Kemal sahiden yanlış yaptı, fevri hareket etti, bunda
hemfikiriz. Nihan’ın da en çok sevdiğine kırılmasını anlayabiliyorum. Ama Kemal’in
de niyeti kötü değildi. Nihan’la Deniz’i birbirinden ayırmak için değil, aksine
onlarla kendisini sonsuza kadar birleştirmek, kısacık bir görüntülü konuşmayla
yetinmek zorunda kalmamak için yaptı. Nihan’ın, Kemal’in bu hamlesinin
ardındaki hasreti ve iyi niyeti görememesini, aldığı ilaçların ve serumların
etkisine bağlamak istiyorum.
Zaten onlar ne olursa olsun hep yeniden doğar. Tıpkı
sonbaharda solup, kışın sert koşullarına direnip, sonra her ilkbaharda yeniden
açan bahar dalları gibi... Nihan, Kemal’in kendisi için Nisan, Mayıs gibi umut
verici ve aydınlık olduğunu hatırlayacak. “Sana
bir boyun atkısı gerek, kış geldi.”* Bahar gelene kadar o atkıyı da boynuna ancak
Kemal’in sarabilir. Nihan durumun güçlüğünü ve olası tehlikeleri yazmış,
okutmuş, anlatmış olsa da Kemal bazı şeyleri bizzat yaşayınca kafasına anca
dank etti. Bir musibet bin nasihatten iyidir demişler.
Bu arada bir şey itiraf edeyim, ben o geçmişteki muzur, bıcır bıcır, tazecik
kızı ve onun cesaretini çok özlüyorum. Çünkü Nihan’ı diğer esas kızlardan farklı kılan ve bana sevdiren, bu özellikleriydi. Elbette
o artık bir anne oldu ve her şeyin önüne kızını koyması çok normal. Ama Nihan’ın üstünde annelik olgunluğundan
çok, zamanla yaşadıklarının tozu var sanki. Rengi soluk, tadı kaçık... En az o
kız kadar, sezon başında Emir’in yanında güçlü duran, onu bitirme planları
yapan dik başlı kadını da özlüyorum doğrusu. Bir an önce silkinip kendine
gelsin, Emir’in zincirlerini esnetmeye başlasın istiyorum.
Kaynana dırdırı dedikleri bu muydu acaba?
Yaşanan hastane macerası bir öncekiyle benzerlikler taşısa
da eskisinden farklı olarak Vildan Kemal’e çok samimi yaklaştı. Kemal de bunu
karşılıksız bırakmadı. Nihan’ın canıyla terbiye edilirken, bir de evlat acısı
çeken bir annenin yalvarmasını da geri çeviremezdi zaten. Yalnız ben, Vildan’ın
geçmişteki adımlarından duyduğu pişmanlığı, Kemal’le Nihan’ın aşklarının
büyüklüğüne gösterdiği anlayışı ve Kemal'e hakkını teslim edişini daha çok görmek
isterdim. O zaman daha sağlam bir yüzleşme olurdu.
Anne demişken, Müjgan Hanım nasıllar? Nihan hayati tehlikeyi atlattıktan sonra Emir’in
annesinin yanına gitmesini, onunla bir iletişim kurmasını beklemiştim açıkçası.
Neticede Emir için, annesi de en az Nihan kadar önemlidir. Kadın gözlerini açtı ve mevzu bitmedi değil mi? Kadıncağız yıllar
sonra komadan uyanmışken, Emir’in onun yanına hiç uğramamasını yakıştıramadım
kendisine. Hayırsız evlat mısın sen?
Bir diğer hayırsız evlat Asu’nun yaptığı da cinayete tam
teşebbüstü resmen. O arabada Deniz ve hatta çok sevdiği Kemal de olabilirdi. (Ki bu Kemal'i gözden çıkararak attığı ikinci adım.) Ama o bunları hiç düşünmeden Nihan’ın arabasını bozdu. Bu arada ben geçen hafta
arabadaki sıkıntının frenlerden kaynaklandığını sanmıştım ama meğerse
direksiyonun hidroliğini bozmuşlar. Böyle olunca suikast girişimi olduğu daha
mı zor anlaşılıyor acaba? Doğrusu Asu gibi bir katil adayıyla harcanmaması için
Tufan’ın da içindeki kara sevdadan kurtulmasını isterim. Geçen sene çok daha
aktif bir konumdayken şimdilerde sadece Emir’in aşağılayıcı tiratlarının
muhatabı olarak varlığını sürdürmesine ve Asu’nun onun duygularıyla oynamasına
bozuluyorum.
Baharda yeniden yeşermek için şimdilik dinlenme evresine
giren doğa misali farz ediyorum bu duygu yüklü, bu nedenle de biraz durgun
bölümü. Fakat dallar çiçeklenmeden önce deli otlar saracak ortalığı belli ki.
Çünkü şu an, Kemal ve Nihan, Kemal’in Deniz’in kendi kızı olduğunu bildiğini
Emir’in bildiğini bilmiyorlar. Evet, durum biraz karışık. Dolayısıyla Emir
onlardan bir 8-10 adım önde ve bu çok korkutucu bir durum. Tazecik bahar dallarını
çıt diye kırıvermesin şimdi?
*Turgut Uyar, Bilirim bir kışa hazırlanmayı