Azize sen o kadar çile çektin ki bu hikâyede yüzünün
güleceği anı dört gözle bekliyoruz biz de. Nihayet Cevdet hakkında her şeyi öğreniyorsun.
İnan kendim müjdeli haber almış gibi sevindim senin durumuna. Eşref giderayak
hepimize bir sürpriz yaptı. Kendisiyle ilgili her hafta karışan kafamıza ölümüyle
son verdi ve de önümüzdeki bölümle birlikte sana da gerçeği armağan etti. Ben
senin bunu öğrenmeye hakkın olduğunu düşünüyorum haftalardır zira çok fazla
hırpalandın. Çocuklarınla baş edebilmek için ihtiyacın vardı bu sırra ortak
olmaya. İki çocuğunun canı tehlikede olması pahasına zerre ödün vermedin
adaletli duruşundan. Leon için elinden geleni yaparak vicdanınla arzı endam
ettin yine ortalıkta. Tanık olduğun ölümlerin açtığı yaraların derinliğini
bilmek, seni yeni ölümler yaşanmasın diye çırpındırıyor mesleğinde. Geçen hafta
ölümle savaşan kızının başında beklerken seni ziyaret eden, şimdi ise kendi
evladının başında hayata tutunması için yalvaran “Bu savaşın galibi var mı Azize?”
diye soran Veronika’ya “Leon’a tetiği çekenin kim olduğunu öğrenmek istiyorsun
haklısın, lakin bunu öğrendiğinde Leon iyileşmeyecek ki. Onun yaşama olan bağı,
yaşama arzusu iyileştirecek, senin duaların iyileştirecek.” diye onu teskin
ediyorsun. Ümidine ve hasretine yenildiğin Cevdet’i anladığında hayata olan
ümidinde artacak. Elbette sınavlar devam edecek, elbette yaşadığınız zorlu
koşullarda yeni tüneller çıkacak yolunuza. Ama bundan sonra senin için ne kadar
zor olursa olsun eminim ki yine de bundan daha kolay olacak.
Charles, senin zeki olduğunu söylediğin Tevfik zeki değil
kurnaz sadece. Hiçbir değeri bulunmayan ve de insan suretinde hayata gelmiş,
insandan başka her şey olan bir mahlûk Miralay. Böyle bir insan var mıdır
yeryüzünde ki, sanmam bizim diziye özel bir kötü bence. Alçaklığın kitabını
yazsa yok satacak kadar bir numara. Herkesin elinde oyuncak olacak kadar değer
yoksunu. Ona göre Mr. olan Charles’la tehlikeli bir ikili oldular. Aralarındaki
tek fark Charles’ın ne istediğini bilmesine karşılık Tevfik’in ne istediğini
kendinin bile bilmemesi. Birlikte daha çok kötülüğe imza atacaklar belli ki.
Biri İngiliz ayak oyunlarıyla mikrop saçarken diğeri Türk olmasına rağmen
saplıyor arkadan hançeri. Biri düşman olduğunu herkes bildiği halde ısrarla
maskelerken yüzünü diğeri dost olarak oynuyor herkese aynı oyunu. Satmak için
binbir hileye başvurduğu silahları İngilizlere vermek için yer alıyor düşmanla
aynı safta. Sandıklardan silah yerine bayrak çıkması Charles’a yeni hamleler
yaptırırken, o tetikçi oluyor hiç düşünmeden bu dersi verene karşı. Sadece
hiçbir akla, hiçbir vicdana sığmayacak türden bir piyon olarak değil,
milletinin en karanlık günlerinde yaptıklarıyla en karanlık insan olarak tarihe
geçiyor Miralay.
Yola birlikte çıktığı Tevfik’in tam tersi yerde duruyor General
Cevdet. Her şeye rağmen her şeye inat başı dimdik ayakta. Emir aldığı Paşa’nın
yanlış yola saptığını düşündüğü anda ona dur diyecek kadar sağlam bir duruşta.
Ne başkalarının doğrularına boyun eğiyor ne de kendi doğrularında ısrar ediyor.
Duyduklarını anlamadan, emin olmadan kesmiyor kimsenin biletini. Önemli olanın
sadece vatan olduğunu bildiği kadar iyi biliyor, vatanın kurtuluşu için neyin
daha önemli olduğunu. Ne kimseyi gereksiz yere baş tacı ediyor ne de kimseyi
gereksiz görüp harcıyor. Satrançta kaybetmiş görünse de şimdilik, aslında
milletinin yeni zaferlere yelken açması için zeminler hazırlıyor. İstihbaratı
hiç gözünü kırpmadan yok eden Tevfik’e inat yeni istihbarat ağının kurulmasına
ön ayak oluyor. Bunca şeye rağmen inancını hiç mi hiç kaybetmiyor. Çünkü
karanlığın en zirve anında aydınlığın başladığını biliyor.
Düşman direnişin önüne geçemeyeceğini anlayınca bölmek için
uğraşıyor bu sefer de. Onlar da tahmin ediyor her yerde olduğu gibi burada da
hainlerin var olduğunu elbette. Ama bilmiyor ki, hainin sayısı kahramana göre
devede kulak bu memlekette. Biri makamını kötüye kullanırken diğeri makam vaat
edenlere oynadığı oyunla ders veriyor. Biri daha fazlasını elde etmek için
hesaplar yaparken diğeri hesapsızca ölümün üzerine yürüyor. Biri işgalcilere
her şeyi vaat ederken diğeri işgalcilerin vaadini elinin tersiyle itiyor. Biri
makamında kendini satarken diğeri vatan için canını satıyor. Düşman kuvvetleri
Eşref’i öldürdüğü için kendini zafer kazanmış zannederken sadece bir tanesini
öldürdüğünü idrak edemiyor. Oysa Ademoğlu Eşref öldü ölmesine ama geride bu
direnişi sürdürecek ve de yepyeni bir ülke inşa edecek binlerce ademoğlu daha
var, onu henüz bilmiyor.