“Savaş
zorunlu ve hayati olmalıdır. Millet hayatı tehlikelerle karşı karşıya
kalmadıkça savaş bir cinayettir!” Mustafa Kemal Atatürk
Aklı başında olan Mustafa Kemal Atatürk’ün bu
sözleriyle ne demek istediğini çok anlamıştır. İzlediğimiz dizinin ismi ise “Savaşçı”.
Çünkü millet, hayati tehlikelerle karşı karşıyadır. Buradaki millet sadece ülke
sınırları içerisinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanına sahip olanlar
değil; bu milletten yardım bekleyen her insandır.
***
Sanırım Serdar Üsteğmen ile yoruma başlamak bir
gelenek haline geldi. Geleneği bozmadan devam edeyim. Açık konuşmak gerekirse
dört bölümdür Serdar Üsteğmen’in bu kadar geride kalmasına gönlüm bir türlü
razı gelmiyor. Boşuna demiyorlar çivi, çiviyi söker diye. Belli ki bu adamın
tek ilacı kamuflajını giymek. Beden sağlığı elveriyorsa, Serdar Üsteğmen’i bir
hastane odasına kilitlemek, ona işkenceden başka bir şey değil. (Aşırı modern
tıpçı olamayacağım, üzgünüm!) Varsın operasyona gitmesin. Masanın başında
istihbaratları takip etmek bile ona iyi gelecektir. Üstelik, hayatında birçok
gelişme onu beklerken. Başta da Yıldız!
*
Geçen haftada bahsettiğimiz gibi Serdar Üsteğmen’in
terör örgütünün elinde sağ olarak kurtarılması, terör örgütü içinde de
çözülmeleri de beraberinde getirmişti. Ancak Tepegöz’ün Selver Hanım Teyzeyi tehdit
etmesinin ardından bu kadar çabuk aksiyona geçeceğini beklemiyordum.
Selver Hanım Teyze, Tepegöz’den aldığı tehdit
telefonunu Albay Kopuz’a söylemekle, fikrimce, en doğrusunu yaptı. Oğlunu ne
ateşli bir adam olduğunu biliyor. (Aslında Yüzbaşı Bozok, hislerine yenilip Tepegöz'ün işini Serdar Üsteğmen'i kurtarırken de bitirebilirdi. Ama... İşte... Her şeyin zamanı var. Her şeyin!) Durumu bekletmeden Albay Kopuz’a iletmesi hem Yüzbaşı
Bozok’u korumak hem de durumu daha soğuk kanlı, aklı başında biri olan Albay
Kopuz’un kontrolü altında olmasını sağlamak… Güzel güzel! Açık konuşmak
gerekirse, Selver Hanım Teyze'nin, Tepegöz’den bir hamle gelene kadar susmasından
korkuyordum. Ama söyledi de ne oldu? Adamlar, şehrin göbeğinde, evi polisin
koruduğunu bile bile ellerini kollarını sallayarak eve saldırdılar! Ha, bu
durum Albay Kopuz’u daha çok kamçıladı, ona şüphe yok! Albay Kopuz’da anladı ki
zafer insana gelmez; insan zafere gidecek! Ansızın! Albay Kopuz neden harekete
geçti bir sonraki sayfada daha ayrıntılı konuşuruz ama yine iki haftadır beni
keyiften dört köşe eden bir durumu tekrarlamak istiyorum. Terör örgütü içindeki
kişisel savaşlar. Tepegöz, aklınca, hem terör örgütü içine hem de Yüzbaşı Bozok
olmak nezdinde vatanı için savaşanlara gözdağı vermek istiyor. Ama bizde çok
güzel bir söz var: Yemezler canım, yemezler! Kaldı ki Tepegöz gibilerin “görüşlerinden”
hayır mı gelir? Toprağını satanın, kendine faydası olur mu?
Yazı devam ediyor…