Shadowhunters aradan sonra ikinci sezonun ikinci yarısı olarak geri döndü. Hoş geldi, yazın dizi yokluğuna ilaç etkisi yarattı.
Ha geldi ha gelecek derken sonunda geldi gerçek ‘iblis’ kanı;
Jonathan Christopher Morgenstern. Nam-ı diğer, Sebastian.
Her şey bir yana, beni ilk ilk ilk etkileyen aksanı oldu. O
nasıl bir İngiliz aksanıdır, evlere şenlik. İzzy ile konuşurlarken direkt
olarak ‘anlatsana biraz’ moduna girmedim değil. Şeytan kanı, has kötü,
Valentine’ın oğlu falan ama çok güzel konuşmuyor mu?
İlk karşılaşmanın Izzy ile olmasını beklememiştim açıkçası,
evet evet şanslı Clary olur sanıyordum. Ama tabii şu anki durumundan kaynaklı
olarak Izzy en zayıf halka, planı bu muydu yoksa gördüğü hamleyi mi
değerlendirdi bilmiyorum ama içeri en rahat Izzy ile sızardı Sebastian.
Tam bir halk kahramanı olarak belirdi, bir de ‘yeni
çocuk’ dokusu var ki değmeyin gitsin havasına. Bizim kızı da kurtardı, aileye
girmesi için bir Alec’in onayı kaldı işte.^^
Izzy’nin Raphael ile sahnesinde hala o önleyemediğim ‘ship’
havasını alıyorum ama o iş olmayacak belli. Zaten Raphael aseksüel bir de o
durum var, o konuyu geçiştirmesinler istiyorum, ciddi işlense keşke.
Izzy’nin ‘bir ısırık’ halleri beni artık üzüyor. Dizinin en
güçlü, en dediğim dedik kadınını bu halde görmekten sıkıldım. Kırmızı ruju,
deri etekleri ile sahalara geri dönsün birkaç aşağı dünyalı pataklasın
istiyorum artık.
Sadece
Alec’in bilmesi durumu ve yanında olması... Alec ve Izzy kardeşliğinin tek
rakibi, Alec-Izzy-Jace kardeşliği. -Alec ve Jace’i cümle içinde kardeş olarak kullandım,
moraller bozuk.-

Siz en güzelsiniz!
Jace’in duygularını dışa vurmaya çalıştığı ilk an çatıda
ağlaması… O kadar şey yaşıyor, o kadar yük taşıyor bir durdurup kimse iyi misin
demiyor şu çocuğa diyordum ki Alec dedi. Alec zaten nerede ne eksikse onu
tamamlar, hiç şaşmaz.
Clary yine Clary… Dizi dönünce bu da mı döndü, demedim değil.
Dönmese de olurdu bence, Simon ile güneş gören evlerde yaşasalardı ya bizden
uzakta. Olmuyor mu öyle?
Jace, kafanı karıştırmak için söylemedim diyor, neden kafam
karışsın tepkisi veriyor. Hani bir ara aşıktın Jace’e falan… Simon’a aşkından gözün döner
de umarım Jace’e dönmek istemezsin Clary. Bizimki aptal çünkü seni yine kabul
eder.
Simon olayının hala açıklanmaması normal, sonuçta tarih
kitaplarında kalan bir durum yeniden yaşanıyor. Ha eğer sebebi melek kanıysa bu
da The Vampire Diaries/The Originals evreninin Klaus’u yapar Jace’i. Artık kanı
için kapıda kuyruk oluşur.
Simon bir de sırrın bende güvende falan diyor, kendisine en
az Jace kadar yaklaşabiliyorum. Oysa filmdeki Simon’ı çok severdim, gerçi filmde
Clary’i de severdim. Dizide karakterleri daha farklı yansıtıldığından kaynaklı
olacak çünkü filmde Alec’i sevmezdim ki zaten Alec de çok ön planda değildi.
Dizi versiyonunda kendisi olmasa her şey yıkılır, öyle bir toparlayıcı etkisi
var.
Jace için, Izzy için, enstitü için…