Kalbimde saklı sızıydın, şimdi kalbim oldun…
Size kavuşmalar yaraştı...
Hayaller kurar insan; mutluluğu, güzel günleri hayal eder. Hayallerini süsleyen meselelerle içli dışlı oldukça daha da bağlanır ulaşmak istediği o noktaya. Mutlu bir yuva hayal eder, sonsuz bir aşk hayal eder, bedeninde bir kalbin daha atmasını hayal eder. Hayaller, pamuk şekerlerle korunur. Kötü niyetli biri dokunmazsa yumuşacık bir çerçeve misali sarar güzel dileklerin etrafını. Biri dokunmayagörsün, erir gider şekerden yapılmış tüm güzellikler.

Bu haftanın galerisine ba-yıl-dım!

Hülya, sevgisizliğin çepeçevre sardığı çocukluğuna tatlı hayaller sığdıran bir çocuktu. 8 yaşında aşık oldu, 8 yaşında Bahar adında bir kız çocuğunun hayalini kurdu. Gel zaman, git zaman; “Onunla ben evlencem!” diye bağırdığı, o güzel gözlü çocuğu gördüğü günün üzerinden yıllar geçti. Hayaller kuruldu, o hayaller birer hayal kırıklığına döndü. Tam her şeye yeniden başlamışken hayal kırıklıklarını bir araya getirebilmenin bir ihtimali olduğunu gördü Hülya.

Seni göğsüme yatırdım ve dindi acılarım... 

Kalbinde saklı sızıydı Bahar; kimsenin bilmesini istemediği, zaman zaman kendinin bile unuttuğu. Aylarca “Teyzem!” diye sevdiği kız çocuğunun 9 ay karnında büyüttüğü, gizli gizli okşadığı kız çocuğu olduğunu öğrendiğinde bir şeyler koptu içinden. Aylarca “Teyzem!” demeye devam etti. Kolay değildi bir bebeği yuvasından çekip almak.

Nazarlardan uzak.

Bahar… Herkes tarafından çok sevilen ama kimse tarafından tam sevilemeyen Bahar… Artık ait olduğu yerde, evinde, annesinin dizinin dibinde. Ve öyle şanslı ki Bahar; biyolojik babasının aksine dünya iyisi bir babaya sahip. Mektubu okuduktan sonra Bahar'a dönüp de "Bana uyar." diyen Kerim, keşke senden daha çok olsa yeryüzünde. Sadece Bahar'a olan tepkileri bile Kerim'in büyüdüğünün, değiştiğinin bir kanıtı değil mi?

Her şeye bedel bu kucaklaşma

Hiçbir şeyden haberi olmayan Bahar, özlemle Bahar’ını kucaklayan Hülya, şefkatle sevgilisini ve kızını saran Kerim… Bu kareye dair ne söylesem eksik kalacak. Öyle bir yazmış, öyle bir çekmiş, öyle bir oynamışlar ki; o anı dondurup saatlerce kıpırdamadan izlemek istedim sadece.

#BaharGeldi Nasıl da anlamlı bir hashtag <3

Melek, Bahar’ı annesine bıraktı ve gitti. Çok kızdım Melek’e, çok kırıldım. Şimdiyse kalbimde koca bir eksik var. Ben Hülya kadar yüce gönüllü değilim, Hülya kadar anlayışlı hiç değilim. Kalsaydı Melek, ona da bir oda açardı Hülya. Bense çok kızdım. Hülya'ya "Bebeğin öldü!" dediği an geldi aklıma, daha da çok kızdım. Gidişine üzüleceğimi tahmin etmezdim.

Çocukluğum, acılarım, sancılarım...

Çok kuvvetli bir Bahar çatışması bekledim ben aslında. Bu şekilde olsa daha mutlu olacaktım. Ama Melek güçlü bir kadın değildi işte. Bahar’ın evini seçtiğini anladığında kalbinde kopan fırtınalar onu uzun bir yolculuğa çıkardı. Melek’in yokluğu en çok Hülya’ya koydu, koyacak. Hoş, Melek güçlü olsa dahi Hülya inatlaşmazdı. Ablasını, kızını üzmemek için geride durmaya devam ederdi. Zeynep'in de dediği gibi, bir kahraman yaratmaya gerek yok. Suçluydu Melek! Ama burada kalsa Hülya, kızına kavuşamazdı.

Ecem Özkaya Üstündağ… Kalbimde kocaman bir yeri var artık; iyi ki Melek’e can verdi, iyi ki Hayat Şarkısı’nın bir notası olarak hayatımıza girdi. Melek’e üzülmeme, kızmama, anlamaya çalışmama, öfkelenmeme neden olduğu her bir sahnesi için var olsun. Emeklerine sağlık…

En çok özleyeceklerimden biri de bu sahneler

Melek’in gidişinden en çok etkilenen Hülya’nın çocukluğu oldu. Zaten eskisi gibi anımsamıyordu çocukluğunu, değişiyordu Hülya. En derin yarasıydı çocukluğu, çocukluğuyla olan son bağı koptu gitti. Küçük Hülya ve Küçük Melek ise hikayenin yapı taşıydı. Bugün Hayat Şarkısı’nı bu kadar seviyorsam, çocukluklarının katkısı çok büyük.

"Madem vereceksin, neden aldın?"

Sibel Melek Arat! Seni tanıdığıma çok mutlu oldum güzel kız. İlk bölümden bu yana, ekrana girdiğin her anda öyle güçlü bir Hülya izlettin ki bize heyecanıma engel olamadım. Küçüksün, büyüyeceksin, nice Hülya’lar izleteceksin bize; yolun açık, aydınlık olsun. Sibel’i bir daha görecek miyiz bilmiyorum. Neyse, ben ona veda etmeyeceğim zaten. Bundan sonra nereye giderse gitsin, ekran karşısındayım.

Aden Duru Orak! Seni hep şefkatinle hatırlayacağım Aden, o güzel gülümsemenle hatırlayacağım. Oyunculuğun yaşla değil, azimle, yetenekle olduğunu hatırlattığın için sağ ol. Yolun açık olsun, her daim ekranımın misafiri ol.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER