Bugün 88. bölümü izlemiş
olmamız acaba bir küçük "aşk" kuplesi izler miyiz dedirtti. Bunda
bizim suçumuz yok. Bizi "8" sihrine alıştırınca yazan kalemlerimiz
beklenti gene büyüdü. Yani neler umduk, ne ilginç şeyler bulduk galiba bugün!
Müsaadenizle ben gene uzun uzun yazacağım bu bölüm ve sabrınız için peşinen
teşekkür ediyorum.
Bugün gene bir geçiş bölümü izledik. Neresi
bilmiyorum o geçeceğimiz yer ama geçsek de hep beraber biraz rahatlasak. Mahir'e
hapishane yolu mu düşer, Feride'ye ve bize sabır selamet mi dileriz, Mehmet
Saim ve Belgin erken bir gol attığını sanıp sevinir mi bilmiyorum ama bu ön
alıştırmalar bitmeli ve sadede gelmeliyiz sanki. Bu hafta bölüm için bize
servis edilen resimlerde bizim aşıkları görmüştük, yan yana, can cana. Hatta hepimiz
Feride'nin o "yeşil bere"sini konuştuk durduk. Yani Mahir'in sağ
salim oradan çıktığını, hatta mahalledeki evsiz insanlar için Feride ile
beraber çabaladıklarını da biliyoruz. Ağır bir spoiler almış olduk 89. bölüm
gelmeden ama olsun biz mutluyuz. Resimleri gördüğüm an ilk aklıma gelen bu
nasıl bir "gizli aşk" demek oldu ve anlam verememiştim. Fragman ile
taşlar yerine oturdu. Eh Mahir Haydar'ı oradan alıp çıktıysa artık kimliğini
açık etti demektir. Zaten hala daha niye orada olduğunu anlamış değilim ya
neyse...
Ayrıl da gel Belgin diyoruz ama anlatamıyoruz ki!
Tam 13 bölüm oldu bugün sezon başlayalı. Nereden
nereye geldik değil mi? Sahi nereye geldik biz şu an? Bu sezon ilk bölümleri
izlerken Mahir artık güçlü, kuvvetli, sözü geçen, kendi özünde farklılık
yaratan bir karakter olup ve öyle Karadayı olacak sanıyordum. Ama Mahir bir
"halk kahramanı" oluyor. Hatta bundan sonra kapısı daha çok aşınır.
Ne yaptı bugüne kadar Mahir; bir genç kızı kötü
yoldan kurtardı, bir eşkıyayı layık olduğu yere yolladı, evsiz insanlara imdat
eyledi, babası ile ayrı düştü, sevdiğini yolundan çevirdi -ne de iyi etti,
kabadayılar içine girdi, hayatımıza Belgin'i dahil etti. Peki, bunların
Beyefendi'ye ulaşmak için faydası oldu mu bu? Kısmen olmuş gibi duruyor ama
olmadı. Mahir henüz zerre yol alamadı. Hani tekti bu yolda Mahir? Bugün ki
bölümden sonra iyice gördüm ki Belgin olmazsa olmaz artık Mahir için. Başından
beri Feride daha fazla yardım edebilir diyoruz. Mantıklı olursak en güçlü cephe
Feride. Elbette bu ikiliden iyi bir beyin fırtınası ile şahane sonuçlar çıkar
bunu da biliyoruz, öncesinden. Belgin'in sürekli olarak "Mahir sen iyi
birisin, merhametli yüreğini gördüm" sözlerinin rotası belli. Hele ki bu
cümleyi kurduğu anda ki bakış tam bir aşık ve hayran kadın bakışıdır. Yani
demem o ki; Belgin ve resitalleri daha çok sürecek. Hadi bakalım, kolaylıklar
diliyorum hepimize.
Feriden yanında ağzının tadı yerinde, çayın şekerini azalttın tabi.
Bu bölüm çay bahçesi sahnesi ile Mahir ile
Feride'nin ilk defa oraya geldikleri hallerini hatırladık hepimiz. 6. Bölüme
gittik sanki bir an, Mahir orada elini sevdiğine uzatınca ufaktan bir nostalji
oldu bizim için de. Birbirine uzanan o eller ne tatlı bir göndermeydi ilk
günlere. Yalnız barışmadan sonrasına, arabaya binmeden bir tık öncesine
gelmemiz şart. Nasıl bir sahnedir o; tutkulu ama öpmek yok, temas yok denecek
kadar az! Nasıl oluyor da bu tutkuyu biz ekrandan görüyoruz. Sanırım burada
muhteşem bir uyum çıkıyor karşımıza. Oynayanın, çekenin, yazanın gönlüne
sağlık. O gün tutulmuş o ellerle aşkın seyri epey değişti aslında ama imkansız
kısmı ve sınanma hadisesi artçılarla devam ediyor. Korkarım ki yakında büyük
bir deprem olacak. Mahir'in kendini anlatma süreci hep iyi neticeleniyor. Araba
önüne geçip "şimdi olmazsa hiçbir zaman olmaz" deyip arabayı
durdurması, Feride'nin "nasıl inanayım sana" dediğinde Mahir'in
attığı bakış şahaneydi. Mahir'in ikna kabiliyetinden hiç kuşkumuz yok ama keşke
tutamayacağı sözü vermeseydi. Gene üzecek ve gene kendi de üzülecek. Aşkın
sevgi pıtırcığı yapmadığı biri var mıdır? Ben sanmıyorum. Aşkın güzelliğini
ayrı, acısını ayrı yaşıyor Feride. Ne kadar kızsa da "seviyor
arkadaş" yapacak bir şey yok. Sevebilen insana kızılır mı? Ama Belgin bu
kadar güçlüyken, sinirleri zerre zorlanmazken Feride gibi birinden daha net ve
sert tepkiler gelmeli. Feride'nin Belgin'e verdiği ayarları sevdim ama eksik de
buldum. "Hakikat her zaman göründüğü gibi olmaz" dediği andaki ve
kapı önünde "haddini bil" demesini bekliyorum ben sıklıkla. Belgin'in
hangi cüretle Feride'ye aba altından sopa gösterdiğine ise akıl sır
erdiremedim, daha doğrusu ben Feride'nin orada olması da anlam veremedim. Bu
arada benim için bölümün en güzel anlarından biri de Mahir'in şekeri kırıp,
çayına yarım atmasıdır lütfen kayıtlara geçsin. Çayın buharından sonra ki en
güzel detay budur benim için, yarım şekerli çay!
Yakın zamanda olması muhtemel bir karşılaşma var
galiba; Seyit ile Mahir buluşması! Ooo aksiyon alırım bir dal diyorum buna.
Daha önceki vukuatları malum Seyit'in. Bahar'ı öldürdü, Feride'yi yaraladı,
henüz kimse bilmiyor ama katil de bizzat Seyit olunca, kilit isim başından beri
Seyit benim gözümde.
Bölüm etiketleri ile ilgili konuşuyorum ben sık
sık. Bugün yalnızca benim mi aklımdan geçti acaba; kardeşim etiketi sanki bugün
lazımdı. Evet, hatta tam uygundu desem yeridir. Osman - Necdet kardeşliği,
Orhan - Mahir kardeşliğine karşı! Kardeşleri için çırpınan ağabeyler. Necdet
kötü olabilir ama kardeşi için çok çabaladı. Orhan kötü kardeş olabilir evet,
sırf Mahir'in canı yansın diye onca söz söyledi ama gene de adını vermedi
locaya. Necdet'i bu sezon çok pasif görmüştük. Bundan sonra daha çok göreceğiz
galiba. Necdet ve Osman benim için bugünün görünmeyen kahramanları. Necdet'in
rektör ile konuştuğu sahneye ayrıca bayıldığımı belirtmek isterim. Erkan Avcı
muhteşemdi. Osman için başlatılan seferberliğe de canı gönülden katılıyorum.
Osman kirli dünyanın temiz kalmış bir köşesi gibi geliyor bana. Koca bakan
aracı olduğuna göre artık döner okuluna. Beni de bu dertten kurtarır.
Gidenler hep daha çok be Nazif Babam!
Nazif baba hesap kitap yapıyor, malum geçim
sıkıntısı içinde. O kısma kim derman olacak merakla bekliyorum. Sosyete Yusuf
bu sezon en çabuk kabul ettiğim ve nevi şahsına münhasır diyebileceğim bir tip.
Önce adam öldürüp hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edip üstüne bir de
plak sözü verdi Ayten'e. Sosyete Yusuf sandığımızdan da tehlikeli olacak ve
acımasız. Bir bilmece de Mahir'e sorar mı diye düşünmeden edemiyorum ama
biliyorum ki Mahir zeki! Soruya mutlaka bir doğru yanıt bulur!
Benim de sormak istediğim sorular var aslında;
Mahir'in ilk sezondan beri Melih dosyasını niye hiç okuyamadığını gerçekten
merak ediyorum. Hatta okuyup, okuyamayacağını daha çok merak ediyorum. Bu kadar
çok ucu açık olay varken bu yenilerle varacak olduğumuz limanı da ayrıca merak
ediyorum. Bu kadar kirli bir dünyada temiz olmaya çalışmak! Ahmet Ümit'in bir
kitabında güzel bir cümle gördüm; "eşyanın tabiatı bu; kömür
taşıyanlar mutlaka kirlenir" diyor. Mahir'in kirlenmemesi gerek bu
limanda. Özellikle vicdanı ve merhameti böyle kalsa keşke. Hep tek başına
ayakta durabilen Mahir. Belgin'e veya şürekasından herhangi birine
ihtiyaç duymayan bir Mahir, kulağa nasıl hoş geliyor.
Büyük bir aşk bizim için Karadayı. Kızamıyoruz,
küsemiyoruz. Hemen geçiyor kırgınlıklarımız. Bir sahne geliyor ve unutturuyor
tüm öncesini. Ama sürükleyiciliği sadece son sahnede kalan dizilerden olduk
sanki bu sıra; Mahir vuracak mı? Feride annesine Mahir'i söyleyecek mi? Feride
söylemez, Mahir vuramaz. Yalnız kötü bir şey olacak onu iyi anladık. Daha da
çok sınanacağız onun da mesajını aldık. Olsun efendim biz razıyız. Bu kadar
söylenmeye rağmen razıyız. Sınanmayan aşk aşk değildir diye bildik biz. Gene
bir gün çay bahçesine el ele, kaygısız, daha mutlu ve aile olarak gelebilmeleri
ümidi ile.