Bora Gencay sonunda adının hakkını verdi. Bodrum’a
geldiğinden beri hep bir tehdit olan ama asla büyük bir vurgun yapmayan biri
olarak sonunda Evren’den kurtulamaya karar verdi. Başarılı olacağını sanmıyorum ama umuyorum.
Evren’in Çin’e gitmekten Ateş sayesinde kurtulacağı çok belli ama keşke gitse
değil mi? Keşke!
Bora bir şeylerin haberini neyse ki erken aldı da önlem
alıyor ama aldığı önlem asla doğru bir hamle olamaz. Gözde’ye güvenmek, Evren’e
güvenmekten farksız…
Lal bir cesaret örneği gösterip Bora’ya gitmeli ama asla
yapmıyor. Bu kadar değer verdiğin birini kendine rağmen korursun. Sanırım Lal
aşktan hiç anlamıyor. Çünkü yanında olmayı dilediğin için onun yararına olmayan
bir şey yapıyorsan bu bencilliktir, aşk asla değil.
Bora’nın yanında bir tek Muzo olsun, ona bir şey olmaz.
Dost gibi dost!
Yıldız ve Maya ne zaman kocaman -evet, kocaman- birer kadın
olduklarını hatırlayacak?
Yıldız’ın kendisini kötü ve fazla hissetmesini anlıyorum ama
bunu çözmek için Faryalı adımlar atıyor. Belki yeterli belki yetersiz ama
ortada bir çaba var. Son bölüm itibariyle Yıldız da aynı çabayı gösterdi,
hazırlandı restorana geldi. Yıldız’ın biraz da olsa ‘aldatıldım’ modundan
çıkmasına mutluyum sıra Maya’nın Yıldız gerginliğini aşmasında.
Maya’yı gerçekten sevdim ama birisinin ona adamın kapıldığını
söylemesi lazım, üstelik yeni de olmadığını. Bunun farkına varırsa belki Bora’nın
güzel adımlarını değerlendirebilir çünkü ömür tek başına geçmez, hazır kızını
da buldu biraz mutlu olsun.
Bora ve Faryalı’nın konuşmasında, beni rahatsız eden tek bir
nokta oldu. Bora Faryalı'nın ikisini de istediğini söylediğinde, Faryalı buna net bir dille
tepki vermedi. Yıldız benim hayat arkadaşım, Maya da kızımın annesi
diyebilirdi. Maya ve Faryalı yakınlığı bir çocuğa anne baba olmaktan öteye
geçmemeli, geçerse benim Faryalı’ya da aşkına da olan tüm inancım yok olur.
Herkes kalbine sadık kalsın, çok mu zor?
Hazır yaz da geliyor, birazcık, çok azıcık gençleri bir arada
ve eğlenirken mi görsek?
Yani demem o ki, Bodrum'a yaz gelsin. Çok özledik, ışıl ışıl parıldayan gözleri, neşeli sesleri, kahkahaları.
Dipnot: Uzay’ı sonunda bana yollamaya mı karar verdiniz? Yokluğunun
olumlamasını ancak böyle yapabiliyorum çünkü.