ancak Snow Queen, Storybrooke ekibimizden hep bir adım önde görünüyor. O neyi öğrenmelerini isterse ekibimiz onu öğreniyormuş gibi. Küçük bir de ‘OutlawQueen’ anı yaşadık. Regina Robin’e, Marian’ı iyileştirmek için bir yol bulamayabileceğini söyledi. ‘’Karına yeniden âşık olmanın bir yolunu bulmalısın’’ söyleyen için de duyan için de çok zor bir cümle olsa gerek.


Yoo-hoo!

Anna Arendelle’e döndüğünde büyük bir sürprizle karşılaştı. Teyzesi olduğunu söyleyen Ingrid, yani bildiğimiz Snow Queen, Elsa’ya güçlerini kontrol etmesi için yardım ediyordu. Bir teyzesi olduğuna inanmayan Anna, Grand Pabbie’den gerçekleri öğrenmek için yola koyuldu. Belle de hafızasını yeniden kazanmak için trollerin yanına giderken Anna ile karşılaştı. Hem de olabilecek en güzel yerde. Frozen’da bence Olaf’tan sonra en sevimli karakter olan Oaken’ın şirin dükkânında. Artık arz-talep sorunu yok gibi görünüyor ama saunası konusunda hala çok tutkulu. Bu arada lafı çok geçti ama hala Olaf’ı göremedik. Hikâyenin tamamlanmasına da az bölümümüz kaldı. Endişeli bir bekleyiş içindeyim. Anna’nın tırmanma konusundaki beceriksizliğini de hatırladıktan sonra, Belle, Anna’nın Rumpelstiltskin’den çaldığı kutuyu öğrendi. Bu olaylara paralel olarak Storybrooke’da, Belle sonunda gerçeği söylemeye karar verdi. Snow Queen’in yerini öğrenmek için de hançeri Gold’un üzerinde kullandı. İçimden bir ses ondakinin gerçek hançer olmadığını çok yakın bir zamanda öğrenecek ve hiç iyi şeyler olmayacak diyor. Geçmişte, Belle hafızasını yerine getirecek taşı aldı, Anna da Ingrid’in gerçekten teyzesi olduğunu öğrendi. Hatta iki teyzesi vardı, Ingrid ve Helga. Annesinin adı da Snow Queen masalında çocuklardan birinin adı olan Gerda idi. Öğrendik ki Ingrid ve Helga bir gün birden ortadan kaybolmuş. Grand Pabbie bütün Arendelle halkının hafızasını silmiş. Kraliyet ailesi de onlara dair bütün kayıtları yok etmiş. Elsa’yı uyarmak için yola çıkan Anna ve Belle yolda Ingrid’in tuzağına düşünce, Belle’in bölüm boyu geçmişte yaptığım hata diye bahsettiği olayı gördük. Anna’yı kurtarmak yerine hafıza taşının peşine düşünce hem Anna’yı hem hafıza taşını kaybetti. 


Kardeşi kardeşe kırdıran o ayna

Ingrid’in tek istediğinin onu olduğu gibi kabul edecek bir aile olduğunu öğrenmiştik. Bu bölüm gördük ki bu isteği konusunda pek de sağlıklı düşünemiyor. Yeniden üç kardeş olmaları için bir kişi daha lazım. Bu kişinin Anna olmadığına karar verince bir kehanetin peşine düşmüş. Bu kehanette yazan adın Emma olduğunu öğrendiğimizde bütün bu sırların, hafıza silmelerin nedeni ortaya çıktı. Ingrid kendisine yeni kardeşleri olarak Elsa ve Emma’yı seçmiş. Emeline ulaşmasının önünde kim durursa yok etmeye kararlı. Belle’in keşfettiği aynada var olan büyü, bütün kasabayı birbirine düşürecek güçte. Böylece Ingrid, Elsa ve Emma’yla birlikte kafasındaki kusursuz aileyi kurabilecek.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER