Dikkat!! Yazı, 1
değil 2 dizinin spoilerini içerir. Yok ben görmedim, etmedim deme!
Bildiğiniz gibi bir
haftalık aranın ardından Arrow yeni bölümüyle ekranlara
geldi. Ama onun öncesinde kardeş dizimiz olan The Flash'da
da Team Arrow'u izleme şansını elde ettik. İki dizinin
kahramanları çoğu kez diğer diziye konuk olarak katılmıştı
ama ilk kez ortak bir bölüme el attılar. İlk kısmı The
Flash, diğer yarısıysa Arrow'da olmak üzere iki parça
halinde izlediğimiz bölümde neler olmuş gelin hep beraber
bakalım.
İlk olarak The
Flash dizisinde yayınlanan bölümle başlayalım. Işık hızıyla
hareket eden kahramanımız Barry ile Oliver'ın çok benzediğini
düşünmüşümdür hep.
Tüm bu ortak
özelliklere rağmen yan yana gelince gördük ki, aslında çok
farklılar. Barry'nin ne kadar tecrübesiz ve Oliver'ın yanında
'çocuk' kaldığını, kahraman olabilmek için bizim deyimimizle 40
fırın ekmek yemesi gerektiğini düşünüyorum. İtiraf etmem
gerekirse, ne kadar aynı konuyu işleseler de aynı sebeplerden
dolayı
The Flash'ı izlemiyordum. O yüzden genel konular
üzerinden yorumlayacağım bölümü, hatalarım olursa şimdiden
affola. Ama bölüm sonuyla ilgimi çekmeyi başardı. Geçmiş
bölümleri izlemeyi aklımın bir köşesine not ettim.
Kendini yaktın, çocuğun başını yakma Oliver. Tamam, Iris yanlış kız ama Felicity doğrunun sözlük anlamı senin için.. Central City'de
tıpkı Starling gibi başı beladan kurtulamayan şehirlerden. Hâl
böyle olunca bir kahraman yeterli gelmiyor. Bu bölümde Arrow'un da
şehre gelmesiyle bir ilk yaşanıp, bazen kahramanların da
kurtarılmaya ihtiyacı olduğunu görmüş olduk. Barry'nin 'yarı
insan' dediği kimyasal patlamadan etkilenmiş Roy G. Bivolo'nun
etkisinde kalıp öfke nöbetiyle birlikte bastırdığı tüm
duygular ortaya çıkmış oldu. Bunların başında da; kıskançlık
ve kendine güvenememe geliyordu. Bu konularda ona hak vermedim
diyemem, bir yanda Oliver Queen gibi bir adam bir yanda kendisi.
Barry, sevdiği kız tarafından ancak süper kahraman kostümlerini
giydiğinde duygularına karşılık alabiliyor ama Arrow'un buna
ihtiyacı yok. En azından dışarıdan görünen böyle. Eski bir
milyarder olsa da, Oliver Queen, Oliver Queen'dir mantığı işliyor
ilk bakışta. Ama Oliver'in kendi dilinden söylediği gibi; ''Bizim
gibi adamlar güzel kızı kapamazlar.''
Kaparlar
Oliver'ciğim kaparlar, sen başını yaktın bari Barry'nin başını
yakma. Sen üç sezonda zor gördün Felicity'i, bırak Barry Iris'in
yanlış kız olduğunu senden önce fark etsin ve kendi Felicity'si
olan Caitlin'i biran önce fark etsin. Caitlin demişken onun da
ölmüş olduğunu düşündüğü eski nişanlısını görme
şansını elde ettik. Bu dizide de ölen kişiler tam olarak ölmüyor
herhalde. Bakalım bu eski nişanlı ne zaman ortaya çıkacak.
Bakalım ne zaman ortaya çıkacaksın Sandra..
Ortaya çıkan bir
diğer kişiyse Oliver'in çocuğuna hamile olan ve annesi tarafından
para verilerek bu çocuğun Oliver'dan gizleyen Sandra'ydı.
Telefonda konuştuğu kişi Oliver'on çocuğumu bilmiyorum ama benim
kişisel tahminim küçük bir oğlan çocuğu olduğu yönünde.
Bakalım bu sır ne zaman ortaya çıkacak. Zaten herkes Oliver'ın
Arrow olduğunu öğrendi, buda çok saklı kalmaz.
Roy'un bakışları aynı ben. Neyce konuşuyor bu kızla rdiyorum her seferinde.
Gelelim ortak
bölümün
Arrow'da yayınlanan kısmına. Sara'nın katilini
bulmak için, onu öldüren okları Caitlin'e vermeyi teklif eden
Felicity okları göndermeden Barry'nin yardımcıları Cisco ve
Caitlin'i iade-i ziyaretle karşısında buldu. Central City ve The
Flash ekibinin gerçek dünyayla tanışmasını anlatan bu ziyarete
bir izleyici olarak çok memnun olduğumu söylemeden geçemeyeceğim.
Arrow'a son bölümlerde hakim olan karamsar havanın biraz olsun
dağılmasına yardımcı oldular.
Captain Boomerang rolünde NickTarabay'ı izledik.
Geçen bölümün
sonunda Captain Boomerang'ın öldürdüğü kişinin A.R.G.U.S. ajanı
olduğu ortaya çıktı. Meğer bu sefer kötü adamımız eskiden
Suicide Squad'ın bir üyesiymiş ve Lyla'nın emriyle öldürülmek
istenmiş. Eh ben de olsam intikam almak isterdim. İntikam aşkıyla
yanan kötü adamımız Lyla'yı öldürmek için A.R.G.U.S. 'un
merkezini basmaya kadar ileri gidince buranın nasıl bir güvenliği
var yahu diye düşünmeden edemedim. Önüne gelen elini kolunu
sallayarak giriyor. Aynı şey Arrow ekibinin yeri için de geçerli.
Biraz daha 'güvenlik' önlemi alında daha inandırıcı olur bence.
Kendi mekanını koruyamayan kahraman mı olur canım?
Barry'nin darkside'a geçişini merakla bekliyorum. Fazla temiz bu işler için.
Neyse ki Barry
imdata yetişti. The Flash'da yayınlanan bölümde Oliver'ın
Barry'i kurtardığını yazmıştım. Barry, bu kez sadece Oliver'ı
değil, Diggle, Lyla ve Roy'un da hayatını kurtararak hakkını
fazlasıyla ödemiş oldu. Oliver her ne kadar birlikte çalışmaya
yanaşmayıp daha çok 'Lonely Boy' mantığıyla hareket etmeyi
düşünse de, aslında tam tersini istediğini ve ben yalnızım
diye bas bas bağırdıpını düşünüyorum. Bölüm boyunca Barry
ile küçük kardeşiymişcesine tartışması, onunla gurur duyması
ve Felicity'e olan özlem dolu bakışları bunun kanıtı gibi.
''Kahraman olmanın
bir bedeli vardır'' sözüyle başlayan üçüncü sezonun özeti
gibi bir bölümle karşımıza çıkan bir
Arrow bölümünün
de sonuna geldik böylece. Barry'nin kıyafeti için hazırlanan yere
bakılırsa
Arrow ve
Flash'ı birlikte daha
çok göreceğiz gibi. Bölüm sonunda herkesin merak ettiği soruya
da yer vermelerine değinmeden geçemeyeceğim tabii. Cevabını
göstermeseler de benim oyum Oliver'dan yana. Peki senin ki?

Arrow
ve Flash dövüşse kim kazanırdı?
Yazarların
dediğine göre ileride Arrow'da bir düğün bizi bekliyormuş.
Gönül isterdi ki Olicity çifti evlensin ama işler istediğimiz
gibi gitmiyor bu dizide. Hayaller Olicity, gerçekler Diggle ve Lyla.
Şaka bir yana bu bölümde bu konunun üstünde o kadar çok duruldu
ki, düğün bizlere sürpriz olmazdı.
Eğlenceli
ve yer yer güldüğüm eğlenceli iki bölümdü. Emeği geçenlerin
ellerine sağlık, haftaya görüşmek üzere. Fragmandan anladığımız
üzere beklenen isim sonunda geliyor.
Kitapkurdu
Arrow 9. Bölüm Fragmanı;