“Korkaklar hiçbir zaman zafer anıtları dikmemişlerdir.”

Güllerin Savaşı’nı birinci bölümünden itibaren izlemeye devam herkes, Gülfem’in ne yapıp yapmayacağını çok iyi tahlil edebilecek kapasitedir. Gülfem değişik bir kadın! İlk bölümlerde O’nu kilitli hazine kutusunun içinde saklanan mücevhere benzetmiştim. Bilinmezliklerle dolu değerli bir mücevherdi. Keşfetmesi hem zevkli, hem de değişik hazlar uyandırıyordu. Fakat bir süre sonra Gülfem’in, gözümdeki parıltısı sönmeye başladı. Kendini tekrar ediyordu. Bu da O’nun güçsüzleşmesini sağladı. Bu geceki bölümde, uzun zaman sonra, Gülfem’deki yeni bir özelliği keşfediyor olmak beni heyecanlandırdı. Gülfem’in korkusuyla biz hiç tatmamıştık. Korkan bir Gülfem ne yapar? Bilmiyorduk. Bu özelliği, benim için yeni bir serüvene adım atmak gibi oldu. Zekâsını nasıl kullanacaktı? Şarkıda da dediği gibi “Far away places with strange sounding name…” Gülfem de benim için öyle..

Bir saatlik bile olsa geçmişten kurtulmak bu kadar kolay değil Gülfem!

Gülfem, en son Akif’i başından ağır yaralamıştı ve bizler haftayı “Acaba ne olacak?” diye kapatmıştık. Çevirdiği türlü hile ve oyunları düşünmezsek, bir kadının veya bir kişinin başına gelebilecek talihsiz olaylardan birini Gülfem, Akif’le yaşadı. Akif çapkınlığı ile nam-salmış tehlikeli bir adam. Alkol veya uyarıcı maddeleri aldığında verdiği zararlar ikiye katlanıyor. Kim o durumda olsa aynı tepkiyi verirdi. Ama bunu yapan Gülfem olunca, üzülmeyi vicdanen bir kenara bırakıyorum. Zira son zamanlarda ciddi sayılabilecek birçok olaya sebebiyet verdi. Gömleğindeki kan lekesini görür görmez yattan kaçması da bu yüzündendi. Paniklemiş ve ne yapacağını bilmez bir durumda arabasına koştu, fakat Mert ortalarda yoktu. Aslında Mert’in olmaması işine yaradı. Ortadan kolayca sıyrılıp kaçabilecekti – ki öyle yaptı.

Gül Savaşı'nı ben kazandım!

Mert, Akif ile Gülfem arasında geçen tehdit vari konuşmayı kayıt altına almış ve Gülru’ya dinletti. Gerçekleri öğrenmek Gülru’nun içini rahatlatırken, Mert’in bu kaydı kimseyle paylaşmaması gerektiğini de söylemeden edemedi. Mert’in “Tamam” deyip bu olayı kapatmaya niyeti yoktu. Bu sırada Gülfem, polis çevirmesine takıldı. Gülfem’in “Eyvah, işte şimdi sonum geldi!” bakışı ve tedirginliği oturduğum koltuğa iyice yayılmamı sağladı. Birkaç saniye içinde rutin kontrol için durdurulduğunu anladıktan sonra, derin bir oh çekip rahatladı. Bu olayı da atlattı ama yaşadığı şey, normal olmadığı için üzerindeki ölü toprağını atamadı. Eve geldiğinde ne Cihan’la, ne de Halide’nin saçma sapan kaprisleriyle uğraşmaya hali kalmamıştı. Kendini hemen banyoya attı. Ellerindeki kanın lekesini yıkayarak gidermeye çalıştı, fakat son bir saat içinde yaşadıklarının şokunu atlatması zaman alacaktı. Bu nedenle küçük çaplı sinir krizi geçirdi. Halide’nin haber vermesiyle süper kahramanımız Ömer Bey (!) anında Gülfem’in odasında bitiverdi.

Evet güzelim, nerede kalmıştık?

