Ozan, sen bu çölde tanıdık bir kaktüssün. Bari sen ayakta kal, az biraz heyecan ver.
Yenilenen hikayenin en büyük dezavantajlarından biri geçen süre olmuş. Eğer ki, iki ay gibi bir zaman dilimi geçse taşlar biraz olsun yerine oturabilirdi ama kimse beni bir haftada karakterlerin bu denli değişebileceğine inandıramaz.

Sibel’e delicesine aşık Fiko, bir haftada Çiler’le bu kadar yakınlaşamaz. Sosyal medyaya aşık bir insanım, 2017 yılında senaryo yazarken sosyal medya yorumlarını görmezden gelmeden yazan senaristlere de saygı duyuyorum fakat hikayeyi sosyal medyaya göre yazmayı sadece ve sadece kolaycılık olarak nitelendirebilirim. Adı Efsane’nin sosyal medyadaki gücü HakMel’den geliyordu, son zamanlarda FikÇil fandom kendini göstermeye başladı. Fiko ve Çiler’i yakınlaştırıp sosyal medya etkileşimini yüksek tutmak istemek, aşırı mantıklı bir hareket olsa da bu işin de bir yolu yordamı olmalıydı. Sibel’e aşık Fikret’le, Emre’den yeni ayrılan Çiler iki günde yakınlaşamaz. 20 bölüm boyunca izlediğimiz karakterler iki günde birinden hoşlanmaktan fersah fersah uzak karakterlerdi zira. Fikret ve Çiler nasıl bir anda bu kadar samimi oldular yahu? Ne ara telefonlaşıldı, ne ara romantik anlar yaşanmaya başlandı? FikÇil, benim de izlemeyi çok istediğim bir çift fakat böyle damdan düşer gibi değil.

Ve gelelim, esas çiftimize… Hakan ve Naz… HakMel’den doğacak esas çift boşluğunu doldurması gereken çiftimiz. HakMel ve Cem Yiğit Üzümoğlu ile Almila Ada’nın enerjisi çok çok güzeldi. Ama bu demek değil ki Hakan ve Naz’dan esas çift olmaz. Bal gibi olur. Ama bunun için çaba sarf etmek gerek. HakMel'le özdeşleşmiş bir mekanda Hakan ve Naz’a sahne çekerek sadece HakMel’i hatırlatırsınız. Seyircinin kafasında Hakan ve Naz oturmadan, bir diğer deyişle onlar HakNaz olmadan, ‘imza mekan’ olarak da adlandırabileceğim bir mekanda bir araya getirirseniz seyirci Naz’ı kabullenmez. Reji de Naz’a destek vermezse ortaya çıkan manzara hiç iç açıcı olmaz.

Reji demişken… Ben Adı Efsane yazmaya Devrim Yalçın’ın ışığından etkilenerek başlamıştım. Devrim Yalçın koltuğunu bırakırken ışığını da alıp gitti haliyle. Adı Efsane rejisi, özensiz ve dağınık geldi bana. Mesela Fikret’in saçları, devamlılığı sorgulattı. Çekmiş olmak için çekilmiş, ruhsuz sahneler izledim. 

Tekrar hikayeye döneceğim. Her ne kadar ‘gençlik’ işi olsa da hikayeye bir orta yaş dramı gerekiyordu ki bu da oldukça mantıklı bir noktadan ele alınmış. Reyhan ve Gülsüm arasında kurulan çatışmayı sevdim. Hatta ortaya atılabilecek olan “Hakan ve Naz kardeş olabilir mi?” sorusuna bile itirazım yok. Klişeyse klişe, lezzetli bir işleyişe asla hayır demem. Fakat kurulmak istenen tüm çatışmaları göstermek isterken çorba yapan bir bölüm izlemiş olmaya hayır derim.

Enfes bir ‘kötü’ çocuk performansı gösteren Kıvanç’ın geriye atılmasına, Mercan-Ali ilişkisinin görmezden gelinmesine de hayır derim.

Emre Bey, Kıvanç’ın defolarını öyle güzel sırtlandı ki; karakter bir türlü açılamıyor olsa da, Kıvanç’ın peşinden gittim. Fakat para tarafından bu denli ele geçirilmiş bir karakterin, hayatta başına gelebilecek en büyük dramın bu kadar hafif geçiştirilmesine anlam veremiyorum.

Haftalar süren aksaklıkları tatlı manevralarla toparlayan Mercan ve Ali’nin bir haftada ayrı yönlere sürüklenmelerine ise diyecek söz bulamıyorum. Sıkıntı anında öne sürdüğünüz karakterlere vefa duygunuz bu kadar mı? Mercan ve Ali, Adı Efsane evreninin en güzel noktalarından biriydi; onları yan yana göremiyor olmak üzdü. Sadık'ın dedesinden, Fiko'nun annesinden bahsetmiyoruz; tayfadan bahsediyoruz. Ali bu kadar değersiz bir karakter mi? 

Sözün özü; Adı Efsane, ikinci devresiyle umut vaat eden bir hikaye olmaktan çok özenilmemiş bir iş olarak duruyor karşımda. Neresinden tutsam elimde kalıyor. Ve bunu Kanal D ekranlarında izliyor olmak daha da üzüyor beni. Tüm bu sıkıntıları ben görüyorsam, eminim ki Kanal D yetkilileri de görüyordur. Zira karşımda ruhsuz, sahte, plastik bir iş var. Eğer ki ara vermeden bu şekilde devam etse, sesimi bile çıkarmazdım ama yollarına umut çiçekleri ekilerek tanıtılan Adı Efsane’nin janjanlı paketi açıldığında karşıma çıkan sürprizden pek memnun değilim. Bölümü izleyene kadar umudum vardı fakat bende artık umut bitti. Keşke olsaydı, keşke gençlerin hikayesi bangır bangır duyulsaydı bu çorak yaz ekranında. Ama umut çiçekleri soldu, ikinci devre hayal kırıklığının adı oldu.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER