Aslı… Güzel kızım…
Bir şarkı açayım Sezen’den, ismi
Deli Kızın Türküsü olan. Bir şarkı açayım, kurutsun gözünün yaşını ya da daha
çok akıtsın.
“Yitirmeli ne varsa, başlamalı
yeniden.” diyen bir şarkı. Aslı, yitirdin ne varsa, şimdi başla yeniden.
Sen bir anne ummuştun, belki tamamlanır diye çocukluğun oysa
hayat gözünü sahip olduğun tek ebeveyne de dikmiş.
Belli ki biraz daha eksik kalacaksın, biraz daha kimsesiz ayazlarda
büyüyecek ruhun. Elindeki portakal kokusu, kalbindeki Ateş, gözlerindeki hüzün kadarmış ömrün.
Aslı…
Sana bir ev, bir anne, bir de baba diliyorum. En yakın
zamanda bul, bul ki tamamlansın çocukluğun.
Kelebek’i de unutmamak gerekir. Aslı’yı üzdü diye apar topar
atıldıkları eve geri dönüp hesap soran Kelebek’i, Aslı’nın en üzgün anında kocaman
sarılıp burada yerin daimi, hissi veren Kelebek’i. Herkesin onun gibi bir dost
umduğu Kelebek’i. Kendisi iyi ki var. Öyle böyle değil kocaman iyi ki.
Ateş bu bölüm beni biraz şaşırttı ama güzel şaşırttı yalan
yok. Kendisine tebriklerimi beklemeden iletmek istiyorum. İlk kez Aslı için
düştü yola, ilk kez Aslı’ya tam anlamıyla sorgusuz sualsiz destek oldu. İlk kez
kendiyle ilgili bir şeyi öne atmadı. Tebrikler Ateş parçası, tebrikler!
Annesinin ve Su’nun yanında olması yeni bir durum değil ama
Aslı bu kadar üzgünken bir de o tartışma çıkartsaydı, gözümdeki değeri ciddi
anlamda düşecekti.
Yazı devam ediyor...