Sabah olduğunda Mert, Gülru’yu daha önce hiç görmediği lüks, yüksek tavanlı bir arabaya bindirdi. Gülru, daha ne olduğunu anlayamadan Mert’in kaldığı eve geldiğinde karşısında Akif Turgut’u gördüğü için şaşkındı. İstemsiz olarak ağzından dökülen ilk tepkisi ise “Siz ölmüştünüz!” oldu. Olanları anlatınca her kadın gibi intikam alma hırsı Gülru’ya da bulaştı. Gülfem, Gülru’yu kendine rakip görmekte ve kıskanmakta haklıydı. Çünkü öz-güveni yerine gelen genç kız, zaman içinde küstahlaşmaya başladı. Yavaş atın çiftesi pek olurmuş. Eh Gülfem’cim, elinle yarattığın düşmanların gün geçmeden kuyunu kazmaya devam ediyor. Artık adımlarını zekâna uygun atmalısın. Gülru, Akif Bey’e en azından otelin açılısına kadar sessiz kalacağına söz verdi ve olacakları izlemek için arkasına yaslandı.

Sıkıca kenetlenin,çünkü birbirinizden başka kimseniz yok.

"Bence de doğru söylüyor."

Güllerin Savaşı yedinci bölüm yazımda size, Gülfem ile Cahide’ye iyi bakın. Başlarına daha çok iş açacak demiştim. Öyle de olmaya devam ediyor. Taner sorunu çözüldükten sonra Akif, Mert’in iş birliği ile oyununu oynamaya başladı. Siz misiniz bana oyun oynayan dercesine hem Gülfem’den, hem de Cahide’den intikam alıyordu. Polisin eve gelmesi, Gülfem’in ifade vermeye gitmesi, tehdit mesajları ve mektupları işleri kızıştırmaya yetti. Gülfem’in gözü kimseyi görmez oldu. Halüsinasyon görmeye, çalan telefondan korkar hale gelmeye başladı. Gülfem, zekâsıyla doğru iz peşinden koşuyordu. Akif’in ölmedini ve Cahide ile O’na oyun oynadığını anladı. İlgi ve algısını bu konu üzerine yoğunlaştırdığında ise, bu işi Mert’in yapabileceğini düşündü. Düşüncesinde de haklıydı. Ama unuttuğu bir şey vardı. Mert, Gülfem ve Cahide’den daha kurnazdı. Konuyu nereye getirebileceklerini anında anladı ve emin tavırla “O gece arkadaşım hastalanmıştı. İsterseniz numarasını çevireyim.” tiradını atınca, el mecbur bizim altın kızlar (!) inanmak durumunda kaldı.

Yener! Sonunda kendini Gülfem’e kabul ettirdi ya… İnanın söyleyecek bir şey bulamıyorum. Gülfem’in korkudan sarhoşa dönen beyni Yener’i işe kabul etti. Zamanında hatırlayacak olursanız Mebrure’ye yanaşma amacı da bu değil miydi? Şimdi sittin sene Yener’le uğraş dur. Salih Efendi de bu haberi duyunca sinirlerine hâkim olamadı. Kaypaklığı ve dolandırıcılığını bir kenara bırakırsam çenesi kadınlardan beterdi. Birini felç etmek istiyorsanız iki saat Yener’i yanına koyun yetecektir.

Yonca kadar pişkin ve haddini tartmayan bir karakter daha görmedim. Benim karaktere karşı bu kadar salt nefret etmemi sağlayan Zeynep Köse’yi ayrıca tebrik etmem gerekiyor. Rolünü hakkıyla çıkarıyor. Yıllardır televizyon izleyicisiyimdir hiçbir karakterden bu denli soğumamıştım. Taner ve Çiçek’e olan inadından masum bir kadının yoğun bakım fişini çekmek, Yonca gibi içinde vicdan kırıntısı bile kalmamış bir kadına yakışırdı. Taner’in, çarptığı kadınla ilgilenen doktor ile Ömer’in konuşmasını duymasaydı bu bölüm içinde kadın yoğun bakımdan çıkacaktı. Çevirdiği türlü oyunları göz ardı ederek, hayattaki tek aldatılmış “masum” kadın O olduğu için yaptıklarında sonuna kadar haklıydı. Kime göre? Neye göre?

