Beni isteseydin, savaşırdın
İlişki kelimesinin tanımı Türk Dil Kurumu’na göre: “İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas.” Altını çiziyorum “karşılıklı.” İlişki denilen şey, tek taraflı olmuyor yani. Aradaki bağın, münasebetin karşılıklı olması gerekiyor. Peki ve Lale-Onur ilişkisinde sevginin ve bağın karşılıklı olduğuna inanıyor musunuz siz? Hayır, ben inanmıyorum. Lale aksini ispatlayana kadar da, inanmamaya devam edeceğim. Ben bu ilişki için hep Onur’un çabaladığına şahit oluyorum. Sürekli gereksiz bir gurur ve öfkenin arkasına sığınan Lale’nin değil.

Bildiğiniz üzere, bu haftanın bölüm etiketi #Beniİsteseydin’di. Beni isteseydin cümlesini Onur kursa anlarım da, Lale kurduğunda çok anlamsız oluyor ya. Bir de, “Onur beni değil, Emir’i istemiş.” deyip gezmiyor mu ortalıkta, daha da sinirleniyorum. Yahu, Onur ilk başlarda seni de, Emir’i de istemiyordu. Sonradan, hem bebeğini istedi, hem de sana aşık oldu. Bu tepkileri ilk başlarda verecektin –ki fazlasıyla vermiştin- şimdi bunu uzatmak, konuları birbiriyle bağdaştırmak olmuyor.


Dur kaşımı kaldırayım da, biraz da sevimsiz görüneyim.

Bu bölüm Lale’ye anlayış gösterebileceğim bir yer vardı. O da, Onur boşanalım dediğinde tamam
demesiydi. Gururu olan herkesin, vereceği karşılıktı bu. Aynı şey benim başıma gelse, ben de anında kabul ederim. Ama karşı tarafı bu raddeye getirmeden önce de, elimden geleni yapar, sevgim için savaşırım. Emeksiz yemek olmuyor ki. Sevgisinden eminsen, -ki biz Onur’un sevgisinden ilk andan beri eminiz- elbette savaşacaksın. Karşı taraf sana, “Beni isteseydin savaşırdın değil, beni istedi ve savaştı.” diyecek. Sen elinden geleni yaptıktan sonra, gönül rahatlığıyla, “Uğraştım ama olmadı.” diyeceksin. Bunu da, sevdiğin insandan çok, kendine olan saygın için yapacaksın.

Maalesef Lale bu olayların çok dışında. Boşanalım mevzusundaki gururunu anlayabilirim dediğim gibi. Lakin, ısrarla kendi hatalarını görmeyip, Onur’u suçlamasını asla ve asla kabul etmiyorum, etmeyeceğim. Lale her hareketi, her cümlesiyle, Onur’u tanımadığını ispat ediyor. Onur’un, Emir’i ondan ayıracağını bile düşündü ya, pes! Sen babasına göstermeme planları yapıyorsun ama, bunlar Onur’un aklından değil, senin ve annenin başının altından çıkıyor.
Bu bölüm bir kez daha anladık ki, Lale ve Onur dışında herkes, onların ilişkisi üzerinde söz sahibi. Herkes kafasına göre takılıyor. Onlar üzerinden planlar yapıyor. Bir durun yahu bir durun! Koskoca insanlara biraz nefes alma şansı verin. Ne sorunları, dertleri varsa, kendileri çözsünler. Vallahi bazen kendimi töre dizisi izliyor gibi hissediyorum. Küçük bir köyde yetişmiş, hiçbir şey bilmeyen evli çifte, sürekli fikir veren akıl hocaları, her şeye karışan aile, konuların sürekli akrabalık ilişkileri üzerinden dönmesi vs. Bu bölüm Songül’ün tavrına çok kızdım mesela. Resmen Fikret’e, “Emir’i Onur’a göstermeyiz.”dedi. Ne hakla yahu? Bu çocuğun 46 kromozumu Lale’ye mi ait? Tek başına mı yaptı çocuğu? Bir evladı, anneden ayırmak, ayırmayı düşünmek ne kadar çirkin ve kötüyse, babasından ayırmak da, aynı şekilde berbat bir şey.


Hayatı sorgularken ben

Yarın öbür gün Lale ve Onur barıştığında, Songül nasıl bakacak Onur’un yüzüne? Fikret’in kafasına, kafasına çiçekleri fırlattıktan sonra, nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranacak? Aynı zamanda Yıldız, Nilüfer’i evden kovdu bir çeşit. Bir araya geldiklerinde nasıl tebessüm edecek? Bu kadar gerçeklikten uzaklaşarak yazmaya gerek yok. Neden herkese örnek olabilecek bir şekilde, ayrılan eşlerin ailelerinin dost olabileceğini, torunları için bir arada olmaktan mutluluk duyacaklarını, karı-kocaların pekâlâ boşanabileceğini, ama çocuk işin içinde olduğu müddetçe her zaman bir arada olmak zorunda olduğunu hissettirecek sahneler yazılmıyor? Lale’yle Onur istediğini yapsın. Ama aileler, birbirine insani bir şekilde davranmaya devam etsin.

Lale ve Onur kavga edebilir, küsebilir, boşanabilir, ama ailelerin bu kadar söz sahibi olup, olaylara müdahale etmesini hiç sevmiyorum. Zaten malumunuz, ana hikayeyi değil, yan hikayeleri izliyoruz. Ayrı kaldıkları, birbirlerine gıcık verdikleri bir dönemde bile, ben Erol zehirlenmesi yaşıyorsam, 44.bölümde 44 dakika Lale ve Onur izleyemiyorsam, bir sıkıntı var demektir.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER