Gülüşün, sanki bir talih kuşu...
Güneş doğar gülen gözlerinde
Hayat, birtakım şanslar ve şanssızlıklar bütünü… İlk nefesimizi aldığımız andan itibaren başımıza gelen her şey de bunun eseri. Kimi öyle şanslı bir hayat yaşar ki, imrenirsin; kimini ise şans hep teğet geçer. Bir de birbirinin şansı olanlar var. Her ne kadar biri, diğerine daha çok destek olsa da.

Berlin, kalbimde yaradır.

Hülya ve Kerim de birbirinin şansı bu hayatta. Bir açıdan da şanssızlığı. Hayat bir de kabullenişler ve vazgeçişler bütünü çünkü. Berlin’de suya düşen hayallerin İstanbul’da yeşereceğini nereden bilebilir ki insan? Vazgeçen Kerim’den kabullenen Kerim’e uzanan yoldaki tümseklere dokunmak gerekmez mi? Asla vazgeçmeyen Hülya’dan kabullenen Hülya’ya uzanan yoldaki tümsekler var bir de. Kabullenen Hülya’nın içinde çağlayan sesi de unutmamak gerekli.

Hülya o koltuğa tecavüzden ve Bahar'dan sonra da oturmalıydı. 

Hayat Şarkısı, veda etmeye hazırlanırken Hülya ve Kerim arasında kapatıldığı sanılan ama asla kapanmayacak olan meseleler de yeniden masaya yatırıldı. Hem de bir terapist yardımıyla. Terapist, haftalar boyunca görmek istediğim ama bir türlü göremediğim bir karakterdi ki en azından bundan sonrasında kendisiyle biraz daha vakit geçirmek isterim. Hülya, korkmayı bilmeyen bir kız çocuğu çünkü korkmayı hiç kimse sevmez. Korktuğu tek şeyin, Kerim’in onu terk etmesi olmasını ise birçok yere bağlıyorum. Terapistimiz de uzun uzun konuşursa bağlayacaktır. Zira Hülya, derinlerine inildikçe güzelliklerini de, korkularını da, zaaflarını da gözler önüne seren bir karakter.

O gözler ki, hemen bulutlanır. 

Hülya’nın zaafları… Hülya’nın sevmediği ya da kafayı taktığı kişiye takındığı tutum… Hülya’nın Ali’ye olan tavrını, bile bile bisikletini kırmasını, üzerine gösterdiği tutumu asla savunamam. Fakat Kerim’i elinden alma korkusuyla ablasına attığı iftiradan hiçbir farkı yok Ali’ye gösterdiği kabalığın. Hülya da böyle bir insan; asla onun istediği bir şeye sahip olamazsınız. Hülya, Kerim’i istedi; aldı. Hülya, Mehmet’i istedi; aldı. Hülya, güzel yemekler yapmak istedi; onu da bir şekilde alacak. Alana kadar da Ali’ye dünyayı zehir edecek.

Ali'nin motosikletli intikamı :)))

Bu açıdan baktığımda koca bölüm boyunca Hülya’ya teşekkür etmeyen Cevherler’e çok da kızamıyorum. Zira yok birbirlerinden farkları. Nasıl ki Hülya, siniri geçtikten sonra Ali’ye bisiklet alınmasını söylediyse Cevherler de kendileri tatmin ettikten sonra tüm bunların Hülya’nın başarısı olduğunu düşünmeyi akıl ettiler.

Bu delilere nereden çattım bakışı.

Terapiste tüm aile gitse fena olmaz bence. Şükürler olsun ki evde normal bir insan yok. Tabii Tamer Bey, tüm aileyle tanışınca da bu kadar sakin kalabilir mi şüpheli. Serkan Keskin… İyi ki geldi, hikayemizin bir yerinde elimizden tuttu. Çok seviyorum, çok özlemişim televizyonda izlemeyi.

O bebek kanepede mi yapıldı?

Tamer Bey’i ziyaret etmesi gerekenler listesi bir hayli kabarık. Listenin başında ise kesinlikle Ceren var. Madem Hüseyin, çok iyi bir terapist tanıyordu neden kızını doktora götürmedi? Kutsal Cevher ruhuna aykırı olduğu için mi? Ceren tüm sıkıntılarının üzerine yorganlar atılan bir çocuk, şimdi kardeşi gelince ne olacak? Kıskanıp da ona zarar vermeye kalkarsa bebeği kim koruyacak? Cevher Ailesi’nin yeni üyesi de hayırlı uğurlu olsun. Bu hamle de Hüseyin ve Zeynep’i nikah masasına oturtup mutlu bir sonla vedalaşmamıza neden olur diye düşünüyorum.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER