Kalbim Jalec Jalec diye atıyor, mutlu musunuz?

Entreat me not to leave thee,

Or return from following after thee

For whither thou goest, I will go,

And where thou lodgest, I will lodge.

Thy people shall be my people, and thy God my God.

Where thou diest, I will die, and there will I be buried.

The Angel do so to me, and more also,

If aught but death part thee and me.

(Seni bırakıp geri dönmemi isteme!
Sen nereye gidersen ben de oraya gideceğim,
sen nerede kalırsan ben de orada kalacağım.
Senin halkın benim halkım,
senin Tanrın benim Tanrım olacak.
Sen nerede ölürsen ben de orada öleceğim ve orada gömüleceğim.
Eğer ölümden başka bir nedenle senden ayrılırsam,
melekler bana daha kötüsünü yapsın.) *

Birinci sezon boyunca sürekli bahsi geçen, hakkında konuşulan, bağının derinliğinden bahsedilen Parabatai durumunun gelişimini bu bölüm görmüş olduk. Çok da güzel oldu. Evet Alec de Jace de birçok kez bağın öneminden, derinliğinden ve güçlülüğünden bahsetti. Bağın neler yapabildiğini de görmüştük ama o bağ iki insan arasına nasıl yerleşti bilmiyorduk. Onu da bu bölüm öğrendik.

Alec henüz küçük bir çocukken ve kendini okçuluk yetenekleri için eğitirken bir anda çalışması Jace adında sarışın bir çocuk tarafından bölünüyor. Buraya kadar her şey normal… Jace özgüvenli ve yetenekli bir çocuk, Alec ise daha çekingen daha gelişmeyle ilerleyecek olan. Bir de Jace sanki küçükken daha şen şakrakmış ya da bunca bölüm çocuğa gülecek tek neden vermemişler, bilemiyorum. Ben bağın adım adım alınışında kaldım. Bir de şu yukarda yazan sözlerde…

Geçen yazıda da yazmıştım, kalbimin içinde Jalec Jalec diye atan bir şey var. Olmayacağını Alec kadar ben de biliyorum o sebeple o hissi Malec kısmına yöneltiyorum ama Jace ve Alec’in arasındaki bağ artık gözümde çok daha güçlü.

Bu konuda biraz Izzy gibiyim sanırım, sadece Alec’e şaşkın ve üzgün bakabiliyorum.

Jace tek başına uyandığında biraz şaşırdım. Clary ne yapar ne eder onunla aynı kıyıya vurur diye düşünmüştüm, yanılmışım. Jace uyandığında yanında Gretel’ın ölü bedenini gördüğüme şaşırmadım ama çünkü başı nasıl daha fazla belaya girebilirdi? Jace bu sezon ‘acıların çocuğu’ anladık. Zaten ‘annesi’ de onu öldürmeye çalışıyor. Annesi demişken, Jocelyn senden bunu beklemezdik… Ben biraz daha ılımlı, biraz daha Clary bağımlısı biraz daha dik başlı bir kadın olarak resmetmiştim zihnimde. Jace’i öldürmeye ya da Endüstri’ye teslim etmeye çalışmasının dışında, kendisi pek beklediğim gibi çıkmadı. Kendini her şeyden uzak tutan, asla onlar gibi olmadığını savunan bir kadından beklediğim bu değildi sanırım. Magnus ile konuşması da yanılmadığımı gösterdi. Benciliğinin altını sivri dili bir güzel çizgi Magnus Bane. Neyse ki Clary annesine de babasına da çekmemiş. Onu da pek sevdiğim söylenemez ama en azından daha katlanılabilir.


Yazı devam ediyor.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER