Bölümün en güzel iki sahnesinden biri, birlikte taş sektirdikleri sahneydi. Bir de son sahnenin tatlılığı var elbette. Ama onda da, annem: “Filiz ve Erol odayı basacak, bir yerlerden çıkacak diye bekliyorum.” dedi. “Aynen!” diye karşılık verdim. O sahnenin bile keyfini çıkartamadık. Ayrıca, o gecenin sabahında Lale’nin çemkirmesinden başka bir şey izleyeceğimize de inanmıyorum. Yine Onur’u suçlayacak bir şeyler bulur, “Benim sarhoş olduğumu bilmiyor muydun? Benden faydalandın.” tarzında, bizi kendinden nefret ettirmeye yetecek kadar onlarca cümle kurar. Bakın buraya yazıyorum.
 
Farkında mısınız bilmiyorum ama; diyalog bile yazmıyorlar Lale ve Onur’a. Sürekli “Çok yakışıklısın aşkım, çok güzelsin aşkım.” seviyesinden bir türlü kurtulamadılar. Yahu çok mu zor, karşılıklı sohbet sahneleri yazmak? Mesela okul hayatlarından bahsetsinler birbirlerine, tuttukları takım için tartışsınlar, spor yapsınlar, maça gitsinler, konsol oyunu oynasınlar, go kart yapsınlar. Birlikte yemek yemek dışında bir sosyal aktiviteleri olsun. Koskoca kış geçti, kar topu bile oynatmadılar karakterlere.
 
Lale ve Onur dışında her karakterin konusu, abarta abarta işleniyor. Koray olayını da, ne kadar abarttıklarını gördünüz mü? Sanırım ne yazdıklarını da unutuyorlar. Zira, biz Koray’ın Nergis’e ahlaksız bir teklif yaptığını görmedik. Böyle bir şeyin konusu bile geçmedi. Adam alt tarafı, Nergis’i kendine doğru çekti. Bari sahneyi güçlendirmek için, öptüğünü falan gösterseydiniz. Belki o zaman abartınızı anlardık.

Sonunda Filiz'i de kötü yaptım. Dur eserimle gurur duyayım by Erol Sarıhan
 
48 bölüm içinde, en vasat ve Baby Tv tadında, sahnelerden biri de, Songül, Nilüfer ve kadınların seti basmaları oldu benim için. Elinizi kolunuzu sallaya sallaya set basacaksınız, bu arada güvenlikler yok tabii, koskoca iş adamı beş on kadından korkacak, öyle bir korkacak ki; 300 bin liralık sözleşmeyi korkusundan yırtıp atacak. Hangi yaş seviyesine hitap ediyorsunuz arkadaşlar? Çocuk mu kandırıyorsunuz? Takipçilerimden biri mesaj atmış, aynen yazıyorum: “Kendime yakıştırmamaya başladım bu diziyi izlemeyi. Ekipte hiç kimse itiraz etmedi mi bugünkü senaryoya?” Eğer yolunuza absürt komedi olarak devam etmek istiyorsanız, bunu açıklayın; benim gibi bu türden zerre hazzetmeyenler de, izleyici olmayı bıraksın.
 
En merak ettiğim şeylerden biri de, dizide kötüler ne zaman cezasını çekecek? Mesela, Nergis Hanım onca şey yaptıktan sonra, neden hiçbir şey gelmedi başına? Bir de ödül niyetine sözleşmeden kurtuldu öyle mi? (Umarım bu sahneyle ilgili bir ters köşe planları vardır. Hâlâ çok mu iyi niyetliyim ne?) Samet’in kıymetini zerre anlamadı. Onun canını yaktığı kadar canı yanmadı. Betül dadı kılığında eve girdi, -ki bence bu son noktaydı- saçma bir mahkeme sahnesiyle geçiştirildi, hak ettiği cezayı çekmedi. Üstelik ailedeki herkes, özellikle İsmet babaanne her şeyin farkında. Tepki göstermek için neyi bekliyorlar acaba? Pelinsu zaten, o kadar şey yaptı, bir de ödülle yollandı ondan hiç bahsetmiyorum. Sürekli iyilere bir şeyler olsun, kötülerin başına hiçbir şey gelmesin. Ne güzel(!)
Görümcem olsa, bu kadar çekmezdim by Lale Sarıhan

Bu hafta, benim için yazması en zor bölümlerden biriydi. Her sahnede, zekamla dalga geçildiğini görmek oldukça sinirimi bozdu çünkü. Çabam; yazdıklarıma kıymet veren sizleri, yarı yolda bırakmayayım diyedir.

Haftaya görüşmek üzere.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER