Geçen bölümün sonunda tüm ekip zor durumda kalmıştı.
Biliyorduk Nevizadeler’e ancak kendileri yardım edebilirdi, öyle de oldu. Ferdi
önce kendi canını sonra canının diğer yarılarını kurtardı. Kurtarma sahnesinin
uzatılamaması, hızlı gelişmesi güzeldi.
Aile olmak tam da böyle bir şey. Aileden birinin canı yansa sanki seninki yanmış gibi hissedersin.
Toparlanan ekip soluğu hastanede Kandemir’in yanında
aldı. Odaya yalnızca bir kişinin alınmasına izin verilince herkesin tek bir
bakışla Ferdi’ye izin vermesi, Kandemir’in Ferdi’yi affedişi ve sabaha kadar
kapının önünden ayrılmayan çetemiz bir kez daha gerçekten bir aile olduklarını
hissettirdiler bize. Bölümün sanırım en sevdiğim sahnesi buydu.
Yaren'den 2 numaralı 'çok şey duydum yüzüstü gömün beni' bakışı.
Evde Kandemir’in direncini kuvvetlendirme
çalışmaları yapılırken Yaren’in Gazanfer Dede’nin fotoğrafının arkasında
bulduğu not, Nevizadeler’i define peşine düşürdü. Ekip altın bulmaya o kadar
odaklandı ki yeni bir operasyon kurmaya ilişmediler. Tabii Kandemir’in rahatsızlığının
da etkisi var.
Hayati'nin gözünün önünde, gündüz gözüyle bu işi yapmak çok da mantıklı değildi Nevizadeler.
Karlos ile Ferdi notta belirtildiği üzere küçük odayı kazdılar.
Karlos’la Ferdi diyorum çünkü perişan oldu ikili. Diğerleri pek de işin ucundan
tutmadı yani. Kazı çalışmaları sırasında Şehribangillerlen Hayatigillerin de su
boruları patladı. Ne şans yarabbi! Valla eğri oturup doğru yazarım bu sahneler
de çok sıkıldım. Altın arama ve su kesintisi durumları aşırı uzatılmıştı bence.
Cemile’nin Nevizadeler’in salonunun ortasında leğende Hayati’yi yıkaması son
noktaydı benim için.
Sizce de biraz abartılmadı mı?
Bunaldığımı mı hissettiler yoksa onlarda benim gibi
bunaldı mı bilinmez ekip de tam pes ediyordu ki Karlito’nun ayağına bir kutucuk
çarptı. Türk filmi klasiği olarak içinden elle çizilmiş bir harita çıktı.
Harita, Üsküdar’da bir başka evi gösteriyordu. Karlos ile Yaren evi keşfe
gidince bu haftanın konuğu Esra Dermancıoğlu’nu gördük. Tamamdır dedim içimden
ağız tadıyla bir operasyon izleyeceğiz. Keşke öyle olsaydı…
Ben bu ikiliyi tuttum!
Evin sahibi Aytop Hanım( Esra Dermancıoğlu) hakkında
bildiğimiz tek şey boğazına epey düşkün biri. Aytok mu Aytop mu tam anlayamadım
psikolojik olarak Aytok anlamış olabilirim.
Kazma işinde artık uzmanlaşmış olan Ferdi’yle Karlos
kazmada, kızlar sözüm ona yardımda, e Kando’da da operasyonu yönetecek o halde
asıl görev canımız Bahadır’da. Bahadır, eve tesisatçı kılığında girdi -ki ne
kılığına girse fark etmezmiş- Aytop ilk görüşte tutuldu bizim Baho’ya. Sahilde
çıtır çıtır kağıt helva yerlerken Aytop aynı zamanda Bahadır’ı da çıtır çıtır
yedi. Valla kadın hakl,ı Baho aşık olunmayacak adam mı? İkili sahilde romantik
romantik takılırken ekip evin bahçesine daldı, Hayati’de peşlerinden tabii ki.
Finalde Bahadır canını zor kurtarırken, ekip minibüste zafer naraları atıyordu.
Ne dersiniz altınları buldular mı? Bulmasalar zafer türküsü çığırmazlardı bence
ama o altınlar onlara kalacak mı emin değilim. İzleyip göreceğiz, Hayati’den
her şey beklenir ne de olsa.
Ben bu bölümü pek sevemedim, açıkçası pek de eğlenemedim.
Yukarıda da belirttiğim üzere altın arama çalışmaları ve su sıkıntısı ciddi
uzatılmıştı. Keşke bu olaylar tüm bölüme yayılmasaydı. Eminim o zaman daha
izlenesi ve eğlenceli olurdu. Beni sıkan bu durum bütün bölüme yayılınca diğer
güzel sahnelerden alacağım tatta azaldı doğal olarak.
FerDer sahnelerinin tadına varamadığıma yanarım.
Ferdi-Derya sahneleri romantik ve güzeldi. Selami
Şahin’in muhteşem eseriyle hazırlanmış klip de on numaraydı. Kandemir’in
aşıklara onay verdiği sahne es geçilmez, iyiydi ama dediğim gibi tat alamadım
çünkü bölümden epey koptum yukarıdaki mevzular yüzünden. Bir yanda Ferdi’yle
Derya bir yanda Esra’yla Ceyhun sahnesi iyi birer mesaj verdi. Böyle olsa
herkes daha mı mutlu olurdu sorusuna yavaştan olabilir demeye yöneltti beni
mesela. Ceyhun Esra’nın gerçek duygularını görebilse, hissedebilse şimdikinden
kat be kat mutlu olacağına inanıyorum. Bu arada Derya’nın tüm bölüm sürpriz
deyip sürpriz yapmaması kaç puan? Herhalde İstanbul’da en sevdiğin yer neresi deyip oraya gitmek sürpriz değildir. Neyse belki haftaya izleriz…
Karlos ve Yaren’in 7 yıl öncesine dair pek bir şey
göremedik. Evet, hala çok merak ediyorum ama bu kadar yavaş çözülmemeli bence.
Biraz daha fazla ayrıntılı gidelim. Her hafta ucundan ucundan yetmiyor.
Bu bölüm beni en çok üzen nokta ise son10 dakikaya
sıkıştırılmış bir operasyon izlemek oldu. Açıkçası Esra Dermancıoğlu’nu
izleyeceğim için heyecanlıydım. Böylesine geçiştirilmiş bir operasyon
beklemiyordum. Esra Dermancıoğlu’nu bizim ekiple birlikte doya doya izlemek
isterdim. Haftaya devam etseler keşke çok mutlu olurum.
Güzelim operasyonu harcadılar matmazel!
Önceki yazılarımda da belirtmiştim son dakikalara
sıkışan operasyonları sevmiyorum. Ben o operasyonun hazırlık aşamalarını,
Nevizadeler’in nasıl özenle hazırlandıklarını izlemek istiyorum. Konuk
oyuncuların rollerinin bölümde hissedilmesini istiyorum. Son bölümler inanılmaz
iyiydi ve belki de onların arkasından böyle durgun bir bölüm beni açmamış
olabilir. Her zaman derim arada böyle bölümler kabul edilebilir ama keşke tüm
bölümü bitirmese gözümde. Elbette ortada yadsınamaz büyük bir emek var.
Herkesin emeğine sağlık. Daha eğlenceli ve bol operasyonlu bölümlere diyelim…
*Altın muhabbetinden bunaldığım bu bölüm için bu
atasözünü seçtim başlık olarak. Yani demem o ki bir bölümü sevmedim diye
Nevizadeler’in gönlümdeki yeri, değeri değişmedi o hep baki…