Annen görse kocaman gülümserdi Uzay...

Uzay, Aslı’nın annesini bulmak için en ilk ve en büyük adımı atan kişi olarak bu kavuşmayı hak ediyordu. Aslı’nın derdini kendi derdi saydı, en ‘sen karışma’ zamanlarda bile pes etmedi, aradı ve buldu. Uzay olmasa, belki de Aslı bu kadar ilerleyemezdi.

Uzay’ın, Aslı’ya “Annene çok sarıl olur mu? Kendi sarılamayışının üzerine benim anneme sarılamayışımı koy, öyle sarıl.” dediği yerden, Uzay'ın Maya'ya kendisinin sarıldığı yere... Ne güzel bir sahneydi. Bu anda o kadar yoğun bir duygu hissettim ki, sanki ben de çok eksikliğini hissettiğim birine sarılmışım gibi oldu.

Uzay iyi ki sarıldı Maya’ya.

Su, çok güzel bir karakter… Aslı ne yapacağını bilmeden çırpınırken koşup gelmesi çok güzeldi. Bir de annesini hep onun en güzel anlaması. İnce ince düşünmesi… Yıldız da ince düşündü ama yine manasız bir hamleydi. Ev bakma meselesi…

Evren’in son hamlesi ile de çok güzel oyuna geldi. Haklı, haksız demiyorum kim o valizleri kapıda görse çekip giderdi Yıldız gibi.

Faryalı tek tek biriktirdi takvim yapraklarını da işte yanındayken araya hayat girdi. Ona kızmıyorum, aklı fikri kızının biraz huzur bulmasında artık her baba gibi. Baba oldu adam hem de birkaç gün içinde aniden. Kendini dinlemeye fırsatı olmadı ki tarihe baksın da görsün 16 Mart’ı.

Yıldız’ın evine dönmesinin devamı gelmez diye düşünüyorum, sonuçta herkes duydu Faryalı’nın Maya ve Aslı için başka bir otel ayarladığını. Su anlatır, Su anlatmasa Ateş ya da Kelebek anlatır, elbet birisi söyler.

Fragmanda yine işler karışmış gördüğümüz kadarıyla. Muhtemelen bir sebeple Lal, Ateş’i öpüyor tam o sırada Aslı görüyor. Yüzyılın klişesi ama hep işler. Bakalım bu işin içinden Aslı ve Ateş nasıl çıkacak?

Ve tabii ki tüm Bodrum sakinleri bakalım gelecek hafta neler yaşayacak.


*Cem Adrian, Ben Geldim

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER