O güzeller güzeli beynini iyileştirmeden asla bırakmayacağım.

Asansörler sizin olsun, bize çatıları verin. Sahneye odaklanamadım önce, nasıl püfür püfür esiyor off dedim bir yatak serilir ne uyunur burada.. Çünkü benim memleketim 42 derece, önce serin ortam arıyorum... Sonra başa aldım tabii ki sahneyi Eylül'le Ali Asaf'a doyamadım. Diziyi bunların çocuğu büyümeden bitirmeyin, doğa harikası bir varlık ortaya çıkacak çünkü. Ali Asaf aslında bizim dizilerde çok alışık olmadığımız şekilde, taktiksiz seviyor. Eylül'ün hayatındaki her şeyin farkında. Bekliyor, sabrediyor, yanında oluyor. Yine aynı yere çıkıyorum: Böyle bir erkek yok! O yüzden, bu kadar reddedilmeye neden hala Eylül'ün peşinde diye sormaya gerek de yok. 

Herkes bana hiçmişim gibi davranıyor, Ali Asaf bile!

Pardon, anlamadım BİLE mi? Ben 5 bölüm başka dizi mi izlemişim, yorumlamışım ya? Normalde BahAl falan mıydı bizim esas çiftimiz? Şu Bahar'ın bir tomografisini çektirin bence beyni hasar almış olabilir. Ama hak yemeyeyim baba-kız sahnesi duygulandırdı beni. Bu hayatta kime kötü insan dediysem önce ailesinin yetiştirme tarzına baktım. Hep aileden geliyor böyle şeyler. Bahar'ın da iyi biri olduğunu geçen hafta yazmıştım. Şimdi Sinan'ın da duyguları, pişmanlıkları açığa çıktı. 

Her şey olabilirsin ama acınacak son kadınsın. 

Benim aklım yine çelindi, Eylül'le Oğuz'u bir kez görmem yetiyor. Bu ikilinin gizli paylaşımları hoşuma gidiyor, Oğuz Eylül'e dair, Ali Asaf'ın bile bilmediği şeyler biliyor mesela... Hani "uyum" dediğimiz şey var ya, pozitif enerji geçiyor bana Oğuz ve Eylül'den.

Buraya yazdığım köşenin adını değiştirdim, şimdi hiç kimsenin aklına gelmeyen, üzerinde uzun süreler düşündüğüm aşırı yaratıcı o başlığı atıyorum:

Kısa kısa notlar taaaymm! 

1) Ali Asaf daha ne zamana kadar yaşadığı her olayı Eylül'e bağlayacak? Eylül orada hasta kurtarmaya çalışıyor. "Bazen koşsan da yetişemiyorsun.." diyor, ölmüş orada birileri belli yani. O illa Marmaris'te koştu ya arkasından, Mehmet'in motoruna yetişemedi. O anıyı hatırladı buruk bir gülümseme.. Sıradaki şarkı Ali Asaf'tan Eylül'e geliyor.. Mustafa Keser'den: Aklımda fikrimde hep sen varsın, rüyalı hülyalı gözlerin...

2) Ege Kökenli'nin ipek kirpikleri çok güzel. Çünkü bu bölüm senaryo gereği sadece yüz planı olarak çekilmiş ya, ister istemez odaklanıyorsun. Bahar ayaklanınca biz o mosmor gözü iyileşme sürecinde sarı, yeşil olarak göremedik bir günde bembeyaz, tertemiz bir yüz oldu. Neyse belki kapatıcı sürmüştür. Evet kesin kapatıcıdır. 

3) Çağrımızı duyuyorlar canım okuyucularım. Eylül topukluyla nasıl yetişiyor oradan oraya dedik, bütün bölüm spor ayakkabılıydı. Bu doktorlar ne cerrahı diye sorduk, Ali Asaf "Bana kalp damar cerrahını çağırın!" dedi, hop Selim geldi. Eylül niye her yerde diye sorduk, hooop telefon geldi Nilgün Hoca yerime bak demiş,  ricayla oradan oraya koşturuyor yani..  Daha güzel bir Kalp Atışı için el ele.. 

4) Twitter'da dolaşırken birtakım EsMeh tayfası gördüm. Esma enişteci bir kız mı, yapmayın.. Tamam, güzel eğlenceli diyalogları var ama hemen de yakıştırmayın. Mehmet'i de seviyorum ama Esma, Alp'le çayla simit, gülle diken, etle tırnak, ayla yıldız, balla kaymak...  

5) Eylül'ün bulutlu küpesini çok sevdim, bir yerlerde görmüş olan varsa bana markasını adını adresini yazabilir mi? Sizi seviyorum.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER