Ateş ve Nazlı cephesi iyice
karıştı. Güler acaba memnun mu bu durumdan? Ateş’e engel olmasa ortalık bu
kadar karışmazdı eminim. Şimdi nasıl çıkacaklarsa işin içinden? Nazlı, Ateş’e
inadından babasına aşık olmadığı birini erkek arkadaşı olarak tanıttı. Erdem, "gelip istesinler" dedi. Orçun fırsattan istifade Nazlı’yı öptü. Ateş bunu gördü.
Şimdi bunlar daha mı iyi oldu Güler Hanım’cığım? Çocukları korumak başka,
hayatlarına bu derece müdahale edip karıştırmak başka…
YavBah… Yavuz biraz hafife alıyor
ama nikah dediğimiz şey bu kadar basit değil… Bunu da bir kadından değil Ali
Haydar’dan duyması iyi oldu. “Üç şeyin
şakası olmaz komutanım. Nikah, boşanma ve küfür… Nikah kıyıyorsanız o ahittir. Nikahın
sahtesi olmaz.” Yavuz da bu işin
şakasının olmadığını öğrenir ya, geç olmaz umarım.
Yavuz nikah şahidinin Nazlı
olduğunu bile bile Ateş’i mi şahit yaptı şimdi? Hem de geçen bölüm destek
olmuyorken. Enteresan… Bahar'ın hazırlanmasını bekleyen Yavuz origamiyi gördü. "Hatırlamadım bir şey" dedi ama buna inanmadık. Agah'ın Yavuz’un babası olduğuna
dair düşüncem gittikçe güçleniyor. Origamiyi Yavuz çocukken babasının yaptığını
ve annesini babasının öldürdüğünü düşünüyorum. En azından ölümüne sebep oldu
galiba.
Nikah kıyıldığına göre doktorumuz
artık Bahar KUTLU KARASU… Evliliklerinin ilk gününden kocası hastanelik oldu
ama devamı güzel olur diye umuyorum. Yavuz kaza yapmadan hemen önce Karabatak’ın
attığı fotoğraflar sayesinde Sancar'la konuşan adamın Bahar'ın babası olduğunu
anladı. Yüzükten bir şey çıkacağı belliydi. Ama benim geçen haftaki tezim
çürümüş oldu sanırım. Yavuz, Bahar'la gerçekten tahini durdurmak için evlenmiş
olabilir. Yine de kesin yanıldım diyemem. Ethem Bey ters köşeleri sever malum.
Çolak intikam için Bahar'ın evine
girdi. Çolak en baştan beri Bahar'ın kimin kızı olduğunu biliyor muymuş? Öpüşmeye
zorlaması filan biraz anlam kazanabilir. Çolak’ın Bahar'a zarar vermesini Agah
engelledi. Yalnız konuşma efsaneydi. “Ortağınım, ortağımsın, ortağız…” Türkçe dersinde
iyelik eklerini mi öğreniyoruz Sevgili Agah?
Keşanlı’nın kulağındaki sorunu
niye bu kadar büyük tutmuşlar acaba? Neredeyse tedavisi mümkün değilmiş gibi.
Bakalım bunu timden nereye kadar gizleyecek? Yoksa şehit olmak için kendini
kurşunların önüne mi atacak? Üniformayı bir daha kaybetmek istememesi
delice bir şeyler yaptıracak Keşanlı’ya galiba…
Aklıma takıldı. Bizim bir
istihbaratçımız vardı. Yasin… Nerelerde sahi o?
Bu haftalık benden bu kadar…
Haftaya görüşmek üzere… Hatam olduysa affola…
Sevgiler… Saygılar…
Not: Bölüm adı malum hoş geldin bebek... Candan Erçetin'den Melek şarkısını şuraya bırakıyorum. :)