Söylemeden edemeyeceğim: Savaşçı uzun süredir
beklediğim, yazmak için elimi kaşındıran işlerdendi. Başladığı için heyecanlıyım.
Yepyeni karakterlerle, yepyeni maceralara dalacağız. Gerçek ile kurgunun
arasındaki o ince çizgide kendimizi sorgulayacağız. Biz bu işin neresindeyiz,
diye kendimize soracağız.
*
Kendi adıma konuşmak gerekirse Savaşçı, ilk bölüm itibariyle hikayesi içinde bekleneni verdi. Tüm
karakterleri “Hücuuuum!” diye vermek yerine ilk önce Albay Kopuz ve Yüzbaşı
Bozuk’un hikayelerinin ana hatlarını öğrendik ki bu ilerleyen bölümlerde onları
anlamak, yaptıklarını anlamdırmak için iyi bir temel oldu.
Albay Kopuz ile başlamak istiyorum. Albay Kopuz… Halil
İbrahim Kopuz! Albay Kopuz’u bizim karşımıza çıkaran “sehven” bir hikayesi var.
Cumhuriyet Tarihi kitabının içine “sehven” yerleştirilen bir CD aslında onun
hikayesi… Ama daha ilk saniyede Albay Kopuz’un gücünü gördük. Burada fiziksel
bir güçten bahsetmiyorum. Güç işte! Ruh ve psikolojinin oluştuğunu güç,
kalbinin gücü. Bir de kimselere gösteremediği bir kapıyı araladı bize Albay
Kopuz. Ailesi… Ne kadar güçlü ve dayanıklı olursanız olun, o kapı biraz cereyan
yapsa gözlerinizden yaşlar boşalır… Neyse… Albay Kopuz, güneşin doğmak
bilmediği o geceden sonra tekrar üniformasına kovuştu. Resmen Albay Kopuz’u
öldürmeyen şey, güçlendirdi. Artık Kılıç Timi’nin başında! Üstelik yanında
Yüzbaşı Bozok ile birlikte!
Yüzbaşı Bozok… Kağan Bozok! Babasını çocuk yaşta şehit
vermiş bir ailenin üyesi o! Vatanperver, güçlü, kararlı. (Tıpkı Kılıç Timi’nin
diğer üyeleri gibi.) Yüzbaşı Bozok’un babasını nasıl şehit düştüğünü anlattığı
sahnede çok etkilendim. Bir an ekrandan uzaklaşıp “Ben bunu ekrandan izliyorum
ama bunu gerçekten yaşayanlar var.” Dedim. Ah… Nasıl bir acı…
Acı ve hırsın birleşmesi çok enteresan gelir bana.
Neden diye soracak olursanız cevabını hemen vereyim: Acı ve hırs birleşmesi
şüphesiz dünyadaki en tehlikeli birleşmesidir. Birleştireni de karşısındakini
de yakar, kavurur. Ancak kontrolü kaybetmeden harekete geçilirse bu birleşim
anlamlanır. Hele ki Yüzbaşı Bozok’un durumunda iseniz. Acı ve hırs ile kadere
meydan okuyan bir adam var karşımızda, farkında mısınız? Albay Kopuz gibi
Yüzbaşı Bozok’un da kalbinde pamuktan bir taht var. Bu tahtta şu an için annesi
ve kız kardeşi var. Bakalım o pamuktan tahtta kalbiyle beyni arasına sıkışmış
anti-militarist birine yer var mı? Varsayalım ki var, peki ama o yer ona nasıl
açılacak, izleyip göreceğiz.
Ayrı bir paragrafta anlatmak istediğim bir başka tim
üyesi ise Bayram Bayat. Gerçek hayatta Bayram Bayat ve ailesine benzer
birisiyle karşılaştığım için midir bilemem, Astsubay Kıdemli Başçavuş Bayram
Bayat’ı ayrı bir yere koydum. Ah şu çaresizlik… Ve yaşasın en karanlığın
ardından doğan güneş! Yaşamanın zor, ölmenin imkânsız olduğu bir durumdaydı
Bayram. Taa ki kapısı Yüzbaşı Bozok tarafından çalınana kadar… Kılıç Timi
içinde ilk bölüm itibariyle hikayelerini en iyi anlayabildiğim isimlerdi
anlattıklarım.
Kılıç Timi’ni, ailelerini, gönüllerindekini zamanla
öğreneceğiz. Ancak tüm bunları yaparken Kılıç Timi’nin, kuruluş amacını
unutmadan.
Yazı devam ediyor…