Hal böyle olunca, Hazer’in yapmaya çalıştıklarının
heyecansızlığı batmıyor gözüme. Yüzeysel baktığımda olmayacak duaya amin diyen
Torunbaşlar görürken, derinine indiğimde HülKer’in katmanlarıyla
karşılaşıyorum.
Kriz masasında bir Hüseyin Cevher
“Taş değil, toprak değil; insan maden.” sözleriyle
irkiliyorum sonra. Bayram Bey’in dik durmaya, güçlü görünmeye çalışmasını, Hüseyin’in
dolan gözlerini görünce irkilmemek ne mümkün zaten. Bayram Bey’e de, Hüseyin’e
de iş konusunda çok kızdım zamanında, hala iş ahlakları tam anlamıyla içime
sinmiş değil. Ama onların değişimi de görülmeyecek gibi değil. Muhtemelen ilk
bölümlerde böyle bir olay yaşasak tepkileri daha farklı olurdu.
'Hazer Torunbaş, sen daha beni tanımadın.' bakışı
Neler değişmiş, ne kadar çok yol almışız. Değişmeyen tek şey
iyilik, güzellik… Zaaflarla örülü olsalar da çok güzel karakterler tanıdık
Hayat Şarkısı’yla. Hepsinin bir ortak noktası var; Hülya…
Dokunduğun yeri güzelleştiriyorsun kadın! Elini uzattığın
insanın kalbinde çiçekler açtırıyorsun… “Bir insanı ne kadar çok sevebilirsin?”
sorusunu tek tek tüm karakterler için sorsam, ayrı ayrı cevaplar alırım.
Hadi tanışalım bakalım ^^
Ve dokunduğun yeri güzelleştirdiğin kadar ders vermeyi de
çok iyi biliyorsun! Hazer’e vereceğin dersi, Torunbaşlar’ı tarihin tozlu
raflarına nasıl göndereceğini çok merak ediyorum. Çok zeki bir kadınsın sen
Hülya ve iki şiire kanmayacak kadar tutkulu ve sadık bir aşıksın.
“Taş değil, toprak değil; insan maden.” sözü Hülya’yı
düşündükçe bir kez daha düşüyor aklıma.
Dedektifçilik <3
Fakat Hülyacım sen babandan yıllarca dayak yemedin mi? Sen
fakirliğin içinde büyümedin mi? Kırpık’ın kapısını yumruklayarak bir yere
varabileceğini düşünmeni çaresizlikle bağdaştırırım ama sen neden geçmişini
unutmuş gibi davranıyorsun? Herhangi biri seni babanın evinden almaya kalksa
baban seni verir miydi? Adamın kapısına dayandın, çok normal, tam da Hülya’lık
bir hareketti. Ama aynı Hülya’lık hareketi kapı yüzüne kapandıktan sonra da
beklerdim.
Bölüme dair bir eleştirim daha var; ilk defa bu konudan
rahatsız olduğumu hissettim. Bu hafta sahneler biraz hızlı geçti sanki. Her ne
kadar geçiş sahneleriyle bağlanmış olsa da zaman zaman sahneden koptuğumu
hissettim. Özellikle bölümün ilk yarısı tamamen bu şekilde geçti diyebilirim.
Sonrasında geçiş sahnelerinin hızı azaldı, ben de rahatladım.
El sahnelerini bu kadar güzel çekeni de görmedim ben! ^^
Yer yer hüzünlü, en çok da neşe dolu keyifli bir bölüm
izledik. Böylece ekranda 50 haftayı da tamamlamış olduk. Bu muazzam bir başarı.
İnsan düşündükçe mutlu oluyor.
Gelecek haftayı halatla çekiyorum. Hülya ve Bahar kavuşuyor,
ötesi yok… Emeği geçen tüm Hayat Şarkısı ekibinin emeklerine sağlık. Reyting
listesini heyecanla bekliyorum. Kalbim sizinle…