Yazıya şiirle başlamayı acayip sevdim, benim gibi bir oduna bile şiir sevdirdi bu dizi. Başlığım yine şiirden: Attila İlhan'ın
.
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
akşamsa eylülse ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
Şiir daha uzun tabii. Seveni varsa okusun şimdi diğer okuyucularımı sıkmayayım ne gerek var. Ama yazdığım kısmı, Kalp Atışı ile bağdaştırdım. Bu şiir bu diziyse, Eylül karakteri Attila İlhan'dır. Şair hiç noktalama işareti kullanmayıp büyük harfle başlamıyorsa Eylül de diğer doktorlardan daha başına buyruk, farklı olanı..
Sevmekten korktuğun için kaçıyorsun Eylül!
Bu replik, bizim haftalardır sorduğumuz "Eylül neden kaçıyor Ali Asaf'tan?" sorumuza verilmiş net bir cevap oldu. Bizzat da Ali Asaf verdi cevabı, bize artık susmak düşer. Geçen hafta evlilik teklifini beğenmediğimi söylemiştim. Ben hariç herrrrkes beğenmiş kendimi kalabalıklar içindeki yalnız gibi hissettim. Şekilci bir insan değilim, tektaş yüzük sevmem ve takmayı da kesinlikle düşünmüyorum bence Eylül de benim gibi düşünüyordur. (Nasıl kendime pay çıkardım hihaha) ama alelacele Esma'dan ödünç alınmış boncuklu bir yüzükle de sevdiğin kadına gidemezsin Ali Asafcığım. Biraz daha ince düşünceler istiyorum lüüüüütfeeeen!
Hayal kurma taaaaaaym!
Hadi Eylül'ün kabul etmesi muhtemel evlilik tekliflerini düşünelim:
1. Teklifi Eylül yapacak. Neden olmasın? Ali Asaf artık iyice bıkmış, sürekli deneyip yenilmek canına tak etmiş veya bir kaza geçirmiş olsun, ölümden dönmüş, Eylül de başında ağlıyor. Ali Asaf yoğun bakımda ama Eylül'ün geldiğini anlayınca bilinci açılıyor. (Yılların yerli dizicisiyiz herhalde klişe olacak!) Hatta size bir şey söyleyeyim mi.. Aynen "Evlensene benimle.." repliği ile bir teklif bile olabilir. İnşallah gelen telefon yüzünden, teklifin detaylarını unutmamışsındır Eylül..
2. Ameliyathanede, Eylül'ün de Ali Asaf'ın da duygusal bağ kurmaya yakın oldukları bir hasta olsun mesela. Ameliyat sırasında bir komplikasyon geçirmiş, çok zorlanmışlar. Hastayı kaybetmek üzereler ve ikisi göz göze gelerek anlaşıp bir hamle yapıyorlar. Hasta mucizevi bir şekilde hayata dönüyor ve bizim çok da anlamadığımız medikal bir dille romantizmin harmanlandığı bir sahnede kabul edebilir.
3. Marmaris'teki hastanede bir sorun çıksın ve iki beyin cerrahının apar topar oraya gitmesi gereksin. Marmaris'te bir gün geçirip anıları hatırlasınlar ve tam o sırada yağmur yağsın. Ama Eylül'ün orada hep kötü anıları var, bu teklif iptal..
Bu sefer benim sana ihtiyacım var
Eylül ile Ali Asaf sürekli ölüm haberi verme işini birbirine paslıyor, değişik bir dayanışma sebebi; ama olsun kendilerine özel bir durumları var ya, yeter.. Ailenin kazasına müdahale sahneleri beni tatmin etti. Habertürk gazetesi yazarı Esin Övet yazmış geçenlerde, "Yazın hiti Kalp Atışı" diye. Hatta hak geçmesin tam da
buraya linkini koydum, isteyen okur. Demiş ki "Hastalar ameliyat odası hariç her yerde ameliyat ediliyor." Demek bu diziyi farklı kılan, dikkat çeken bir durum bu, hıııım! Bana uyar, hasta mikrop kapmasın da. Ali Asaf profesör ama bir numarasını göremedik yazmayı düşünüyordum bu hafta. Senaristler beni çok pis yanılttı. Şov yaptı resmen bu bölümde. Seni seviyorum Ali Asaf, hakkında kötü düşündüğüm için özür dilerim. Belki Gökhan Alkan'ın ayağı kırıldığı için onu dinlendirmeyi planladılar, kim bilir... (Nasıl yorumladığım diziye selam çakıyorum ama:)
Biz doktoruz, gördüğümüz tüm vakalar bizi daha iyi doktor yapıyor.
Ya biz Alp'in yumuşaması, Esma'ya alışması uzun sürer diye bekliyorduk; ne tatlı iş oldu bu sürecin uzamaması. Alp'in karakteri ilk bakışta intern ekibinin en haylazı, tembeli gibi duruyordu meğerse en deriniymiş vay vay vay. Bu arada sevgili yazar arkadaşım Ayfer Akay bu çifte EsAlp dedi, resmi hesaptan paylaşmışlar. Ship adları vallahi de EsAlp. EsAlp'i ilk biz bulduk onları en çok biz sevicezzz!
Yazı devam ediyor..