Tek istediğim yalnız kalmak.

Cihan, hâlâ Duygu’nun Gülfem’e karşı kullanacağı iğrenç şantajının etkisi altındaydı. Zorla erkekliğini ele geçiren kadına açıkça ne hissettiği söyledi. Duygu’dan hoşlanmadığını başından beri belli ediyordu. Aslında Cihan, herkese karşı bu kadar netti. İster hastalığından ister de sahici dünya ile karşılaşmadığından kaynaklandığını söyleyin. Duygu, Cihan’a göre tehlikeli bir kadın. Ve en güçlü silahı da dişiliği! Kadınların ikiye ayrıldığını size hiç söylemiş miydim? Söylemediysem de şimdi duyun o zaman. Kadınlar esasen ikiye ayrılırlar. Bu ayrımı nerede okuduğumu veya duyduğumu inanın hatırlamıyorum. Her gün o kadar çok argüman okuyup, öğreniyorum ki bu nedenle bazı bilgilerin sahiplerini kestiremiyorum. Neyse… Nerede kalmıştım? Heh, kadınlar ikiye ayrılır! Kadın gibi hissedenler ve dişiliğini kullananlar. Kadınlık ile dişilik çok farklıdır. Dişilikte cinsel dürtüler insanı ele geçirirken, kadınlıkta tamamen beyin aktif haldedir. İşte bu nedenle kadınları – kendimce – tahlil ederken bu iki ayrıma bakarım. Duygu da tamamen dişilik özellikler ön plandadır. Aklından geçenleri o rotaya göre belirler. Eh, bunda da başarılı olduğunu hepimiz gördük. Gülru, Cihan’ı otelin açılış gecesine çağırdı. Cihan bu fikri duyduğunda endişesi vardı, fakat annesinin yüzüğüyle O’na evlenme teklif etme isteği heyecanlandırmıştı. Kendince mizansen yaptı. Yardım edecek tek kişinin Duygu olması Cihan’ı biraz ürkütse de düşüncelerini gerçekleştirmek için buna mecburdu. 

En güzel yerde sürpriz evlilik teklifi!

Hadi inşallah! :)

Otelin açılışında hem Gülfem’i, hem Cahide’yi, hem Gülru’yu hem de Ömer’i şaşırtacak gelişmeler oldu. Akif’i ortaya çıkması başta her ne kadar Gülfem’i sevindirmiş olsa bile rahatsız etti. Maskesinin düşüp geçeklerin oraya çıkmasını Gülfem’de Cahide’de istemiyordu. Açılışa hışımla gelen Ömer ise Akif’in karşılamasından hoşnut olmadı, fakat her şeyi açıklayıcı ses kaydını dinledikten sonra aynı hisleri hissetmesi mümkün değildi. Ömer, annesi ve Gülfem’e gereken cevabı verdikten sonra soluğu Gülru’nun yanında aldı. Çekiştire çekiştire 201 numaralı odaya götürdü. Aralarındaki tüm sorunu halletmeyi düşünürken Gülru’dan hiç beklemediği bir davranışla karşı karşıya kaldı. Ama siz, Onları barıştı varsayabilirsiniz. Çünkü her kadın gibi Gülru da sevdiği adama oyun oynayacaktı. Affetmesi için öncelikle süründürmesi gerekiyordu. Anlaşılan o ki Gülru, Ömer’i önümüzdeki bölüm peşinden koşturacak. Son ve bence bölümün en önemli sahnesine gelirsem Cihan, tüm cesaretiyle Gülru’nun karşısına geçti ve evlenme teklifinde bulundu. Gülfem’in yalandan geçirdiği taşikardi Cihan yüzünden gerçek bir tehdit oluşturacak. Boşuna dememişler sağlıkla şaka olmaz diye. Orada bulunanlar gibi ben de şaşkınlıkla gözlerimi sahneye diktim. Bakalı önümüzdeki bölüm bizleri hangi olaylar bekliyor olacak?

Mortis


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER