Emir maddi manevi, her açıdan dibe vurdu. Evinde haciz
memurları, polisler fink atıyor. Ama bunların hiçbiri artık umurunda değil.
Kemal yüzünden kaybettiklerinin üstüne bir de Poyraz eklenince, kinle ettiği
yemin üzerine bu kadar kolayca yurtdışına çıkıp gitmesi zaten mümkün değildi.
Kemal’i Deniz’le vuracağı da beklenen bir şeydi. Hatta ben kendimi daha kötüsüne
bile hazırlamış, Deniz’e fiziksel olarak bir zarar verebileceğini dahi
düşünmüştüm. Her ne kadar Deniz’i çok sevdiğini bilsem de, çok sevdiğini
söylediği Nihan’a da yer yer, ondan ayrılmamak için gerekirse kendisiyle
birlikte onu da öldürebileceğini söylemiş olduğu için Deniz’e sevgisinden de
aynı şeyi yapar mı diye endişe ettim açıkçası. Çünkü Kemal’in kalbini
sökeceğine dair yemin ederken, gözbebeklerindeki nefret çok koyuydu. Neyse ki
sadece kaçırmakla yetindi. (Şimdilik?) Nihan ve Kemal’in gittikleri sinemada, filmden önce
hayvanlarla ilgili yayınlanan reklam nasıl güzel ve duyarlı bir mesajsa,
devamındaki “Emir Kozcuoğlu’nun İntikamı” filmi de bir o kadar korku ve gerilim
doluydu. Nihan ve Kemal, mutluluk ve rehavet içinde yattıkları uykudan hunharca
uyandırıldılar, sabah biraz erken geldi.
Zeynep’in durumuna çok üzüldüm ya, belki minicik bir geri
dönüş imkanı vardır diye umuyordum ama yokmuş. Onun rüyası yarım kalmış… Emir’e
“Oğlumu sen öldürdün, sen katilsin!” diye bağırırken haklıydı aslında. Emir de
biliyor haklı olduğunu, zaten hiddeti de bu yüzden. Ama bunu kabul ederse bir
Kozcuoğlu’nun hayatına mal olmanın ve son umudunu da kendi yüzünden kaybetmenin
vicdan azabını kaldıramayacağı için kabullenmiyor. Aslında o bebeğin hiçbir
günahı olmamasına rağmen, “Karanlığı aşk
diye seçtiğim için oldu. Benimki bir zehirdi, ancak ölürsem geçerdi. Bebeğimin
hayatına mal oldu.” diye özeleştiri yapabiliyor Zeynep. Ama Emir yapmıyor.
Çünkü düşmanını suçlamak, ondan intikam almak kolay. Yoksa insan kendinden
nasıl intikam alır?
Emir’in Fehime Hanım’a kadar gitmesini ve ondan Zeynep’e
destek olmasını istemesini beklemezdim. Demek ki Zeynep’e ufacık da olsa bir
değer veriyormuş. Haa iyi ki Zeynep’in durumunu bildirmek için uğramış. Ya
Fehime Hanım ile Hüseyin Bey’e bir fenalık yapmak için gitseydi? Ayol insan
onları da korumaya almaz mı ne olur, ne olmaz diye? Emir artık, Kemal ve
Nihan’ın kalbini hedef aldığı için onlara dokunmayabilir ama bizimkiler bunu
bilmiyor. Vildan’ı korudukları gibi keşke Fehimeleri de korusalarmış birazcık.
Zaten Ayhan ve Zehir bu güvenlik konusunda biraz zafiyet gösterdiler. Fehimeler
atlanmış, Mehmet ve katil komando dayısı elden kaçırılmış. Anca yakalayabildikleri
de Emir’in izin verdiği ölçüde yakalanmış zaten.
Yine aynı sonu yaşamanı istemezdim Zeynep.
Artık abisine ihanet etmektense ölmeyi tercih eden ve onun
güvenine layık olmak için Emir’in geldiğini ona haber veren Zeynep, Emir’in
tahmin ettiği şekilde davranmış olsa da, benim çok takdir ettiğim bir şeyi
yaptı. Belki aksi şekilde davranması Emir’in planlarını bozacaktı ama iyi ki de davranmamış. Ben bu halini çok sevdim. Sahici ve kalıcı değişimini tam manasıyla dibe vurduğu zaman
yaşayacağını tahmin etmiştim. Poyraz’ın ölmesine çok üzülmüş olsam da,
Zeynep’in bunu hak etmediğine inansam da, “Her şerde bir hayır vardır.”
atasözünün sağlaması oldu bu durum. Poyraz varlığıyla annesine umut olamadı
belki ama yokluğuyla can simidi oldu. Dolayısıyla onca yaşanandan ve bu büyük
kayıptan sonra hâlâ körlemesine Emir’in arkasından, ışığa uçan pervane gibi
gitmesi beklenemezdi.
Zeynep eskiye nazaran çok daha iyi olduğu için Kemal’in
Zeynep’le ilgili hayıflanmalarına katılıyorum. Emir’in bu intikamdan vazgeçeceği yok, o böyle
olduğu sürece de Zeynep’in artık ona hayatında yer açma ihtimali yok. Zeynep’i
artık seven, onun yeni bir hayat kuracağına inanan ve kurtulsun diye dualar
eden Nihan gibi hissediyorum kendimi ama, inşallah düzgün biriyle, gerçekten
mutlu olacağı bir ilişki yaşayabilir. (Hakan hariç.) Tabii bu biraz da Emir’in
bu son oyunundan sonra onu götürdüğü yerde yaşanacaklara bağlı.
Artık son dönemece girdik diyebiliriz. Kemal tıpkı
Nihan’ı kurtardığı gibi, kızını da Emir’den kurtarmak için canhıraş bir
mücadele verecektir. Muhtaç olduğu kudret, Deniz’in ona baba diye sesinde mevcuttur!